Mikrobu ilk bulan kim
Malum mikroplu günler yaşıyoruz. Öldürücü mikroptan öte, insan suretli mikroplarla daha çok uğraşıyoruz.
Devletimiz; en küçük mezradan en büyük şehirlerimize kadar gece gündüz demeden yurtiçinde ve dışındaki insanlarımızın canıyla, malıyla sağlıyla ilgilenmekte ve başarılı olmaktadır.
Gelin görün ki, devlet millet bütünleşmesinin bu halini bir türlü kabullenemeyen insan mikroplar sürekli zihinsel hastalıklarını yaymaktalar.
Rabbim böylelerin şerrinden bütün bir canlı varlıkları korusun. Halkımız canıyla uğraşırken bunlar genetik yapılarının gereği ihanetlerini elden bırakmıyorlar.
Neyse mevzuyu fazla dağıtmayalım. Geçelim.
•
“Mikrobu ilk bulan kim” sorusunun cevabını yerli ve milli zihniyete sahip insanlarımız bilir ve cevap olarak “Akşemseddin Hz.leridir” derler.
Tıp literatüründe ise mikrobu ilk bulan isim olarak 1850’lerde Louis Pasteur olarak zikredilmektedir.
Namuslu tıpçılar, Akşemseddin Hz.lerinden 400 yıl sonra mikrobu bulan Pasteur’un, İbn-i Sina, Farabi gibi İslam âlimlerini okuduğunu, Akşemseddin Hz.lerinin de “Maddetü’l-Hayat” isimli eserinden yararlandığını söylemektedirler.
Aksini iddia edecek olanlar bu kitabı, Ali Emiri Kütüphanesi ve Nuruosmaniye Kütüphanesinde bulabilir veya “Yazma Eserler Başkanlığına” müracaat edebilirler.
Akşemseddin Hz.lerinin bu kitapla birlikte, ruhsal ve bedensel hastalıklara dair küçük risaleleri de bulunmaktadır.
Fatih Sultan Mehmed’e hocalık yaparken ve onu İstanbul’un fethine hazırlarken dahi Fatih’in kızı başta olmak üzere, Edirne ve Bursa’da çeşitli hastalıkların şifasını bulmuştur.
Yine pek çok kaynakta “tabib-i ebdân” olduğu, devrinin en iyi hekim sıfatıyla şöhret kazandığı da kaynaklarda mevcuttur.
Ayrıca Akşemseddin Hz.lerinin “Fracastor” adlı İtalyan hekimden en az 100 yıl önce yine mikrobu keşfettiği ve şifasını bulduğunu da hatırlatalım.
•
Söze ara vererek Akşemseddin Hz.leri hakkında kısa bir bilgi vermeli.
Önce Akşemseddin Hz.leri denilince herkes tarafından bilineceğini zannetme hatasına düştüğümü söylemeliyim.
Neler görmedim ki, insanlar Akşemseddin Hz.lerinin Göynük’deki türbesinin önüne kadar geliyor, kendince dua ediyor ve ardından da çevredekilere; “Burada yatan kim” diye soruyor. Böyle niceleriyle karşılaştığım oldu.
Akşemseddin Hz.leri âlim, şair, mutasavvıf ve tıp ilminin ilklerinden bir velimizdir. Fatih Sultan Mehmed’in hocası, İstanbul’un manevi fatihidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e hicrette ev sahipliği yapan büyük sahabe efendimiz Eba Eyyub el-Ensari Hz.lerinin kabrinin kâşifi ve Hacı Bayram Veli Hz.lerinin halifesidir.
Hayatı boyunca ilim ve irşad hizmetiyle ömrünü tamamlayan Akşemseddin Hz.leri, Ahmet Yesevi, Yunus Emre ve Mevlana Hz.leri gibi manevi hayatımızın mimarlarındandır.
Kabri şerifi, Bolu’nun Göynük ilçesinde, Göynük’ün fatihi Orhan Gazi oğlu Gazi Süleyman Paşa Camii’nin bahçesindedir.
•
Ezcümle:
Bizim inancımızın gereği insan kâinatın en şerefli varlığıdır. İnsan bu şerefi ya taşır yükselir ya da taşıyamaz alçalır. Yarın Akşemseddin Hz.lerinin tıbbına devam.