X'ten Hermes'in derlediği habere göre, Yunanistan'ın eylemsizliği, Türk-Libya mutabakatını pekiştirip güçlendiriyor. 2019'da Atina, Türk-Libya mutabakatının ilan edilmesiyle uykuda yakalanmıştı.

Bu durum Yunanistan'ın tepkisizliğini ve diplomatik hantallığını gösteriyor.

Mutabakatın yasallığı ve hukuki sonuçları bölge ülkeleri ve AB tarafından sorgulandı, Ancak ABD Dışişleri Bakanlığı bu anlaşma konusunda yorum yapmaktan uzak durdu.

Yunanistan, bu anlaşmayı geçersiz ve hukuki sonuçlar doğurmaz olarak nitelendirdi, ancak hukuki ve diplomatik yollarla bu anlaşmayı iptal etmek için adım atmadı.

Türk-Libya mutabakatı, Libya'nın Al-Bayda Temyiz Mahkemesi tarafından 2021'de iptal edilmesine rağmen, 2022'de Türkiye ve Libya Ulusal Birlik Hükümeti enerji keşfi için yeni bir ön anlaşma imzaladı.

Türkiye, Yunanistan'ın bu konuda hareketsiz kalmasından faydalanarak mutabakatı BM'ye sundu ve BM'nin ilgili birimi Türk taleplerine asgari düzeyde de olsa bir meşruiyet sağladı.

Yunanistan, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölge sınırlarını belirleyen Manatis Yasası'nı (4001/2011) BM'ye sunmadı ve karasularının sınırlarını belirlemedi.

Türkiye, Kaso adası (Çoban Adası ve İtalyan gemisi konusu) açıklarında Türk-Libya mutabakatını fiilen uygulamaya çalıştı ve Yunanistan, önceki benzer olaylardan ders almadı. Türk-Libya mutabakatı, uluslararası tepkilere rağmen gündemde kalmaya devam ediyor ve Türkiye bu mutabakatı fiilen ve hukuken uygulamaya koymuş durumda. Yunanistan, uluslararası mahkemelere başvurarak bu anlaşmanın iptalini sağlayabilirdi, ancak bunu yapmadı.

Erdoğan ve Miçotakis'in Eylül ayında New York'ta yapılacak görüşmelerinde bu konunun gündeme gelip gelmeyeceği merak konusu.