Gazetemiz okurlarından Alaettin Köksal, "Müslüman, zalime boyun eğmez" başlıklı yazısını bizimle paylaştı.
Şuurlu müslüman; kişilerin, toplumların doğru veya yanlış olan inançlarına saldırmayan, hakaret etmeyen her kesimi ahlak kuralları içinde dinleyen, fikir ve düşüncelerini zorla, baskıyla, tehditle değil ikna yoluyla anlatmaya gayret eden, hadsizlere boyun eğmeyen medeni insandır. Maddi ve manevi değerlerine saldırılmadıkça asla saldırmayı düşünmeyen, huzur ve barış iklimine en büyük katkıyı sağlamaya çalışan, cahillerin ahlaksız gürültülerine, pabuç bırakmayan, davasından taviz vermeyen, bedel ödemeyi göze alan yiğit insandır.
Şuurlu müslüman; Yüce Allah yolunda korkusuzca yürüyen, aklını vahyin emrine veren, inkârcı saldırganlara karşı izzetli, müslümana karşı mütevazı olan, sorumluluk bilinciyle hareket eden ve takdire inanan adaletten ayrılmayan, dostunu ve düşmanını iyi tanıyan bilgili ve merhametli insandır. Şuurlu müslüman; “Çalışmak adedim, tevekkül halimdir” hadisi şerifini bir an olsun aklından çıkarmayan, başkalarına avuç açmamak için, iki günü eşit olursa, zararda olduğunu düşünerek, hem dünyası hem de ahreti için çalışan insandır.
Şuursuz müslüman; Kur’an ve sünnete itiraz etmediği halde, dünyevilik korkularından ve endişelerinden dolayı, akla hayale gelmeyen mazeretler üreterek, emrolduğu şekilde hareket edemediğinden zalimlerin gücüne, cahillerin gürültüsüne boyun eğerek, haktan batıla doğru meyleden insandır. Bir de cahil güruhu insanlar vardır. Bunlar, Tüm insanlığa gönderilen ve Yüce Allah’ın (CC) koruması altında olan son ilahi din olan İslam’a, Kur’an-a ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) alçakça saldırmayı ilericilik sayan, hakikatleri anlamayan, kalpleri paslanmış kör ve sağır insanlardır. Bu cahiller güruhunun ahlaksızlıklarına ses çıkarmayan, onlarla birlikte hareket eden, nefsine mağlup korkaklar da cahildir. Bu tipler, akıllarını baş cahillerin emrine verdiklerinden, nasıl bir cehlin içine düştüklerini idrak edemezler. Halkın inanç değerlerine saygısızlık yapmaktan utanmazlar, İslam ve müslüman düşmanı olan şer güçlerin modern köleleri olmaktan zevk duyarlar. Peygamberimiz Hz. Muhammed’e hakaret eden Fransız bir karikatüristi, Kur’an-ı Kerim’i yakan bir soysuzları ve onlara ses çıkarmayan alcakları, Filistinli müslümanları acımasızca katleden Siyonist İsrail’i, Doğu Türkistanlı müslümanlara en iğrenç zulümleri yapan Cin’i ve diğer zalimleri medeni görenler, İslam dinini gericilikle, müslümanları cahillikle suçlayanlar cehalet çukuru içinde olduklarını göremezler.
Atatürk’ü ilahlaştırmaya çalışan, peygamber diyecek kadar alçaklaşan, dinden imandan, ahlaktan nasipsiz, İslam ve müslüman düşmanı eblehlerin, Atatürk’ün manevi şahsına hakaret ettiklerin idrak edemeyecek cehalet bataklığına düşmüş, bu zavallıları kurtarmak şuurlu müslümanların görevi olduğu unutulmamalıdır. Müslümanlar medeni bir topluluktur. Yüce Allah şöyle buyuruyor; “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olarak var edildiniz. İyiliği emredersiniz, kötülükten men edersiniz..” (Al-i İmran 110) Dini değerlerimize, tarihi şahsiyetlerimize devleti yöneten etkili kişilere, cumhurbaşkanımıza ve müslümanlara alçakça ve edepsizce hakaret eden cahiller zümresine, müslüman aydınlarımız, siyasilerimiz, aydın ve yazarlarımız, siyasi partilerimiz, korkusuzca ve gür sesle cevap vererek bu çirkin fitne ve fesadı önlemelidirler. Her söylenen sözü, her çizilen karikatürü özgürlük kapsamı içine görüp susmak veya kabullenmek cehaletin bir başka kolu olduğu unutulmamalıdır.