• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Asıl ilerleme raporu AB’ye verilmeli

Yeniakit Publisher
2013-10-26 21:40:40 - 2013-10-27 02:50:44
Asıl ilerleme raporu AB’ye verilmeli

Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı Yalçın Akdoğan, her fırsatta Türkiye’ye akıl vermeye kalkışan ve üyelik sürecinin önünü tıkamak için her yolu deneyen AB’ye tepki gösterdi. Türkiye’nin yaptığı reformlarla birçok AB ülkesinden ileride olduğunu belirten Akdoğan, “Asıl AB’ye ilerleme raporu vermek lazım” dedi.

AKİT/ANKARA - Başbakan Erdoğan’ın Başdanışmanı ve Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, her fırsatta Türkiye’ye akıl veren AB’nin kendi içinde pek çok sorunu olduğunu ifade ederek, “Asıl bunlara ilerleme raporu vermek lazım” dedi. AB ülkelerinin kendi içlerindeki Müslümanlara, azınlık gruplara yönelik hangi adımları attıklarını sorgulayan Akdoğan, “Birçoğu Türkiye’den daha geride” dedi ve ekledi: “Biz bu AB konusunu bir tabu, saplantı haline getirmiş değiliz.” Yalçın Akdoğan, 3. köprüye verilen Yavuz Sultan Selim ismine yönelik tepkilerle ilgili de “isim değişikliğinin gündemlerinde olmadığını” söyledi.

Ankara Büromuzu ziyaret eden Akdoğan’ın Ankara Temsilcimiz Yener Dönmez ile Ankara Haber Müdürümüz Fatih Akkaya’ya yaptığı ve dün ilk bölümünü yayınladığımız açıklamaların ikinci ve son bölümü şöyle:

BATI’DAN AYNI İYİ NİYETİ GÖREMİYORUZ

- Ruhban okulunun açılması talepleri ışığında, Türkiye’de azınlıklara tanınan bir takım imkan ve haklar ile Batı’nın kendi içindeki Müslüman azınlıklara uyguladığı engellemeler hususunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Türklerin, Müslümanların yaşadığı bir takım ülkeler zorluklar, sıkıntılar çıkarıyorlar diye biz de kendi vatandaşlarımıza aynısını yapacak değiliz. Gayrimüslim şahıs ve vakıflarına ait olup daha önce bir şekilde devlete intikal etmiş malların iadesi gibi bir çok konuda iyi niyet gösterdik. Ancak bu iyi niyetin benzerini biz Batı’dan göremiyoruz. Biz elbette mütekabiliyet üzerine atmadık adımlarımızı. Hep karşılıksız adım attık. Çünkü doğru olduğuna inanıyoruz. “İnancımız gereği” diyoruz, “Vatandaşlarımız hak ediyor” diyoruz... Ancak biz hep iyi niyetle adım atarken başka taraflar hiç dersler çıkaramadı. Empati imkanı vermedik onlara. Hâlâ oralarda bir takım haksızlıklara devam edilirse, bir takım imkanlar da tabi göz ardı edilmemelidir.

GÜNEY KIBRIS BÜTÜN BİRLİĞİ PARMAĞINDA OYNATIYOR

- Avrupa Birliği ile ilişkilerde sanki bir “paket-fasıl” kombinasyonu noktasına gelinmiş durumda. AB her fasıldan önce yeni bir paket talebinde mi bulunacak?

- Hayır bunu böyle değerlendirmemek gerekir. Biz demokratikleşme paketlerini AB istediği için açmıyoruz. Bunların Türkiye’nin ihtiyacı ve hayrına olduğuna inandığımız için gerçekleştiriliyor. AB ile yürütülen görüşmelere gelince, Türkiye bugüne kadar bunları hak etti. Bunlar şimdiye kadar açılıp kapanması gereken fasıllardı. Bu fasıllar konusunda teknik olarak Türkiye’ye “Yapmadınız” dedikleri herhangi bir şey var mı? “Şu konularda geri kaldınız, adım atmadınız” dedikleri bir şey var mı? Yok. Bu yüzden “Fasılları açmıyoruz” da demiyorlar. Açmamaları tamamen siyasi. Güney Kıbrıs bütün birliği parmağında oynatıyor. Türkiye’nin varlığından rahatsız koca koca ülkeler Güney Kıbrıs’ın gölgesine sığınarak onun arkasından ateş açıyorlar. Süreci bloke ediyorlar. Yani bu fasıl ne oldu da açıldı? Bugüne kadar niye açılmıyordu? Türkiye hangi adımı atmadı da bunlar engelliyordu? Şimdi hangi adımı attı da fasıl açıldı? Bu soruların objektif cevapları yoktur. Bunlar siyasi engellemelerdir. Yani demokratikleşme paketi için açılmadı o fasıl.

