• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Yakup Kadri Karaosmanoğlu kimdir?

Fecr-i Ati topluluğunun kurucu üyelerinden biri olan Yakup Kadri Karaosmanoğlu, roman, öykü ve makaleleri ile Türk toplumunun Tanzimat’tan bu yana geçirdiği değişiklikleri anlatmıştır. Asıl ününü romanları ile sağlamıştır. En ünlü romanları Nur Baba, Kiralık Konak ve Yaban'dır. Milli Mücadele yıllarında ve sonrasında etkin bir siyasal yaşam sürmüştür. Anadolu Ajansı'nın kurucularındandır. Ömrünün son yıllarında ajansın yönetim kurulu başkanlığını yapmıştır.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu

Yakup Kadri Karaosmanoğlu 27 Mart 1889 tarihinde Mısır'ın Kahire şehrinde doğdu. Babası Abdülkadir Bey, annesi İkbal Hanım’dır. Babası, 1833 yılında Kavalalı İbrahim Paşa’nın Manisa’yı işgali sırasında ona yakınlık göstermiş ve Mısır’daki konağına yerleşmiştir. Abdülkadir Bey’in konak halkından İkbal Hanım ile yaptığı evlilikten dünyaya gelen ikinci çocuğu Yakup Kadri'ydi.

Ailesi, İbrahim Paşa’nın ölümü üzerine Türkiye’ye gelince ilköğrenimini Manisa’da Fevziye Mekteb-i İptidaisi’nde tamamladı. 1903'te İzmir İdadisi'ne girdi. Şahabettin Süleyman ile arkadaşlığı bu okuldayken başladı. Çocukluk yıllarında başlayan edebiyat ilgisi, lise yıllarında daha da arttı.

Babasının ölümü üzerine İzmir İdadisi’ndeki eğitimini yarıda bıraktı. 1905 yılında annesiyle Mısır'a döndü. Burada Jön Türkler ile tanışarak politikaya ilgi duymaya başladı.

İskenderiye'deki bir Fransız okulunda ve İsviçre Lisesi’nde eğitim gördü. Bu yıllarda öğrendiği Fransızca ile Flaubert, Guy de Maupassant, Alphonse Daudet gibi ünlü batılı yazarları okudu. Şerafettin Mağmumi’nin çıkardığı “Türk” adlı dergide Maupassant’tan yaptığı ilk çeviri öykülerini yayınladı.

1908'de ailesiyle İstanbul’a döndü, Yeldeğirmeni semtine yerleşen Karaosmanoğlu, Balkan Savaşı’na kadar burada yaşadı. Bu dönemde İstanbul Hukuk Mektebi'ne kayıt oldu ancak okulu üçüncü sınıftan terk etti. 1909'da arkadaşı Şahabettin Süleyman aracılığıyla Fecr-i Âti topluluğuna katıldı. Aynı yıl Henrik Ibsen’den esinlenerek yazdığı ilk oyunu “Nirvana”, Resimli Kitap Dergisi’nde yayımlandı. Edebiyat yaşamını Servet-i Fünun’da küçük öyküler yayımlayarak sürdürdü. Ayrıca mensur şiirler de kaleme aldı.

Paris’ten dönen Yahya Kemal ile birlikte edebiyatta, “Nev-Yunanilik” adını verdikleri yeni bir çığır açmak için uğraştı ancak çabaları ilgi görmedi. Yunan ve Latin kaynakları dışında doğu mitolojisine de ilgi duydu. Bu ilgisi nedeniyle bir Çamlıca’daki Kısıklı Bektaşi tekkesine devam etti ve gözlemlerinden yayımlanarak “Nur Baba” romanını yazdı. Fakat karşılaşacağı tepkilerden çekinmesi ve İsviçre’ye gidecek olması nedeniyle romanını o dönemde kitap olarak yayımlamadı.

Bergson ve Freud’un görüşlerinden yararlanarak ruh tahlillerine geniş yer veren öyküler yazdı. İlk öykü kitabı “Bir Serencam”’ı 1913’de yayımlandı. Bu yıllarda Peyam Gazetesi’nde kadın sorunları, hayat, medeniyet ile ilgili birçok konuda makaleler yayımladı. Bir süre Üsküdar İdadisi’nde edebiyat ve felsefe öğretmenliği yaptı.

1912 yılında tüberküloza yakalandığını öğrenen Karaosmanoğlu, tedavi için 1916'da İsviçre'ye gitti. Mondros Mütarekesi’nin imzalanması üzerine yurda döndü.

Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı’nda yaşananlar Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun edebiyat anlayışını değiştirmesine neden oldu. "'Toplum için sanat" anlayışına yöneldi ve Milli Edebiyat akımının sade dil anlayışını benimsedi.

Mondros Mütarekesi’nden sonraki günlerde İkdam gazetesinde yazılar yazan Karaosmanoğlu, yazılarında Kurtuluş Savaşı'nı destekledi. Bir yandan da Yeni Mecmua’da “Erenlerin Bağından” adını verdiği nesirler yayımladı. Milli mücadele ile ilgili hikayeler yazdı. Bu dönemdeki yazılarını daha sonra “Ergenekon” adlı eserinde kitaplaştırdı.

1920'de Milli Mücadeleyi izlemek için bazı arkadaşlarıyla birlikte Ankara'ya çağrıldı. Batı cephesini gezdi. Bu seyahatinin ardından İstanbul’a geri döndü. Gazetecilik çalışmaları devam ederken en büyük eserleri olan romanlarını yayımlamaya başladı. “Kiralık Konak” romanı İkdam’da tefrika edildi. 1921’de ise daha önce yazdığı “Nur Baba” romanı Akşam gazetesinde tefrika ettirdi ancak gelen tepkiler üzerine tefrika yarım kaldı. Eser, 1922’de kitap olarak yayımlandığında yazarının Türkiye’de ve ülke dışında tanınmasına büyük katkıda bulundu. Aynı yıl, Muhsin Ertuğrul tarafından filme çekildi.

Daha  sonra Ankara’ya giden Karaosmanoğlu, kendisine Tetkik-i Mezalim Komisyonu”’nda görev verilmesi üzerine Kütahya, Simav, Gediz, Eskişehir ve Sakarya yörelerini dolaştı. Gördüklerini belli bir zaman sonra kaleme alabildi. Bir yandan da Ankara’daki Hakimiyet-i Milliye gazetesine makaleler ve İstanbul’daki Cumhuriyet gazetesine fıkralar yazdı.

9 Eylül zaferinden sonra TBMM’ye Mardin milletvekili olarak girdi. 1923’te Mutasarrıf Asaf Bey’in kızı, Burhan Asaf Belge’nin kızkardeşi Leman Hanım ile evlendi. 1925 yılında Anadolu Ajansı şirkete dönüştürüldüğünde ilk yönetim kurulu üyeleri arasında yer aldı. 1928 yılında buradaki görevinden ayrıldı. 1926’da tedavi için ikinci kez İsviçre’ye giden Karaosmanoğlu, izlenimlerini Milliyet Gazetesi'ne gönderdi. Bu yazılar daha sonra “Alp Dağları’ndan” başlığıyla kitaplaştırıldı.

1927’de Hüküm Gecesi, 1928’de Sodom ve Gomore adlı romanlarını yayımladı. 1931-1934 yılları arasında Manisa milletvekili olarak mecliste yer aldı. Diğer yandan Cumhuriyet ve Hakimiyet-i Milliye gazetelerinde yazı yazmayı sürdürdü.

1932'de Vedat Nedim Tör, Şevket Süreyya Aydemir, Burhan Asaf Belge ve İsmail Hüsrev Tökin ile birlikte Kadro dergisinin kurucuları arasında yer aldı.

Bu dönemde Yaban adlı romanı Kadro dergisinde yayımlandı ve büyük yankılar uyandırdı. Romanda Türk milletinin büyük bir kurtuluş mücadelesi vermekte olduğu 1922 yılında aydın ile köylü arasındaki yabancılık ve uyuşmazlığı anlattı. Derginin hemen her sayısında sanat ve edebiyat üzerine denemeler yazdı.

Kadro dergisinin savunduğu bazı görüşler devlet yetkilileri tarafından aşırı bulununca derginin imtiyaz sahibi Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 1934’te Tiran’a elçi olarak atandı ve dergi kapanmak zorunda kaldı.

1935'te Prag, 1939'da Lahey, 1942'de Bern, 1949'da Tahran ve 1951'de yine Bern elçiliklerine getirildi. 1955 yılında Bern elçisiyken emekli oldu. Zoraki Diplomat adlı eseri, diplomatlık yıllarının eseri olarak ortaya çıktı.

