Güney Çin Denizi'nde her gün yeni bir gerilim yaşayan ABD ve Pekin yönetimindeki güç yarışındaki fark, her geçen gün açılmaya devam ediyor. Çin hükümetiyle savaşı 'Kaçınılmaz' gören ABD hükümeti, bölgedeki gücünü kaybetmiş durumda.

Çin filosunun ABD donanmasından daha büyük ve daha hızlı üretime sahip olması, ABD raporlarınca doğrulandı. Aktif olarak Çin donanmasının 350 savaş gemisi, ABD'nin ise 293 savaş gemisi mevcut. Raporlara göre Çin deniz filosu 2025 yılında 395, 2030 yılında ise 435 gemiye sahip olacak. Rakibi ABD'nin ise uçak ve gemi üretiminde kullanılan uranyum stoğunda ciddi problemler yaşanıyor.

Uranyum, F-35 hayalet savaş uçakları, gece görüş gözlükleri, MRI makinelerine kadar her türlü şeyin yapımı için gerekli. ABD ordusu, acil savaş durumunda kullanıma hazır olması için elinde 'Belirsiz' miktarda uranyum bulunduruyor. Fakat yapılan son araştırmalara göre ABD'nin uranyum stok seviyelerinde yetersizlik olduğu ve kamuoyuna açıklanmadığı tespit edildi.

ABD ordusu denizaltı, savaş uçakları, füzelerde kullanılan mıknatıslar, radar sistemleri ve İHA araçlarının tümünde kullanılan uranyum tedariğinin önünde Çin hükümeti duruyor. ABD, her an uranyum tedariği için Türkiye'nin kapısını çalabilir.

Amerikan ordusu, uranyum stoğunun azalmasının yanında tedarik problemi de yaşıyor. ABD ordusu denizaltı, savaş uçakları, füzelerde kullanılan mıknatıslar, radar sistemleri ve İHA araçlarının tümünde kullanılan uranyum tedariğinin önünde Çin hükümeti duruyor.

Japonya ve Güney Kore'den tedarik edilen uranyum, Pasifik'te olası bir çatışma durumunda ABD'ye ulaştırılması garanti değil. Dei Gratia Minerals'de maden danışmanı olarak görev yapan Gregory Wischer bu durumun ABD'nin ulusal güvenliği için son derece tehlikeli olduğunu, olası bir çatışma durumunda mühimmatların çok hızlı tükeneceğinden dolayı stok miktarlarının en az on katına ihtiyaç olduğunun altını çizerek problemin acilen giderilmesi gerektiğine dikkat çekti.

ABD hükümeti ise 2027 yılına kadar ABD'nin tüm savunma gereksinimlerini destekleyebilecek, sürdürülebilir uranyum tedarik zincirine sahip olmak istiyor. ABD'de kaynak problemi yaşanırken en büyük rakibi Çin ise donanmasının gücüne güç katmak için aralıksız olarak çalışmalara devam ediyor.

Geçtiğimiz aylarda Nevşehir'de bulunan 22 bin tonluk uranyum rezervi, 10 yıllık bir çalışma sonucunda 580 bin 866 metre sondaj yapılarak ortaya çıkartılmıştı. Bu güne kadar 11 bin 304 ton olan uranyum kaynağını yüzde 283 artıran Türkiye, uranyum kaynağını 32 bin 35 tona yükseltmeyi başardı.

Uranyum kaynağı olmayan ülkeler, donanmalarının gücüne güç katabilmek, bölgesel güçten geri kalmamak adına tedarik yarışında da rol oynamaya başladı. 3. Dünya Savaşı'nın çıkması muhtemel olarak bakılan bu dönemde uranyumun değeri gün geçtikçe artıyor.

İki süper güç ülke ABD ve Çin arasındaki gerilim, ülkeleri birbirleriyle 'Güç' yarışına sokmuş durumda. ABD'nin en büyük tehdidi Pekin, donanma yarışında ABD ile arasındaki farkı gün geçtikçe açmaya devam ediyor. Açıklanan 2035 hedefleri ve ABD Kongre Raporu, Çin ordusunun önümüzdeki 10 yıllık süreçte ABD ordusundan daha güçlü olacağını gözler önüne seriyor.

ABD'nin ulusal güvenliğinde büyük rol oynayan F-35, F-22 Raptor ve nükleer silah taşıma kapasitesine sahip B-2 Spirit hayalet bombardıman uçağının üretiminde kullanılan yeraltı kaynağının azalması, ABD'li askeri yetkilileri panikletti ve ordu ile hükümet arasında problemlere neden oldu.

Uzmanlar ise ABD'nin Çin gibi bir düşmana karşı savaşmak için ihtiyaç duyacağı uranyum stoklarının bir 'Muamma' olduğunu, bunun ulusak güvenliği tehdit ettiğini öne sürerken tedarik zincirinin sadece Japonya ve Güney Kore ile sınırlı kalmaması gerektiğini, rezerv sahibi ülkeler ile görüşmelerin başlanması gerektiğini dile getiriyor.

KAYNAK: TRHABER