ASIL AB’YE İLERLEME RAPORU VERMEK LAZIM

- AB’ye destek azaldı. Referandum yapılsa “Girelim” oyu yüzde 50’nin altında kalır, bu konuda düşünceniz nedir?

- AB’nin demokratikleşme konusunda Türkiye’ye faydaları oldu, bu inkar edilemez. Hâlâ da Türkiye için önemlidir. Ancak birliğin kendi iç sorunlarını çözmesi lazım. Küresel bir aktör olarak kalmaya devam edebilecek mi? Hangi konularda net bir tavır sergileyebilecek? Bu soruları cevaplaması gerekiyor. Mesela Mısır konusunda hiçbir şey söyleyemediler. Suriye konusunda hiçbir şey söyleyemiyorlar. Yani Avrupa Birliği şu an önemli dünya meseleleri konusunda tavır takınamayan, etkisiz, silik bir örgüt pozisyonunda. Yani onun için Başbakanımızın dediği gibi asıl bunlara ilerleme raporu vermek lazım. Türkiye’nin AB’ye girmesi ile burada daha net bir pozisyon üretilebilecektir. Siyasi ağırlığını daha da artıracaktır diye inanıyoruz.

AB’Yİ BİR TABU, SAPLANTI HALİNE GETİRMEDİK

AB ülkeleri kendi içindeki Müslümanlar ve azınlıklar konusunda hangi adımları atıyorlar. Birçoğu Türkiye’den daha geride. Özellikle son dönemde üye olan ülkelerin durumu Türkiye’den çok çok geride. Yani biz bu AB konusunu bir tabu, saplantı haline getirmiş değiliz. Biz özgüvenle bir iş içine giriyoruz. Daha önce sahtekarlık ilişkisi vardı. Onlar almak istemiyor, biz girmek istemiyorduk. Karşılıklı iskeleye bağlamışlar, limana da almak istemiyorlardı. Türkiye’yi kaybetmenin bir faturası, bir riski de vardı. Bunu da göze alamıyorlardı. Müzmin statükomuz ise “Biz buraya girersek demokratikleşiriz” diye korkup işi ağırdan almış, böyle kandırmaca şeklinde devam etmişti. AK Parti bu oyunu da bozdu. Biz gerçekten girmek için çaba sarf edince onların ezberi bozuldu. Ve bu sefer başka siyasi engeller çıkarmaya başladılar.

- Demokratikleşme Paketi’nde bir eksiklik olarak dile getirilen Alevi vatandaşlarla ilgili ne gibi çalışmalar düşünülüyor?

- Bu konuda yapılanları biz yaptık. Yapmaya da devam edeceğiz elbette. Bu konunun görüşülmesine, tartışılmasına, konuşulmasına biz imkan sağladık. Biliyorsunuz çalıştaylar yaptık. Eskiden bu konuların konuşulmasından çekinilirdi. Alevi vatandaşlar “Aleviyim” demekten çekinirdi. Bunlar rahatça konuşuluyorsa bu normalleşmeyi AK Parti sağladı. İyi niyetle bir takım adımlar atmak istiyoruz.

ALEVİ KESİM HOMOJEN DEĞİL 

- Alevi kesim kendi içinde bile mutabakat sağlayamıyor. Bir kesimin talebini başka bir kesim reddediyor. Hükümet’in işi haliyle daha da zorlaşıyor olmalı?  

- Evet, “Aleviler ne istiyor?” sorusunun tek bir cevabı yok. Çünkü homojen bir yapıdan bahsedemiyoruz. Çok farklı gruplar var. Kendini ateist görenden ehli sünnete yakın gören kesime kadar çok geniş bir yelpazeden bahsediyoruz. Çalıştaylarda da bu görüldü. Adeta her kafadan farklı bir ses çıkıyor. Bir kesim bir şey söylüyor, başka bir kesim bambaşka bir şey söylüyor, CHP’nin Genel Başkanı daha başka bir şey söylüyor. Pakette bazı açılımlar gündeme getirse idik muhtemelen sırf AK Parti yapıyor diye buna da karşıtlık oluşacaktı. Bir memnuniyet oluşmaktan ziyade çok ciddi başka bir polemik gündeme gelecekti.