Emekli olduktan sonra yurda döndü. 1957'de Ulus gazetesinin başyazarlığını üstlendi. Karaosmanoğlu, 1960 İhtilali’nden sonra Kurucu Meclis Milli Birlik Komitesi Temsilciliği yapmıştır.

Siyasal yaşamının son görevi 1961-1965 arasındaki Manisa milletvekili oldu. Bu dönemde İsmet İnönü'den sonra meclisin en yaşlı üyesi olarak Geçici Meclis Başkanı olarak görev yaptı. 1962 yılında partinin Atatürk ilkeleri ile ters düştüğünü iddia ederek CHP’den istifa etti. 1965 yılında politikadan çekildi. 1966'da Anadolu Ajansı yönetim kurulu başkanlığına seçildi.

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, 13 Aralık 1974 tarihinde tedavi gördüğü Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde hayatını kaybetti. Cenazesi, İstanbul Beşiktaş’ta bulunan Yahya Efendi mezarlığında annesinin yanına defnedildi.

Yazarlık hayatı

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, yazarlığa Ümit, Servet-i Fünun ve Resimli Kitap gibi dergilerde başladı. Fecr-i Aticiler'in "sanat şahsi ve muhteremdir" görüşünü paylaştığı ve "sanat için sanat" yaptığı bu ilk döneminde Nirvana adlı bir oyun, makaleler, denemeler, düzyazı şiirler ve öyküler yazdı.

Balkan Savaşı ve I. Dünya Savaşı sırasında ülkenin durumu, sanat anlayışını değiştirmesine yol açtı. Asıl ününü romanları ile sağlayan Karaosmanoğlu, Türk toplumunun çeşitli dönemlerdeki gerçekliğini sergilemek istediği için eserlerinde belli tarihsel dönemleri ele aldı. Kiralık Konak, I. Dünya Savaşı öncesinin, Hüküm Gecesi, II. Meşrutiyet'in, Sodom ve Gomore, Mütareke döneminin, Yaban, Kurtuluş Savaşı yıllarının, Ankara, Cumhuriyet'in ilk on yılının, Bir Sürgün ise II. Abdülhamid döneminin işlendiği romanlardır.

Yaban, Ankara ile Panorama romanlarında Milli Mücadele ve Anadolu'yla ilgili konuları işleyerek edebiyatın Anadolu’ya açılmasında önemli rol oynadı.

Karaosmanoğlu 1920'lerden sonra iyimser bir devrimci görünümündeyken, sonra umutlarını yitirerek romancılığını devrimci yönde kullanmaktan vazgeçmiştir. 1955'ten sonra da anı kitaplarından başka bir şey yazmamıştır.

 

Siyasi etkileri

Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Mustafa Kemal Atatürk'ün en güvendiği isimlerinden biri olarak görülmüş ve tavsiyeleriyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin bazı politikalarının şekillenmesinde önemli etkileri olmuştur.

Karaosmanoğlu, bu etkileri, Kurtuluş Savaşı sonrası, Atatürk dönemi, Demokrat Parti iktidarı ve 27 Mayıs darbesini anlattığı Politikada 45 Yıl ve 1934’de Tiran’da başlayıp 1954’de Bern’de noktalanan diplomatlık günlerini anlattığı Zoraki Diplomat adlı eserlerinde detaylı bir biçimde aktarmıştır.

ESERLERİ

Roman

Nur Baba (1922)

Kiralık Konak (1922)

Hüküm Gecesi (1927)

Sodom ve Gomore (1928)

Ankara (1934)

Yaban (1936)

Bir Sürgün (1937)

Panorama (1953)

Hep O Şarkı (1956)

Öykü

Bir Serencam (1914)

Rahmet (1923)

Ceviz (1925)

Milli Savaş Hikâyeleri (1947)

Şiir

Erenlerin Bağından (1922)

Okun Ucundan (1940)

Oyun

Nirvana (1909)

Veda (1929)

Sağanak (1929)

Mağara (1934)

Anı

Zoraki Diplomat (1955)

Anamın Kitabı (1957)

Vatan Yolunda (1958)

Politikada 45 Yıl (1968)

Gençlik ve Edebiyat Hatıraları (1970)

Monografi

Ahmet Haşim (1934)

Atatürk (1946)

Makale

İzmir’den Bursa'ya

Kadınlık ve Kadınlarımız (1923)

Seçme Yazılar (1928)

Ergenekon (1929)

Alp Dağları'ndan ve Miss Chalfrin'in Albümünden (1942)

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23