T.C. İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ'NDEN
DAVALI : İBRAHİM SAVAŞ
Davacı , YENİDÜNYA SAĞLIK HİZ A.Ş tarafından davalılar , İBRAHİM SAVAŞ, MELİH YILDIRIM, MUSTAFA YEĞENOĞLU, SELİM ŞENOCAK, SİNAN YILDIRIM aleyhine şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklı olarak tazminat davası açıldığını ve dava dilekçesinde özetle; müvekkili Yenidünya Sağlık Hiz. A.Ş şirket yönetimine CMK 133.maddesi uyarınca FETÖ/PDY Terör Örgütü Soruşturması kapsamsında kayyım atanmasına karar verildiğini, akabinde kayyımın görevlerine son verilerek tüm yetkinin TMSF’ye devredildiğini, 7085 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanunun 7/1.maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerin önceki sahipleri, ortakları, yönetim kurulu üyeleri, müdürleri ve diğer sorumlu yetkilileri aleyhine kayyımlar tarafından açılmış veya açılacak şahsi sorumluluk davalarında ilgili tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili kurulunun kararı alınmaz hükmünün bulunduğunu, işbu davanın da müvekkili şirketin 01.07.2019 tarih ve Yeni Dünya Sağlık Hizmetleri A.Ş. Vergi Cezaları konulu yazısına istinaden TMSF İştirakler ve Gayrimenkuller Daire Başkanlığı’nın 81514179-100-E. 15315 sayı ve 18.07.2019 tarihli cevabi kararı ile özel kanun hükümleri gereğince oluşturulan fon kurulu kararına istinaden ikame edildiğini, davalıların, şirket idare ve yönetiminde olduğu dönemde gerçekleştirdikleri usulsüz ve kanuna aykırı işlemler nedeniyle vergi ziyaına sebep olduklarını ve müvekkili şirketi zarara uğrattıklarını, 2012 yılı hesap işlemlerine ilişkin olarak Maliye bakanlığı Vergi Denetim Kurul Anadolu Küçük ve Orta Ölçekli Mükellefler Grup Başkanlığı tarafından düzenlenen 25.10.2017 tarih ve 2017-a-3435/14, 15, 16, 17, 18 no’lu Vergi İnceleme Raporlarında; “hastanede verilen sağlık hizmetlerine ilişkin rapor düzenlenmediğinin, satış işlemlerine ilişkin tutarların yasal defterlere kaydedilmediğinin ve ilgili dönem beyanlarına intikal ettirilmediğinin, satış hasılatının bir kısmının beyan dışı bırakılarak dönem gelirinin azalmasına sebebiyet verildiği, şirket defter kayıtları ve bunlarla ilgili belgelerin doğru bir vergi incelemesi yapılmasına imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olduğu, tek düzen hesap planı ve işleyişine ilişkin kurallara uyulmadığı ve bu fiilin özel usulsüzlük cezası gerektirdiği, kredi kartı ile yapılan satışlarda hasılatın gizlendiği, resmi ücretlerin dışında elden ödeme yapıldığı, yapılan kayıt dışı ödemelere ilişkin damga vergisi kesintisi yapılmadığı, KDV tevkifatlarında usulsüzlük yapıldığı, resmi ücret dışında elden ödeme yapılarak vergi matrahının düşürüldüğü ve dolayısı ile tüm bu işlemler sonucu vergi ziyaı oluştuğunun” tespit edildiğini, bilgili vergi inceleme raporunda da tespit olunduğu üzere davalıların hemen hemen tüm finansal işlemlerinin kanuna aykırı şekilde eksik ve yanlış düzenlendiği ve vergi zıyanına sebep olarak müvekkili şirketi vergi cezaları ile zarara uğrattıklarını, işbu raporun müvekkili şirket tarafından 08.11.2017 tarihinde tebliğ alındığını ve 4.348.700 TL vergi cezası tahakkuk ettirilerek ödeme emri gönderildiğini, müvekkili şirketin bu vergi cezası ve faizin bir kısmını 7143 sayılı Kanunun yürürlük tarihine kadar ödediğini ve 856.692,78 TL zarara uğradığını, akabinde 18.05.2018 tarihine kadar olan ve 6183 sayılı Kanun kapsamına giren vergi cezalarının, gecikme faizleri ve gecikme zamları ile idare tarafından kaldırıldığını, sonuç olarak müvekkili şirketin, davalıların yönetim ve idaresinde olduğu süre içerisinde gerçekleştirdikleri usulsüz işlemler nedeniyle 28.02.2018 – 31.05.2018 tarihleri arasında toplamda 822.823,16 TL ceza, 5.964,25 TL gecikme zammı ile 27.905,37 TL tescil faizi olmak üzere toplam 856.692,78 TL tutarında ödeme yaptığını, davalıların şirket yönetim kurulu üyelerini 27.07.2013 tarihli Olağanüstü Genel Kurulda 2010-2011-2012 yıllarına ilişkin olarak ibraz ettiklerini, bilançoda şirketin gerçek durumuna aykırılık teşkil eden ve müvekkili şirketi vergi cezası yükümü altında bırakan kanuna aykırı, batıl ve örtülü ibranın kaldırılarak mevcut zararın davalılardan tazmin edilmesi gerektiğini, 27.07.2013 tarihli Genel kurul Kararında alınan ibra kararının geçersiz olduğunu, anonim şirketlerde ibra kararının, ibranın kapsadığı maddi olaylar açısından geçerli olduğunu, genel kurula sunulmayan, açıklanmayan ve tartışılmayan kanuna