Allah’ın Nizamı İslâm (7)
Allah’ın Nizamı İslâm (7)
Prof. Dr. YUSUF ÖZERTÜRK
İSLÂM’IN KAYNAKLARI
A-KUR’ÂN
Kur’ân’ın Muhtevası
2b-Nübüvvet ve Kulluk
*Hz. Muhammed (sav) Allah tarafından Peygamber olarak vazifelendirildikten sonra, Allah’ın vahyi 23 yıl devam etmiş ve Tevhid dini olan ve Hz. Âdem’den (a.s) beri devam eden İslâm tamama erdirilmiştir. Hz. Resûlellah her gelen emri(vahyi) hem kendisi yaşamış, hem de insanlara tebliğ edip, öğretmiştir. Bu sebeple İslâm’ın ne olduğu ve doğru olarak anlaşılması ancak Kur’ân ve Hz. Peygamber’in uygulamalarının, ahlâkının (Sünnet) bilinmesiyle mümkündür. Kur’ân ve Sünnet, İslâm’ın iki temel kaynağıdır. Diğer bütün müçtehidlerin hükümleri, bu iki kaynağın yorumlanmasıyla ilgilidir. Kur’ân ve Sünnet, İslâm toplumlarının fikrî ve amelî hayatlarını şekillendirmiştir. Kur’ân, Hz. Âdem’den (a.s) Hz. Muhammed’e(sav) kadar Vahy’in ve Tevhid’in esasını havi bir kitaptır. Allah’ın Dininin son halkası olan İslâm, önceki peygamberleri ve onların getirdikleri ilâhî vahyikabul etmekte ve peygamberler arasında bir ayırım yapmamaktadır. Hz. Resûlellah’ın tebliğ ettiği ilkeler, önceki peygamberlerin getirdikleri temel evrensel ilâhî ilkelerin zamana uyarlanmış hâlidir. Zaten Hz. Resûlellah, ahlâkî ilkeleri tamamlamak üzere gönderilmiştir. O’nun tebliğ ettiği ilkeler evrenseldir.
*Kur’ân, Tevrât’ta da olan hükümleri tasdik etmiştir. Tevrât’ta; “Rab şöyle konuştu; ‘Seni Mısır’dan, (köle olduğun ülkeden) çıkaran Tanrın Rab, benim. Benden başka Tanrın olmayacak. Put yapmayacak, putların önünde eğilmeyecek ve putlara tapmayacaksın. Annene-Babana saygı göstereceksin. Adam öldürmeyeceksin. Zina etmeyeceksin. Çalmayacaksın. Komşuna karşı yalan yere şahidlik yapmayacaksın. Komşunun evine, karısına, öküzüne, eşeğine ve hiçbir şeyine göz dikmeyeceksin.” (Çıkış, 20/1-17).
İncilde; “İsâ, ’Kutsal yasayı (vahyi), ya da peygamberlerin(önceki) sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın! Ben, geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim” (Matta, 5/17).
Allah, Kur’ân’da da şöyle buyuruyor: (Ey Resûlüm) Rabbin kesin olarak şunları emretti; O’ndan başkasına ibadet etmeyin (tapmayın). Ana-Babaya iyilik edin!. (İsra-23). “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda bâtıl sebeplerle (haksız olarak) yemeyin… İnsanları da öldürmeyin… (Nisâ-29). …. Kim, suçsuz yere bir kimseyi öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibi olur… Erkek ve kadın hırsızın yaptıklarına bir ceza ve Allah’tan bir azap olarak ellerini kesin…… (Mâide-32, 38). Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere Kur’ân, önceki kitapların (Tevrât, İncil) tahrif edilmemiş esaslarını da ihtiva etmektedir.”
Kulluk
*Hz. Resûlellah, Allah’a nasıl kulluk yapılacağını bizzat kendisi yaşayarak, uygulayarak göstermiştir. Çünkü Allah, O’nu bütün insanlara bir ‘Numûne-i imtisal’ (örnek alınacak, rol model) yapmıştır. Bu hakikât Kur’ân’da şöyle ifade edilmektedir: “Yemin olsun ki, sizin için, Allah’ı ve Ahiret gününü (Ahiret hayatını) arzu edenler ve Allah’ı çok ananlar için, Allah’ın Peygamberinde çok güzel bir örnek vardır” (Ahzab-21). Allah yine şöyle buyurmaktadır: “Deki, eğer siz, Allah’ı seviyorsanız (O’nu razı etmek istiyorsanız) bana uyun ki, Allah’da sizi sevsin(razı olsun)…” “De ki; Allah’a ve Peygamber’e itâât edin! Eğer yüzçevirirlerse, iyi bilsinler ki, Allah, kâfirleri sevmez” (Âl-i İmrân-31, 32). ‘’Biz bu kitabı(Kur’ân) sana, ancak ihtilaf ettikleri şeyleri onlara beyan edesin (açıklayasın) ve iman edeceklere bir hidâyet (doğru yolu gösteren) ve bir rahmet olsun diye indirdik” (Nahl-64).
*Hz. Peygamber Kur’ân’ı en iyi anlayan, açıklayan ve tefsir edendir. Çünkü Kur’ân, O’na indirilmiş ve Allah tarafından öğretilmiştir. Bu bakımdan Hz. Resûlellah’ın dışında hiçbir kimse, Kur’ân’ı O’ndan daha iyi anladığını iddia edemez. Eden de dâlalettedir (sapıtmıştır.). Hz. Peygamber, insanlara doğru yolu gösterme ve onların Allah’a nasıl kulluk yapacaklarını, yine ‘vahiy ürünü olan Sünnet çerçevesinde yerine getirmiştir. “(Resûlüm) İşte sana tarafımızdan bir Ruh (Kur’ân) vahyettik. Sen, kitap nedir?, İman nedir? Bilmiyordun. Lakin Biz, O’nu bir nur yaptık. O’nunla kullarımızdan dilediklerimize (lâyık olanlara) hidâyet veriyoruz. Ve muhakkak ki, Sen, doğru bir yolu gösteriyorsun” (Şûra-52). Devam edecek…
Kaynak
1-Yusuf Şevki Yavuz, Nübüvvet-Peygamber. TDV İslâm Ansiklop. c;33-34, sy;279-285, 257-262.
2-Mustafa Çağrıcı, Kur’ân’ın muhtevası. TDV İslâm Ansiklop. c;26, sy;390-393.
3-Tahsin Görgün, Kur’ân’ın mahiyeti. TDV İslâm Ansiklop. c;26, sy;388-389.