- Hükümet “Neyi nasıl yaparız”a mı kafa yoruyor daha çok?

- Öyle. Bu noktada çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca devletin tepeden buyurgan bir şekilde bir grubu, topluluğu, kesimi kodlaması, tarif etmesi, tanımlaması da ne kadar doğru olurdu? Bu da ayrı bir tartışma konusu. Biz şimdi Alevi vatandaşlarla ilgili “Şu şudur” desek doğru bir şey olacak mı idi? Bu sefer Aleviler çıkacak “Sen beni nasıl tanımlıyorsun” diyecek. Diyanet içinde mi olmalı, dışında mı olmalı? Maddi yardım yapmalı mı, yapmamalı mı? Bunların hepsi tartışmalı konular. Bu konularda birçok farklı görüş mevcut. Mevzunun tüm güçlüğüne rağmen biz bu konuyla ilgili çalıştık, çalışıyoruz ve çalışmaya da devam edeceğiz.

CHP ALEVİLERLE İLGİLİ İSTİSMARIN DIŞINDA NE YAPTI?

- Dönem dönem “Alevi Partisi” olarak isimlendirilen CHP’nin bu konuda katkısı yok mu?

- Bakalım CHP’ye... Bugüne kadar Alevilerle ilgili ne yaptı? İstismarın ötesinde, Alevilerin sorunlarını çözmek için hangi adımı attı? Aleviler yakın geçmişte bu ülkede bir takım sıkıntılara maruz kalmışsa bu sıkıntıları üreten zihniyetin ana damarı CHP değil miydi? Geçmişte çok büyük acılar, zulümler yaşandı. Bunları kim yaptı? CHP değil de biz mi yaptık? Bu zihniyetle Aleviler ne kadar hesaplaştılar? Bunu ne kadar sorguladılar? Bugüne kadar CHP, Meclis’te bunu ne kadar gündeme getirdi? Hangi projeleri açıkladı? Hangi paketler veya raporlar açıkladı? Bu konuyu iyi niyetli olarak çalışan biziz. Bir şeyler yapan da biziz. Ama bir kesim de bunu aşırı derecede istismar etmeye çalışıyor. CHP bugüne kadar bu konu hakkında hep korkak davrandı. AK Parti’nin açtığı kapıdan yürüyerek, AK Parti’yi zorlayarak bir şeyler yapmaya çalışıyor. Yoksa kendi kendine bu konuda hiçbir şey yaptığı yok CHP’nin.

AK PARTİ İKTİDARDA AMA HALEN MÜCADELE VERİYOR

- Gezi eylemlerinden sonra etnik ve mezhepsel unsurların tekrar kullanılabileceğine yönelik kaygılar mevcut. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

- Eylemlerle beraber örgütsel zeminler oluşturulma gayretlerine girildiği bir vakıa. Bir takım odakların başlangıç noktası sosyal içerikliymiş gibi gözüken Gezi türü eylemlerle kendilerine yeni alanlar açma arayışında olmalarını doğal karşılıyoruz. Ancak bizim görevimiz bunlara fırsat vermemek olmalıdır. Bu memleketin anarşi ile varabileceği bir yer yoktur. AK Parti iktidarda ancak hâlâ mücadele veriyor. Bu demokrasi mücadelesi... Tektipçilere karşı verilen bir mücadele... Bu yüzden rehavete kapılmamak gerekiyor. Gezi olaylarında sonra bizim kitlemiz bunu gördü. Kazanımları geri çevirmek isteyenler oldu ve olacak... Gezi olaylarının son dönemlerinde hükümeti devirmek isteyenler oldu. Orada ulusalcıların, statükocuların olduğunu gördük. Sokaklara çıktılar ancak onların çağrılarına kimse kulak vermedi. Çünkü bunlar eski Türkiye’de kaldı.

YAVUZ SULTAN SELİM; KÖPRÜ’NÜN ADI BUDUR

- İstanbul’a yapılması planlanan 3. köprüye verilen isim bir takım kesimler tarafından bir süre tartışıldı. Hükümet bu konuda ne düşünüyor?

- Bizim gündemimizde böyle bir konu yok. Bilindiği gibi devletin en üst makamları, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın da katıldığı bir toplantıda açıklanan bir isim var; Yavuz Sultan Selim... Köprünün adı budur.



x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23