aykırı, hileli ve usulsüz nitelikteki işlem ve faaliyetler için şirket yöneticilerinin ibra edilemeyeceğini, bu nedenle işbu ibra kararının geçersiz olduğunu, davalılardan Muhammed Yıldırım’ın 2011 - 2013 yılları arasında yönetim kurulu üyesi sıfatı ile, Özkan Akboyun’un Genel Müdür sıfatı ile, İbrahim Savaş’ın Mali İşler ve Muhasebe Müdürü sıfatı ile, Mustafa Yeğenoğlu’nun Yeminli Mali Müşavir sıfatı ile konu tarihlerde müvekkili şirkette yönetici ve denetçi konumunda olmaları sıfatı ile TTK 367-553 ve 554 maddelerinde öngörülen idarecilerin özen yükümlülüğü ve dürüstlük kuralı gereğince kusurları oranında müvekkili şirketin zararından sorumlu olduklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin uğradığı şimdilik 856.692,78 TL zararın TTK 557 vd. maddeleri gereğince her bir davalıdan tazminat yükümlülüğü ve miktarının belirlenmesi ile davalılardan tahsiline, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalılara tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
UYAP sisteminden yapılan sorgulamada davalının ne mernise kayıtlı ne de Dış İşleri Bakanlığı'na kayıtlı yurt içi ve yurt dışı adresi bulunmadığı gibi, davalı hakkında 2017 ve 2018 yıllarında çıkartılmış ve halen infaz edilmemiş yakalama emirleri ile hakkında yürütülen FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütüne üye olma suçunda soruşturma dosyası bulunduğu anlaşılmakla usul ekonomisi gereği adres araştırması yapılmaksızın, 1 nolu ara kararda tebliğine karar verilen hususların davalı İbrahim SAVAŞ'a Tebligat Kanunu'nun 28. ve devamı maddeleri uyarınca ilanen tebliğine karar verilmiştir.
Mahkememizce uyuşmazlık konusu 2012-2013 ve 2014 yıllarına ilişkin tüm yasal ticari defterleri ve kayıtları ile dava konusu vergi denetim raporlarının dayanağı olan tüm işlem, fatura ve belgeler üzerinde bağımsız denetçi vasfı da bulunan iki adet mali müşavir ve bir nitelikli hesap uzmanından oluşan bilirkişi raporu alınmış ve bilirkişilerce; "Ticari Defterlerin Usulüne Uygun Tutulup Tutulmadığı Yönünden: Davacı şirkete ait 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin ticari defterler Sayın Mahkemenin arşivinde incelenmiş olup, işbu defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında yapıldığı, kapanış tasdiklerinin yapılmadığı, dava konusu 2014 yılına ilişkin ticari defterler Sayın Mahkemenin arşivinde bulunmadığından incelenememiş olup, hukuki değerlendirme Sayın Mahkemeye ait olmak üzere, 2014 yılı ticari defterlerinin bulunduğu yerin bildirilmesi halinde incelemesinin yapılabileceği, davacının Tazminat Talebi Yönünden: Davacı şirkete ait 2012 ve 2013 yıllarına ilişkin ticari defterlerin incelenmesinde, 2012-2013 Yıllarına ilişkin Vergi aslı/ziyaı ve Usulsüzlük Cezaları yönünden; kayıtlara yansımamış satışlar, elden ödenen maaşlar/ücretler, dışarıdan sağlanan Doktor hizmetlerinin bedelinin elden verilmesi bedellerinin doğal olarak incelenen davacı şirketin 2012-2013 yılı kayıtlarında bulunmadığı, diğer bir deyişle, tespit edilen matrah farklarının bilerek ve isteyerek vergi kaçırmak maksatlı olarak kayıtlara alınmadığı, bu durumun vergi inceleme raporuna bağlanması ile davacı şirket için vergi ve cezaları yönünden zararının oluştuğu, davalı eski şirket yöneticilerinin kastı ile oluşan zarar arasında illiyet bağının bulunduğu, 2012 ve 2013 yıllarında toplam 9 ayrı raporda kayıtlara yansımayan matrah farklarından 2.010.044,54 TL vergi aslı, 5.592.442,31 TL vergi ziyaı cezası ve 757.201,48 TL Özel usulsüzlük cezası olmak üzere toplam 8.359.688,33 TL vergi/ceza tarhiyatında bulunulduğu, bu tutarın şirketin zararı olarak kabul edilebileceği, ancak, davacının uğradığı zararın dayanak belgelerini somut olarak ispatlaması gerektiği, kayıtlarda yer almayan matrah farklarının dayanak belgeleri yönünden yerinde yapılan incelemede şirket muhasebe müdürünün “ tüm belgeleri müfettişe verdik, bizde bir şey yok” şeklinde beyanda bulunduğu, bu durumda TTK m. 553 şartlarının oluşup oluşmadığının Sayın mahkemenin takdirinde olduğu" şeklinde rapor tanzim edilmiştir.
Dosyanın duruşma günü olan: 12/06/2024 günü saat: 13:35'da duruşmada bizzat hazır bulunmanız veya kendinizi bir vekille temsil ettirmeniz, Aksi taktirde yargılamaya yokluğunuzda devam olunacağı hususu ile ilan metninde bulunan 11/09/2023 bilirkişi raporu, dava dilekçesi ile duruşma günü yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 23/11/2023
#ilangovtr
Basın No: ILN01957064