Türkiye son dönemde Yahudi Soykırımının kabul ettirilmesine yönelik sözde ‘Holokost’ iddialarının dayatıldığı etkinliklere sahne olup, Türk-Yahudi ‘dost’luğundan dem vurulurken, tarihi gerçekler bu söylemlerin koca bir yalandan öteye geçemediğini ortaya koyuyor. 400 binin üzerinde şehit verdiğimiz Çanakkale Savaşları’nın 100. yıldönümünün yaklaştığı şu günlerde, Yahudilerin, Osmanlı’yı sırtından hançerlemesi adeta unutturulmaya çalışılıyor.
SİNAN YAVUZOĞLU / ANKARA - Birinci Dünya Savaşı’nın kızıştığı dönemde İngiliz subaylarının organize ettiği Siyonist Osmanlı Yahudileri, tarihte ‘Katır Birlikleri’ olarak bilinen ‘Yahudi Ester Bölüğü’ adı altında Osmanlı Devleti’ne savaş açmış ve Çanakkale Cephesi başta olmak üzere birçok cephede Osmanlı’yı sırtından vurmuştu.
TERÖR DEVLETİNİN TEMELİNİ ÇANAKKALE’DE ATTILAR
Bu birlik, Siyonistlerin kurdukları ilk askeri birlik olarak da tarihteki yerini almış, Osmanlı Yahudileri İngilizler tarafından da ödüllendirilmişlerdi. Yahudilerin 2 bin yılın ardından gerçekleştirdikleri bu askeri teşkilatlanma tecrübesi, Siyonist terör devleti İsrail’in kuruluşunda da önemli bir basamak teşkil etmiş, kutsal Filistin toprakları bu hain Siyonist teba tarafından Osmanlı mülkünden kopartılmıştı.
Yahudi Katır Bölüğü, 562 adamla 17 Nisan 1915 günü Gelibolu’ya doğru yola çıkmış ve 25 Nisan 1915 günü de yarımadaya ayak basmıştı. Hepsinin yakasında da sarı renkli Davut yıldızı motifli birlik arması işliydi.
Savaşta İngiliz kuvvetlerine komuta eden General Ian Hamilton, Yahudi Katır Bölüğü için şunları söylüyor: “Savaşta Yahudi Mülteci Katır Bölüğü (Zion Katır Bölüğü olarak bilinir) mevcuttu. Bunlar arasından 750 katırla 500 adam görevlendirildi. Bu adamlar, 1915’te Süveyş Kanalı’ndaki savaşta Türkler’den ele geçirilen tüfeklerle silahlandırılmışlardı. Bu birlik, büyük bir olasılıkla, İsa’dan sonra 70’te Kudüs’ün düşüşü sırasında, Titus’un idaresindeki Roma ordusuna karşı savaşan Yahudi güçlerinden sonra savaşmış ilk Yahudi birliğiydi. Bu insanlar benimle burada Türkler’e karşı savaşıyorlar. Subay ve erleri yoğun ateş altında su, cephane taşımakta büyük cesaret gösteriyorlar. Bunlardan özellikle bir er için Majesteleri Kral’a DCM madalyası ile ödüllendirilmesi için teklif ettim. Zaten 3 tanesine verilmişti.”
