Doğrusu pek kimsenin bilmediği temel bir çelişki var romancılığım ile kişiliğim arasında. Ben son derece dağınık, savruk, kafası karışık, plan yapmaktan aciz, ruh haline göre durmadan iniş çıkışlar yaşayan, anksiyete yumağı bir mizaca sahibim. Roman ise tanımı gereği sabır, süreklilik ve düzen gerektiriyor. Yani bende olmayan her şey. Ama işte belki de bu yüzden yani tam da bu sayede romanlarımın kurgusu ve dili başarılı olabiliyor. En iyi kurgu, kurgu yapmaya kalkmadığınızda ortaya çıkar. En canlı karakterler, onları yaratmaya kalkmadığınızda doğar. Bir roman yazmak, bir aşk yaşamak gibidir bir bakıma. Ne kadar çok tahakküm kurarak onu denetlemeye çalışırsanız o kadar az karşılık alırsınız tutkularınıza.
Bu parçanın yazarı romanla ilgili aşağıdakilerden hangisini söylerse kendisiyle çelişmez?