Milletin vicdanında mahkum olmak en ağırı
Milletin vicdanında mahkum olmak en ağırı
ERTUĞRUL AKAR
Asıl sorulması gereken sorular sorulmadan bu yaşananlar cevap bulamaz.
Ben Ekrem İmamoğlu’nun soruşturmaları ile ilgili başından beri hep aynı noktada durdum o da herkes lekelenmeme hakkına ve suçsuzluk karinesi hakkına sahiptir.
Hem bir Müslüman olarak hem de bir hukukçu olarak yargılamanın sonucunu beklemeden asla kimseye haksızlık yapıp suçludur demem diyemem.
Ancak bazı durumlar vardır ki herhangi bir merciin vereceği karar bağlı olmaksızın kendi içinizde etik, ahlaki ve vicdani hüküm verebileceğimiz durumlar olur.
İşte ben İmamoğlu konusuna şimdilik sadece bu açıdan bakıyorum ve bence bir siyasetçi açısından da en ağırı bu olsa gerek. Çünkü millet bir siyasetçinin suç işleyebileceği ihtimalini kalbinde taşıyorsa, iddia ve şüphelere “olsa şaşırmam” diye aklından geçiriyorsa işte o siyasetçi iddia edilen suçu işlemese dahi milletin gönlünde mahkûm olmuş demektir.
Bu sebeple siyasilerin yaşamlarına, konuşmalarına, jest ve mimiklerine kadar her şeylerine dikkat etmeleri gerekiyor.
İmamoğlu ilk İBB adayı olduğu anda Vali’ye hakaret, insanlara hakaret ederek başladı işe.
Seçildiği şehirde sel varken, şehir sular altındayken Bodrum’da tatildeydi ve şehir halkını yalnız bıraktı,
İstanbul karlar altında çok zor günler geçirirken o ailesiyle kayak yapıyordu ve şehir halkını yalnız bıraktı,
Seçildiği şehri olan atamız Fatih Sultan Mehmet Han’ın türbesine elleri belinde girerek milletin gönlünü incitti,
Seçildiği şehre ve halkına hizmet etmek yerine önce Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde il il gezerek siyaset yaptı, sonra seçimlere daha üç yıl varken bu defa kendisini Cumhurbaşkanı adayı yapmak için illeri dolaşmaya başladı hem de hizmet etmediği İstanbul halkının paralarıyla,
Belediye başkanı seçilmesine rağmen müteahhitlik şirketinin ortaklığını devam ettirerek yolsuzluk yapacağı konusunda endişelere yol açmasına rağmen kibriyle umursamadı ve dahi malvarlığını açıklarken üç villasını şirket üzerinden gösterip devletten mal kaçırdı ve bunu da kendisi kabul etti,
İşte böyle bir siyasi profil İmamoğlu’nun üniversite geçiş süreci ve diploması konusunda ortaya atılan usulsüzlük iddiaları, CHP İstanbul il kongresi, ardından büyük kurultay sürecindeki şaibe iddiaları ve ardından yolsuzluk ve terör iddiaları sürecinde İmamoğlu ilk önce milletin gönlünde “evet bu adam yapar” hükmüyle mahkûm oldu zaten.
Bize CHP Kuvayi milliye diye anlatılmıştı meğerse manda-i milliye imiş!
CHP eş başkanı Özgür Özel bir hafta içinde iki defa Türkiye’yi işgal etmeleri için İngiltere ve ABD’den yardım istedi.
Evet şaşırmayın bunu yapan Türkiye’nin ana muhalefet partisi oldu.
Yazdıkları ideolojik tarih kitaplarının yalanlarıyla yıllardır bizlerin zihnini işgal eden Siyonizm’in artık fiili işgaline talip olan CHP’nin tüm foyası meydana çıkmış oldu.
Mustafa Kemal paşa İngilizlerin mührünü taşıyan bir izin belgesi ile Anadolu’ya giderken kahraman oldu, ülke karışmasın insanlar ayaklanmasın diye işgalci İngilizlerin gemisiyle Müslüman bir ülkeye geri dönmek üzere gitmek isteyen Sultan Vahdettin hain oldu.
Bin yıllık alfabeyi değiştiren, dilimize yasak getirenlerin yazdıkları sahte tarihi yüz yıl sonra yine bir CHP genel başkanı gün yüzüne çıkardı.
CHP İngiliz mandası talep etse de Türk milleti daha önceki hataya düşmeyecek.