Aşırı sağ partilerin göç karşıtı politikaları Avrupa'da yükselişte, ancak uzmanlara göre bu yaklaşım kıtanın hızla yaşlanan nüfusu karşısında felakete davetiye çıkarıyor. Göç olmadan Avrupa’nın nüfusu dramatik biçimde azalacak, iş gücü daralacak, ekonomi yavaşlayacak ve sosyal devlet sistemi çökme riskiyle karşı karşıya kalacak.
Aşırı sağ partilerin göç karşıtı politikaları Avrupa'da yükselişte, ancak uzmanlara göre bu yaklaşım kıtanın hızla yaşlanan nüfusu karşısında felakete davetiye çıkarıyor. Göç olmadan Avrupa’nın nüfusu dramatik biçimde azalacak, iş gücü daralacak, ekonomi yavaşlayacak ve sosyal devlet sistemi çökme riskiyle karşı karşıya kalacak.
Avrupa genelinde aşırı sağ partilerin yükselişiyle birlikte göç karşıtı politikalar ivme kazanırken, uzmanlar bu tutumun kıtanın hızla yaşlanan nüfusu karşısında ciddi ekonomik ve sosyal riskler oluşturduğunu vurguluyor. Eurostat projeksiyonlarına göre, Avrupa Birliği ülkeleri mevcut göç seviyelerini korursa nüfus 2100 yılına kadar %6 azalarak 419 milyona düşecek. Ancak göç tamamen kesilirse, bu azalma %33’ü aşarak nüfusu 295 milyona kadar düşürebilir.
Fransa’da Ulusal Birlik Partisi (National Rally), Almanya’da AfD gibi aşırı sağ partiler ve Birleşik Krallık’ta Reform Partisi gibi oluşumlar, göç karşıtı söylemlerle ciddi oy oranlarına ulaştı. Ancak uzmanlar, bu politikaların uzun vadede iş gücü eksikliği, ekonomik büyümede yavaşlama, emeklilik sistemleri üzerindeki yük ve yaşlı bakım maliyetlerinin artışı gibi sorunları beraberinde getireceği uyarısında bulunuyor.
Londra Ekonomi Okulu’ndan ekonomist Prof. Alan Manning, “Göçmenler istihdama katılmadığı sürece fayda sağlamazlar. Çalışmayan göçmenler sosyal yardım yükünü artırabilir. Ancak doğru politikalarla, göç nüfus yaşlanmasına karşı tampon olabilir,” dedi.
Özellikle İtalya, Almanya ve Fransa gibi göç karşıtı siyasetin etkili olduğu ülkelerde sıfır göç senaryolarında dramatik nüfus kayıpları öngörülüyor. İtalya’nın nüfusu yüzyıl sonuna kadar yarı yarıya azalabilirken, Almanya 83 milyondan 53 milyona, Fransa ise 68 milyondan 59 milyona gerileyebilir.
Ayrıca yaşlı nüfusun toplam içindeki oranı da artacak. Bugün AB nüfusunun %21’i 65 yaş ve üzeriyken, göçsüz bir senaryoda bu oran 2100 yılında %36’ya yükselecek. Bu durum sağlık ve sosyal hizmetlerde yoğun bir talep artışına yol açacak.
Raporlar, göçün tek başına çözüm olmadığını; ancak istihdam oranlarının artırılması, emeklilik yaşının yükseltilmesi ve servet üzerindeki vergilerin güçlendirilmesi gibi yapısal reformlarla birlikte etkili bir araç olabileceğini belirtiyor.
Avrupa’nın bazı kırsal bölgelerinde, göçmen yerleşimiyle yeniden canlandırılan köyler, bu sürecin olumlu örnekleri arasında yer alıyor. İtalya’nın güneyindeki Camini köyü, boşalan evlere mültecilerin yerleştirilmesiyle yeniden canlandı. Köyde yeniden okul açıldı, yerel ekonomi hareketlendi.
