Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Alan, medya grubu adına baş yazı kaleme aldı. Direniş ve zafer! Türk askeri Gazze’ye ayak basacak
Akit Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Murat Alan, medya grubu adına kaleme aldığı baş yazısında Gazze’de imzalanan tarihi ateşkesin perde arkasını, direnişin anlamını ve ümmetin zaferini güçlü ifadelerle anlattı. Alan, 731 gün süren savaşın ardından gelen bu ateşkesin bir “mola” değil, mazlumun imanla kazandığı bir zafer olduğunu vurguladı. Türk askerinin garantörlüğünde Gazze’de başlayacak yeni dönemin, ümmetin birlik ruhunu yeniden canlandıracağını belirten Murat Alan, “Bu, Allah’ın vaadi üzere mazlumun zaferidir” diyerek sözlerini noktaladı. İşte Murat Alan’ın o yazısı:
MURAT ALAN
Ey ümmet-i Muhammed!
9 Ekim 2025… Tarih, bir kez daha mazlumun direnişini, zalimin çaresizliğini kaydediyor. Dünyanın en şerefli sayfalarında yer alacak bir direniş destanına şahit olduk hep beraber.
Gazze’nin yiğit evlatlarının direnişi..
Hamas’ın, Siyonist işgalin leş kokan yumruğuna karşı tam 731 günlük mücadelesi..
7 Ekim 2023’ten bugüne, her türlü saldırıya karşı geri adım atmayan Filistin halkının zaferi..
ABD Başkanı Donald Trump’ın arabuluculuğunda, Türkiye’nin bitmek tükenmek bilmeyen baskısıyla Mısır›ın Şarm El-Şeyh şehrinde ateşkes anlaşması imzalandı.
Bu sadece bir mola değil; Gazze halkının kanla suladığı zaferin ta kendisidir.
Bizler biliyoruz ki bu, Allah’ın vaadi üzere mazlumun zaferi, zalimin hezimetidir!
Siyonistlerin kendi medya organları da Hamas’ın “yenilgi değil, zafer kazandığını” vurguluyor.
Hatırlayalım o cumartesiyi..
7 Ekim 2023.
Hamas’ın yiğit mücahidleri, işgal rejiminin Gazze ablukasını delip geçen “Aksa Tufanı” operasyonuyla, Siyonistlerin kibir kalesini yerle bir ettiler.
Binlerce Filistinli gencin cesur hamlesi, sadece bir intikam değil; ümmetin onurunu ayağa kaldıran bir kıyamdı. O günden beri, Gazze’nin dar sokaklarında, enkaz altında doğan her bebek, her anne kucağında şehit düşen evlat, direnişin simgesi oldu.
Açlık silahı, hastanelere, okullara, camilere yağdırdığı zehirli kurşunlar ve daha sayısız kahpelikler..
Ne yaptı? Gazze’yi yok edemedi, aksine direnişi çelikleştirdi!
Teknik verilere bakalım: Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre, 7 Ekim 2023’ten 9 Ekim 2025’e kadar süren bu 731 günlük savaşta, 67.000’den fazla Filistinli şehit düştü; bunların %30’undan fazlası, yaklaşık 20.000 masum çocuk katledildi.
Tarım arazilerinin yüzde 91.7’si yok edildi. İsrail 735 sağlık tesisine saldırdı. 745.000 çocuk 2 yıldır okulsuz.
Anneler, “Şehitlerim cennet kuşları” diye gözyaşı dökerken; babalar, enkaz altında kalan oğullarını dua ile uğurlarken; çocuklar, roketlerin gölgesinde çığlık atıyordu. Bu, bir halkın, ümmetin uyanışıydı.
Peki, bu zaferin mimarları kim?
Gazze’nin mücahit anneleri, babaları, evlatları!
Her şehit, bir tohum; her kan damlası, bir nehir oldu.
Siyonist rejim, ABD’nin sınırsız desteğine, Avrupa’nın ikiyüzlülüğüne rağmen, Gazze’nin direnişini kıramadı.
Dün imzalanan ateşkes, yalnızca tarafların masaya koyduğu metinlerden ibaret değildir; bu, zulme karşı direnen halkın sabrının, ümmetin vicdanının ve kararlı diplomasinin bir tezahürüdür. Anlaşmanın en önemli maddelerinden biri, garantör devletlerin Gazze’ye asker konuşlandırmasını öngörmesidir. Bu adım, sembolik değil; insanî, güvenlik ve yeniden inşa açısından hayati bir dönemeçtir.
Türk askeri Gazze’ye ayak basacak.. Bu, mazlumların korunması için atılmış stratejik bir adımdır.
Garantör kuvvetlerin varlığı, Gazze’deki siviller için doğrudan koruma kalkanı anlamına gelir.
Askerî varlık, saldırıların yeniden başlamasını caydırır; yardım koridorlarının güvenliğini sağlar; yaralıların tahliyesini, tıbbi personelin ve insani yardımın serbestçe hareket etmesini mümkün kılar. Türk askerinin sahada bulunması, yardımların bloke edilmesini zorlaştırır; tedarik yolları açık kaldıkça çocuklar, hastalar ve yaşlılar hayatta kalma şansını artırır.
Bu güç, sadece silah demek değildir. Lojistik, tıbbi işbirliği, mühendislik desteği, hastane ve okul onarımları, barınma tesislerinin kurulması ve sivil güvenlik güçlerinin eğitimi demektir.
Ama ey kardeşlerim, burada bir gerçeği haykıralım: İsrail’e güvenilemez! Tarih, Siyonist rejimin ihanetlerini defalarca yazdı.
Hatırlayın, Ocak 2025’teki ateşkes..
Ki o da Hamas’ın esir takasıyla başlamıştı..
İsrail'in 1.000’den fazla ihlaliyle çöktü..
BM raporlarına göre, Mart 2025’te İsrail, “Hamas gecikiyor” diye bahane uydurup, sürpriz bombardımanlarla ateşkesi paramparça etti.
Her ne olursa olsun, Hamas kazandı!
İsrail kaybetti..
Ve ABD mecbur kaldı. Trump, Eylül 2025’te 20 maddelik planını açıklarken, Netanyahu’ya baskıyı artırdı: “Saldırıları durdurun, yoksa politika değişir!”
New York Times’a göre, Trump’ın öfkesi özellikle Katar›daki İsrail saldırısından sonra Netanyahu’yu masaya oturttu. Al Jazeera analistleri: “İsrail, ABD’nin sınırsız desteğini kaybetme korkusuyla boyun eğdi.”
Evet, zalim, mazlumun direnişi ve efendisi ABD’nin mecburiyetiyle diz çöktü!
Bu zafer, tesadüf mü? Hayır! Gazze halkı, evlatlarını kaybetme pahasına girdikleri bu savaşı, iman gücüyle kazandılar. 731 günde, 67.000 şehidin kanı aktı; ama her damla, Kudüs’ün özgürlüğüne bir adım attı. Siyonist Netanyahu’nun kabinesi bile dağılmanın eşiğinde..
Türkiye arabuluculukta elini taşın altına koydu; Katar, Mısır ve Türkiye garantörlüğünde bu anlaşma, Filistin’in egemenliğinin habercisi.
Ey kardeşlerim! Ateşkes, son değil; başlangıçtır. Hamas’ın direnişi, Gazze’nin zaferi, tüm mazlum coğrafyalara ilham olsun. Evlatlarını kaybeden o halka selam olsun; onların kanı, Kudüs’ü özgür kılacak! Gazze direniyor, ümmet uyanıyor! Selam ve dua ile..
