(I) İstanbul’da yaz sabahının güneşi, buza konmuş bir billur sürahi gibi buğulu bir ufkun içinde doğar. (II) Gün açılırken Boğaz kenarlarında hafif sabah rüzgârlarının içinde denizi koklamak, İstanbul yazının bence en hoş sebeplerindendir. (III) Denizi sevenler için bu koku, açlıkta alınan ekmek kokusu kadar kuvvetli bir haz verir. (IV) Ağlarını hazırlayan balıkçılar sandallarını temizleyen kayıkçılar sabahleyin bu kokulu meltem içinde çalışırlar. (V) İstanbul sabahını daima mahmur yapan buğular yavaş yavaş yükseldikçe karşı tepelerde geniş yelpazeli gibi duran fıstık ağaçlarını, Kavak açıklarında uzaklaşan bir vapurun dumanını, süzülen bir martıyı hissetmeye başlarsınız.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde yalın bir anlatım söz konusudur?