Yazar Saeed Ghasseminejad’a göre ABD’de fiyat istikrarından kredi maliyetlerine, teknolojik gelişmeden küresel pazarlara erişime kadar pek çok alanın arkasında Washington’ın askerî gücü olduğunu belirterek uyardı.
ABD’li hanelerin mutfak masasında konuşulan ekonomik meselelerin, dış dünyadaki askerî caydırıcılıkla doğrudan bağlantılı olduğunu savunan Yazar Saeed Ghasseminejad, Pentagon’a ayrılan bütçenin yalnızca bir savunma harcaması olmadığını, bizzat iç refahın temel yapı taşlarından biri olduğunu vurguluyor.
Ghasseminejad’a göre ABD’nin küresel gücü, ticaret rotalarını açık tutarak pazar erişimini mümkün kılıyor, finansal piyasalara güven sağlayarak paranın maliyetini düşürüyor ve Amerikan ekonomisini ayakta tutan teknolojik atılımların ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor.
Ghasseminejad, bu yapının ilk ayağı olarak küresel ticaret koridorlarını işaret ediyor. Malların, enerjinin, verilerin ve ödemelerin saniye saniye aktığı bu ana arterler tehdit altına girdiğinde maliyetlerin tüm ekonomik sisteme yayıldığını belirtiyor.
Tehdit altındaki deniz yolları, gemilerin rotalarını uzatıyor; yolculuk süresi arttıkça sigorta maliyetleri yükseliyor; bu yükseliş bir süre sonra market fiyatlarına ve küçük işletmelerin nakit akışına yansıyor.
Enerji akışındaki geçici kesintilerin dahi ABD’de yakıt fiyatlarını etkilediğini hatırlatan Ghasseminejad, dar boğazların korunmasının yalnızca müttefiklere verilen bir güvenlik hizmeti değil, Amerikan halkı için doğrudan bir fiyat istikrarı politikası olduğunu vurguluyor.
Analizine finans sistemiyle devam eden Ghasseminejad, doların küresel finans düzenindeki ağırlığının da ABD’nin askeri güvenilirliği sayesinde korunduğunu ifade ediyor.
ABD Hazine tahvillerine duyulan güvenin, Washington’ın borçlanma maliyetlerini düşük tuttuğunu ve bunun mortgage faizlerinden otomobil kredilerine kadar tüm kredi kanallarını rahatlattığını anlatıyor.
Eğer ABD’nin küresel güç algısı zayıflar, ödeme sistemlerinin güvenliği veya siber dayanıklılığı konusunda şüphe doğarsa doların güvenlik primi düşer ve bunun bedeli Amerikalıların aylık ödemelerinde kendini gösterir.
Ghasseminejad, teknolojik üstünlüğün de uzun yıllardır Pentagon kaynaklı olduğunu hatırlatıyor. İnternetin temelini atan araştırmalar, GPS’in geliştirilmesi, dayanıklı uzay sistemleri, yapay zekâ donanımları, gelişmiş malzemeler ve enerji depolama teknolojileri ilk kez askerî ihtiyaçlar için fonlandı.
Ona göre günümüzün rekabet alanı olan yapay zekâ, uydu teknolojisi ve otonom sistemler de ancak devletin uzun vadeli ve sabırlı askerî siparişleriyle ölçek kazanabilir. Basın bültenleriyle değil, sistematik ve talebe dayalı bir finansman modeliyle gerçek teknolojik sıçrama sağlanabilir.
Analizin son bölümünde pazar erişimi ve diplomatik müzakere gücü öne çıkıyor.
ABD’nin askerî caydırıcılığının yalnızca saldırganlığı önlemekle kalmadığını, aynı zamanda müzakere masasında avantaj yarattığını belirten Ghasseminejad, güvenlik garantilerinin ve ticaret yollarının korunmasının diğer ülkeler için istikrar ürettiğini, bu istikrarın da Amerika’ya daha iyi anlaşmalar ve tercih edilen pazar erişimi olarak geri döndüğünü ifade ediyor. Ona göre bu dinamik, Amerikan şirketlerinin küresel ölçekteki ekonomik başarısının en görünmez, fakat en etkili unsurlarından biri.
Ghasseminejad analizini şu uyarıyla tamamlıyor: ABD’nin askeri gücü zayıfladığında bu durum dış politikada değil, doğrudan Amerikan halkının günlük yaşamında hissedilir. Fiyatlar yükselir, krediler pahalılaşır, teknoloji üretimi yavaşlar ve pazar erişimi daralır. Bu nedenle Pentagon’un güçlü kalması sadece jeopolitik bir tercih değil; refahın sürdürülebilmesi için zorunlu bir şarttır. ABD askeri açıdan zayıflarsa her şeyin sonu gelir. Kaynak: National Interest
WhatsApp İhbar Hattı
+90 (553) 313 94 23
