• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Başörtüsü zulmünün son demleri

Yeniakit Publisher
2013-07-24 22:29:29 - 2013-07-24 20:29:45
Başörtüsü zulmünün son demleri

Gazetelerin Ankara temsilcileriyle iftarda buluşan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kamuda başörtüsü hukuksuzluğunun giderilmesine yönelik gerekli adımları atacaklarını açıkladı.

YENER DÖNMEZ/ANKARA
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü’ndeki iftarda gazetelerin Ankara temsilcileriyle bir araya geldi. Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşaviri’nin, Danıştay’ın 28 Şubat sürecinde başörtüsü taktığı için meslekten atılan öğretmenin göreve iadesi kararına itiraz etmesi üzerine yeniden gündeme gelen başörtüsü yasağı tartışmalarına değinen Arınç, kamuda başörtüsü hukuksuzluğunun giderilmesine yönelik gerekli adımların atılacağını bildirdi. “Kamuda başörtüsü serbestisi için düzenleme yapılacak mı?” sorusuna “Evet” cevabını veren Arınç, konunun reform paketinin masaya yatırıldığı Başbakanlık Merkez Bina’daki toplantıda gündeme geldiğini söyledi.
MÜŞAVİR BAKAN AVCI’YA SORMAMIŞ
Danıştay’ın başörtüsünün memurluktan çıkarılma nedeni olamayacağına hükmetmesine itiraz edilmesinin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan gizlendiğini belirten Arınç, sorumlu MEB Hukuk Müşaviri’nin görevden alındığını aktararak, “Bakan olarak kurumlarımızın hukuk müşavirleri var. Bir dava açılmışsa davayı takip ediyor, dilekçe veriyor. Bunların çoğunda bizim haberimiz olmaz. Çünkü devlette devamlılık esastır denir, kurum kendini savunmak için kesin hüküm meydana gelinceye kadar savunmalarını vs. yapar. Ancak kritik durumlarda bizden onay alırlar. Yani dava sonuçlanmıştır, itiraza gidilmesine gerek görülmemiştir. Olurumuza sunulur. Biz de imzamızı atarız ve orada geçilir. Üzerine gitmezler. Burada Nabi Bey’in söylediğine göre, kendilerine hiç sorulmadan rutin bir şekilde Hukuk Müşaviri davayı devam ettirmiş. Sonra olay duyulunca Nabi Bey çağırıyor; ‘neden bunu temyiz ettiniz, neden böyle yaptınız?’ ‘Efendim daha önceki savunmalarımız bu yöndeydi vs.’ deniyor. ‘Orada bana sormanız gerekirdi, neden sormadın?’ diye görevden alınıyor. Yerine başka bir hukuk müşaviri getirildi. Aynı zamanda 12. Hukuk Dairesi’ne yeni bir dilekçeyle başvuruldu” dedi.
“GAZETECİ OLMAK SUÇTAN KURTARMAZ”
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CHP’nin adam öldürmekten, banka soymaktan ve terör örgütlerine üye olmaktan cezaevinde bulunan gazetecileri masum gösterme amaçlı raporuna da değinerek, şöyle konuştu: “Kanuna aykırı bir eylemi icra edenlerin yargılanması bir hukuk devletinde asıldır. Yoksa herkesin her istediğini yaptığı her yerde işleyebildiği bir şey suç olmaktan çıkar. Adı gazeteci de olsa trafikte kaza yaptığında yargılanacaktır. Gasp suçu işlediği, banka soyduğu zaman gazeteci olmak onu kurtarmayacaktır veya bir yaralama bir öldürme fiiline iştirak ettiğinde, örgüt adına bir eylem yapmışsa yardım ve yataklığın da ötesinde yargılanacaktır. Bunu ben istedim diye değil, hukuk böyle kurulmuş. Suç verileri dikkate alınmadan yani kitap yazdığından, makale yazdığından, eleştirdiğinden vs. değil. Eleştiri bugün suç değil. Eğer öyle olsaydı bizim hakkımızda yazılanları nereye koyacaksınız bilmiyorum. Gazetelerde öyle aşağılayıcı şeyler var ki biz şerbetlendik bunlara.”
PKK SÜRECİ SUİİSTİMAL Mİ EDİYOR?
Yol kesen, adam kaçıran ve araçları yakan PKK’nın süreci suiistimal ettiği iddialarını değerlendiren Başbakan Yardımcısı Arınç, şöyle dedi: “Çözüm süreci içerisindeki bu görüntüler bir sene öncesine gidersek, bir bayram gününde Gültan Kışanak başta olmak üzere yol üzerinde yanlarında silah taşıyan teröristlerle kucaklaşmışlar, birbirlerini tebrik etmişlerdi, bayram etmişlerdi. Yani oradaki görüntüler ne kadar nefrete ve öfkeye yol açıcıysa bugün gördükleriniz de ondan çok farklı değil. Ancak o günden bugüne Türkiye’de önemli gelişmeler oldu. Bunlardan bir tanesi Öcalan’ın ağzıyla artık silahlı eylem dönemi bitti. Bundan sonra siyaset ve fikir konuşacak. Hepiniz sınırdışına çıkacaksınız. Bu bir sene evvel yoktu. Yine bir sene öncesine bakarsak karakollar basılıyordu. Şemdinli’de kaç gün çatışmalar sürdüğünü hepiniz biliyorsunuz. Bazen Bingöl’de sokak ortasında bir kadın bazen Batman’da yürüyen bir vatandaşımız veya bir mayın patlamasıyla onlarca canımız gidiyordu. Onlar şimdi bu dönemde yok.”
