Güvenç Abdal'a ait kılıç ve zırhın karbon testleriyle 700 yıla tarihlendiğinin altını çizen İsmail Güvendi, "Emanetler, dededen toruna, torundan toruna aktarılmıştır. 1915 yılındaki Rus muhacirliğine kadar da büyük bir özenle korunmuştur. Bu emanetlerin bugün deforme olmasının en büyük sebebi, o dönemde güvenlik amacıyla toprağa gömülmüş olmalarıdır. Muhacirlik olayı yaşanınca dedelerimiz buradan ayrılmak zorunda kalmış, emanetleri toprağa gömüp gitmişlerdir. Geri döndüklerinde tekrar çıkarmışlar ancak doğal olarak bir miktar deformasyon oluşmuştur. Yapılan karbon testlerinde bu emanetlerin 1200'lü yıllara ait olduğu tespit edilmiştir. Daha sonraki yıllarda, özellikle 1990'lı yıllara kadar, ziyarete gelen bazı kişiler tarafından bu emanetlerden teberrük niyetiyle parça alınmış, koparılmıştır. Bu durum aslında çok yanlış bir uygulamaydı. Bunun farkına vardıktan sonra artık kimseye parça verilmemesi yönünde karar aldık. O dönemde ateşli silahların olmadığı bir zaman diliminden bahsediyoruz. Bu nedenle kılıçlar daha çok koruma amaçlıdır. Önceleri savaş meydanlarında kullanılan bu kılıç, sonraki dönemlerde aynı şekilde muhafaza edilmiştir. Hıdır Baba kullanmıştır, ondan sonra oğlu kullanmıştır. Ancak zamanla bu kılıçlar savaş alanlarında kullanılmaktan çıkmıştır. Biz bu kılıca ‘gönül kılıcı' deriz. Aslında bu bir tahta kılıçtır. Koruma amacı taşımasının yanında, insanların gönlünü fethetmeyi temsil eder" diye konuştu.