• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Abdullah Yıldız
Abdullah Yıldız
TÜM YAZILARI

“Kalk ve Kur’ân Oku!”

08 Aralık 2020
A


Abdullah Yıldız İletişim: [email protected]

Geçen haftaki yazımızda eleştiri, yakınma ve içe dönük tartışmalar anaforunda enerji tüketen dava insanlarına bir öneride bulunmuş, “yakınma, yekin!” demiştik. Bu bağlamda Hira’da ilk vahyin gelişinin ardından Efendimizin (s.a) yaşadığı içe kapanma haline son veren “Ey Müddessir (örtüsüne bürünen)! Kalk ve uyar!” ayeti ile sonraki ayetlerin (74/1-2) bugün bize de bir çıkış yolu gösterdiğini paylaşmıştık.

Şimdi ise yine aynı sıralarda ve benzer hitapla gelen Müzzemmil suresinin ilk on ayetindeki görevlerimizi anlayalım:

“Ey Müzzemmil (örtüye bürünen)!... Kalk!..” Ey, örtünüp saklanan Peygamber! Kalk! Seni bekleyen büyük görevin, ağır yükün altına girmek, çalışıp yorulmak ve sıkıntı çekmek için ayağa kalk! Uyku ve istirahat zamanı geride kaldı. Kalk ve bu görev için hazırlan, onun gerektirdiği eğitimden geç!

Resûlüllah (s.a) bu ağır görevin mahiyetini anlamıştı (Bir görüşe göre, ‘yük yüklenmek’ manasındaki “ziml”den türeyen “müzzemmil” kelimesi ‘büyük yük yüklenen’ demekti ve peygamberlik görevini işaret ediyordu). Bu yüzden, eşi Hatice’nin (r.anhâ), heyecanını yatıştırmak için uyuması önerisine:

-”Ey Hatice, uyku zamanı geride kaldı” diye karşılık vermişti. Evet, o günden itibaren Efendimizi (s.a) uykusuz geceler, yorgunluklar, uzun ve zorluklarla dolu bir cihad görevi bekliyordu:

“Ey örtüye bürünüp-gizlenen Muhammed! Geceleyin biraz uyuduktan sonra kalk!

Gecenin yarısında uyanık ol; ya bu miktarı biraz eksilt ya da artır da ağır ağır Kur’ân oku.”

Burada davetçiye büyük göreve hazırlayıcı bir eğitim programı ile karşı karşıyayız. Bu programın ana maddesi, gece uykusunu bölerek -üst sınırı gecenin yarısından fazla ve üçte ikisinden az, alt sınırı ise gecenin üçte birlik kısmında olmak üzere- ayakta kalmak ve bu saatlerde namaz kılıp ağır ağır Kur’an okumaktır. Âyetteki “tertîl” sözcüğü; Kur’an’ın hakkını vererek, açık ve düzgün bir şekilde, tane tane ve yavaş yavaş, manası üzerinde düşünerek okunmasını ifade eder. Allah (c.c) böylece Peygamberimizi (s.a), huşu ile namaz kılıp tertil üzere Kur’ân okuyarak hayatının geri kalan bölümünde sırtında taşıyacağı ağır göreve ve bu görevi açıklayan “ağır söze” hazırlıyordu:

“Çünkü Biz sana sorumluluğu ağır bir söz indireceğiz.” Buradaki “ağır söz”den maksat bu Kur’an ve içerdiği yükümlülüklerdir. Kur’an aslında “ağır” değildir, okunması ve anlaşılması kolay bir kitaptır. Fakat o, yüceliği, önemi ve değerinden, içeriğinin zenginliğinden, getirdiği sorumlulukların ağırlığından dolayı “ağır söz”dür. Nitekim bir ayette “Eğer biz bu Kur’an’ı bir dağa indirmiş olsaydık, sen onun Allah korkusu ile baş eğip parça parça olduğunu görürdün” buyuruluyor (Haşr 59/21). Ama yüce Allah Kur’an’ı bir dağa değil de onu algılamaya yetenekli ve dağdan daha sağlam, daha sarsılmaz bir kalbe indirdi.

“Kuşkusuz gece kıyamı hem daha etkili ve hem de sağlam kıraate daha elverişlidir.” Gece vakti sessizlik, dinginlik, tenhalık, karanlık, serinlik gibi özelliklerinden dolayı huzur ve sükûn içinde ibadete ve kalp ile dil arasında bir harmoni oluşturarak düşüne düşüne Kur’ân okumaya gündüzden daha elverişli ve yararı daha kalıcı olduğu için yüce Allah, ağır bir görev yüklediği Efendimize gece kıyamını emretti.

“Çünkü gündüzleri, seni uzun uzun uğraştıracak işlerin vardır.” Peygamberimiz de (s.a) davetçiler de gündüzleri Kur’ân’ı tebliğ etme, dini öğretme ve ayrıca maişet temini gibi işlere bakacaklardır.

“Rabbinin adını an, bütün varlığınla O’na yönel!” Bunun için gece-gündüz huşu içinde namaz kılıp tertil üzere Kur’ân okuyarak ve Rablerinin ismini zikrederek tüm varlıklarıyla O’na yöneleceklerdir.

Zira, “O, doğunun da batının da Rabbidir, O’ndan başka ilah yoktur. O halde sadece O’na dayan!”

O bütün yönlerin; doğunun ve batının Rabbidir. O kendisinden başka ilah olmayan “tek” ve “bir” Allah’tır.

“Ve müşriklerin senin için dediklerine sabret, yanlarından güzellikle ayrıl.” Muhataplarından gelen suçlama ve engellemelere aldırmayacak, onlarla gereksiz ve verimsiz tartışma ortamına girmeyecek, onlardan güzelce ayrılıp, ilahi mesajı sabırla ve ısrarla açıklamaya devam edeceklerdir.

Evet, bugün de görev budur!

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ahmet orak

Hocam Mustafa öztürk Bu Kuran bazı ayetler çelişki var bu dil Allahını degil insan diline benziyor dedi Hz. Muhammedin yazması demeye getirdi ben öyle anladım fakat ben Müslüman olarak bir harfinin dahi kimse degiştiremez ben öyle inanırım

hasan

bu gün Karar için ne yaptın ,,,eyyy ademoğlu
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23