Abdulkerim Tatlıkabak Hocaefendi, Mersin'e giderken bir yolcu otobüsünde yaşadığı hadiseyi ilk kez anlattı.

Abdulkerim Tatlıkabak Hocaefendi, "Ben 95'te bayram günü Mersin'e gidiyorum. Otobüsle gidiyoruz. Otobüs vur çatlasın oynasın, son ses müzikle gidiliyor. Ben de o zaman etmeyin, müzik doğru değil dedim. Uyardım, bana hemen kızdılar. Kaptan kızdı, muavin kızdı. Hatta namaz saati için izin istedim. Verilmedi.

Biraz çekindik, arabada kıldık. Çocuğun çişi gelince duruyorsunuz da benim namaz için durmuyorsunuz diye sitem ettim. O zaman çekindik, 3 dakika izin istedik ama vermediler. Haliyle sustum. Ben de şoförü Allah'a havale ettim. Bolu taraflarında bir sis oluştu.

Şoför sisten yolu göremedi ve kaza yaptık. Herkeste korku panik havası var. Şarampolden döndük. Ben hemen dua etmeye başladım. La ilahe illallah demeye başladım. Ben bunu derken kendi Allah sesimi duyamadım. Otobüste vur çatlasın diyenler Allah Allah diye bağırmaya başladılar.

Otobüs durdu. Herkes patır patır aşağı indi. Aynı kaptan şoför ve muavin tekrar otobüse bindik. Bindikten sonra bana kaptan kahve gönderdi. Muavin geldi. Kaptan 'haber dinlemek istiyor' diye benden izin istediler. Neyse devam ettik. Ben dalmışım. Muavin beni teheccüd namazına kaldırdı. Ben de insanlar beklemesin diye olmaz dedim. Ama muavin beklesinler ya dedi. Ya şaşırdım, ne oluyor dedim. Bana kızan, bağıran insanlara ne oldu?

Neyse durdular bir camide. Ben inerken otobüsteki yolculara müsaadeniz var mı, dedim hepsi aynı ağızdan 'Kıl hocam ne demek ya' dediler. Haliyle şaşırdım" diyerek başına gelen ilginç hadiseyi bu sözlerle aktardı.