“ÇEKİLME BİR AN ÖNCE TAMAMLANMALI”
“Hiç kimsenin niyetlenemeyeceği, korkacağı hem kendinden hem de geleceğinden endişe edeceği bir duruma hükümetimiz karar vermişse ben bunu bir cesaret olarak görüyorum” diyen Arınç, “Çözüm sürecinin başarıya ulaşmaması için bir o kadar çok etkin, güçlü hem odaklar var hem engeller var. Sadece Kandil veya başka silahlı bir güç değil, Türkiye içerisinde de 30 yıldan bu yana bu ateşin bitmemesi için heyecan içerisinde olan başka odaklar var. Denenmesi gereken bir yol olarak bu işe girdik. Böyle bir süreçte çok az zamanda çok olumlu bir yol alındı. Yapılan eylemler takip ediliyor, biliniyor. Ama sürecin bir an önce sonuçlanmasında fayda var. Bu çekilmelerin yüzde 30, yüzde 50 olarak değil, silahlı unsurların sınırdışına çıktığını diyecek noktaya gelirsek çözüm süreci bundan zarar görmeden belki olumlu sonuca ulaşmış olabilir” değerlendirmesini yaptı.
“ALÇAKÇA ŞEHİD EDİLDİLER”
Mavi Marmara katliamına imza atan İsrail’den talep ettikleri 3 konuda geri adım atmadıklarının altını çizen Arınç, “Bu geminin insani amaçla önceden çıkacağı biliniyordu. Alçakça öldürüldüler. Onun üzerine İsrail’le ilişkilerimiz bozuldu. Temelde 3 konu üzerinde, 3 sene boyunca politikamızı sürdürdük. Bir tanesi bu açık sularda korsanlık yoluyla işlenen haksız bir fiildir, bir adam öldürmedir, bir yaralamadır, bir el koymadır. Bundan dolayı İsrail kendi içerisinde hangi soruşturmayı yaparsa yapsın, BM ne yaparsa yapsın İsrail bundan dolayı açıkça özür beyan etmelidir. İkincisi bu özrü takiben tazminat ödenmelidir. Üçüncüsü de bu Gazze’deki ablukayı kaldırmaya yönelikti. O insanların amacı buydu. Bu ablukanın kaldırılması konusu da mutlaka gerçekleşmelidir. 3 sene boyunca kılları kıpırdamadı. Araya Amerika girdi, o girdi bu girdi. İsrail’in tabii bir devlet geleneği olarak birilerinden özür dileme gibi bir adetleri yok. Bunu belki çok mümkün olmayan bir şey olarak kabul ettiler. Ama biz de sürekli bu konuda ısrar ettik” ifadelerini kullandı.
İSRAİL HALEN İKİ KONUDA AYAK DİRETİYOR  
İsrail’in halen ödenecek tazminatın şekli ve ambargo konusunda ayak direttiğini bildiren Bülent Arınç, şunları kaydetti: “İlk toplantı iyi niyetle başladı. İkinci toplantıya ben gitmedim. Orada İsrail eski iddialarını hafif kaşımaya başlamış. Yani bunu bir haksız fiil tazminatı olarak değil, eğer böyle yaparsak İsrail başka olaylardan da böyle bir tazminat ödemeye mahkûm kalabilir diye. Orası bizi ilgilendirmez, kendi olayımıza bakıyoruz dedik. Tazminat miktarı üzerinde aslında çok tartışma yok. Bunu da kabul ettiler. Asıl mesele tazminat miktarı değil. Esas iki konuda sıkıntımız var. Bunu çözemedik. Birincisi haksız fiilden tazminatın ödenmesi konusu. İkincisi de üçüncü şartın beklemeye tahammülü yok. Ambargo ve abluka konusunda… İsrail tarafı, çünkü o notada Türkiye ile işbirliği yapılarak bu çalışmalar gerçekleştirilecektir diyordu. Tabii Gazze’ye mal geçişlerine izin verildi. Ancak bu Mısır’da yaşanan son hadiseler sebebiyle yine Rafah Kapısı ve oradaki tünellerin bir şekilde kapatıldığını biliyoruz. Bizim iki şartımız henüz ‘tamam anlaştık’ şeklinde teyit edilmediği için biz para miktarıyla ilgili konuyu şimdilik konuşmuyoruz. Bu bir ilke meselesidir. Zaten şehitlerin yakınları da bizim için para önemli değil, önemli olan onların oraya giderken düşündükleri amacın gerçekleşmesidir demişlerdi. Biz üzerimize aldığımız görevi bitirmeye çalışıyoruz. Para noktasında bir acelemiz olmadığına göre İsrail’in de kendi üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmesi lazım. Mesele ilkeseldir. İsrail’in üzüntülerini ifade etmesi değil, açıkça özür dilemesi ve bunun bir haksız fiil olduğunu kabul ettikten sonra ödeyeceği tazminatın da buna bağlı olması gerekir. Bu olmadığı taktirde bizim hükümet olarak bu konuya evet dememiz mümkün değil. İkincisi de Gazze ve Filistin konusunda da mutlaka adım atılmalıdır.”

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23