• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

osmanlıcılık nedir?

Yeniakit Publisher
2018-09-30 21:00:00 -
osmanlıcılık nedir?

Osmanlıcılık, Bütün Osmanlı vatandaşlarını ırk, din ve dil ayrımı yapmadan eşit kabul eden siyasi akım

Osmanlıcılık

Tanzimat döneminin sonuna doğru, bazı Osmanlı entelektüelleri, Genç Osmanlılar olarak adlandırılan bir toplum oluşturdu. Daha sonra siyasal faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Onlara göre, devletin sınırları içinde yaşayan bütün milletler, ulusal isyanları durdurmak ve ülkenin bütünlüğünü korumak için Osmanlıcılık düşüncesi etrafında toplanmalıydı. Bunun için herkesin dil, ırk ve din gözetmeksizin aynı haklara ve yetkilere sahip olması gerekir. Bu yapılırsa, Osmanlı birliği gerçekleşecek ve devlet yıkımdan kurtaracaktı. Bu düşünceler sadece anayasal monarşi yönetiminde uygulanabilirdi.

Osmanlıcılık, milliyetçiliğin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki yıkıcı etkilerine karşı bir harekettir.

II. Mahmut`un "Ben tebamdaki din farkını ancak camilerine, havralarına ve kiliselerine girdikleri zaman görmek isterim!" sözleri bu fikrin pratikteki en önemli göstergesidir. Osmanlı toplumunu bütünleştirmeyi amaçlayan Osmanlıcılık, bireylerin sosyal politik ve yasal eşitliğini sağlamak için aktif olmuştur.

Bu amaçla iki önemli çalışma yapıldı: 

  • Meclis-i Mebusanın açılması
  • Kanun-u Esasinin ilanı

Böylece meşruiyet ve program fikri yürürlüğe girmiştir. Osmanlıcılık fikrini destekleyenler, tüm Osmanlıların politik birliğini düşündüler ve ortak bir yurt olma ihtiyacını savundular.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Birinci Anayasa'nın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Osmanlı toplumunda siyasi eşitlik ve siyasi eşitlik ilk parlamentonun açılmasıyla sağlanmıştır.

Osmanlıcılık fikrini zayıflatan ilk büyük etki 1877-1978 Osmanlı-Rus savaşı ve bu savaşın sonuçlarıydı. Bu savaş sırasında Balkanlar'da Balkanlar'da yaşayan Hıristiyanlar, Müslümanların kötü muamelesi gördü ve Ruslar, Yunanlıları ve Ermenileri kışkırttı.

II. Abdülhamit`in meşrutiyet yönetimine son vermesinde bu gelişmelerin büyük etkisi olmuştur. I. Balkan Savaşı Osmanlıcılık akımına kesin darbe vuran en önemli olay olmuştur.Milliyetçilik duygusunun ve milliyetçiliğin hareketinin çok etkili olduğu bu dönemlerde Osmanlıcılık hareketinde başarılı olmak mümkün değildi.

osmanlıcılık

Tanzimattan sonra gelişen ve Osmanlı İmparatorluğu sınırları içindeki tüm etnik grupların kendilerini "Osmanlı" olarak düşünmeleri gereken düşünce hareketi.

Osmanlıcılık, Osmanlı İmparatorluğu'nun çıkarları doğrultusunda, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki tüm etnik gruplara karşı bir “Osmanlıcılık” duygusu ortaya çıkararak ve bu “Osmanlı milleti” duygusuna paralel olarak çaba göstermeye gayret gösteren bir düşünce hareketi.

Bu düşüncenin savunduğu Tanzimat döneminde, imparatorluktaki farklı etnik grupların Batılı devletlerin desteğini alıp bağımsızlığa dönüştüğünü dikkate alarak; Osmanlıcılık fikrini öne süren devlet adamlarının iç çekişmeyi yavaşlatmaya ve dış baskıları hafifletmeye çalıştıkları görülecektir.

Bir Osmanlı milleti oluşturma politikası Sultan II. Mahmut'un "Ben tebaamın Müslüman olanını camide, Hristiyan olanını kilisede, Yahudi olanını havrada fark ederim. Aralarında başka bir güna fark yoktur. Cümlesi hakkındaki muhabbet ve adaletim kavidir ve hepsi gerçek evladımdır." diyordu.

Bu düşünce ilke olarak 1839 yılında ilan edilen "Gülhane Hattı Humayunu" nda da belirlenmiştir. Bu nedenle Osmanlıcılık düşüncesinin gelişimi dönemi Tanzimat döneminden sonradır. Ancak Osmanlı devlet adamlarının bu tezleri sistematik olarak savunduğu söylenemez. Ancak; Yeni Osmanlılar ve Genç Türkler birçok konuda farklı düşünmüş olsalar da; “Osmanlıcılık” fikrinin ana programı şu şekilde özetlenebilir: Tüm Osmanlılar eşittir. Hukuk ve hürriyetleri teminat altına alınır. Toplum zulümden kurtulup, ezel" ve beşer" olan adalete mazhar edilir. Bütün Osmanlı vatandaşları ülkenin sevgisiyle birleşiyor. Bu amaçla anayasa yönetimine getirilecek. Şiddet bu amaçları elde etmek için kullanılmaz;

Dikkat çekici olan şey, İslamcıların ve Batılıların da Osmanlıcılık'ı savunmalarıdır. Örneğin; Osmanlıcılığın gerekli bir politika olduğunu savunan İslamcı Süleyman Nazif, "Cengiz Hastalığı" adlı makalesinde "Bugün damarlarımızda özel bir kan var, ki bu Osmanlı kanı" diye yazıyor. Batal Celal Nuri, Osmanlıcılığın eleştirmenlerini kınadı "... 

siyaset bırakılamaz. Böyle bir siyaset (yanlış) politikasının (ticari) politikasını (ya da subversion) Avrupa olarak, bazı akvam-i Osmaniye ile diktatörlüğün gücüne karşı himayesine karşı) diyor.

Yusuf Akçuraoğlu ise; Üç Tarz-ı Siyaset adındaki eserinde Osmanlıcılık fikrini gerçekçi bulmadı­ğını "...muhtelif cins ve dine mensup olup şimdiye kadar birbirleriyle kavga ve savaştan hali kalmayan unsurların şimdiden sonra kaynaşmalarının mümkün olmadığı..." yolundaki sözleri ile ifade etti. Atatürk de Osmanlıcılık fikrinin uygulanamayacağını şu sözleri ile ortaya koymuştur: "...Osmanlı imparatorluğu içindeki muhtelif kavimler hep milli akidelere sarılarak, milliyet mefkuresinin kuvvetiyle kendilerini kur­tardılar. Biz ne olduğumuzu, onlardan ayrı ve onlardan yabancı bir millet olduğumuzu sopa ile içlerin­den kovulunca anladık... Anladık ki kabahatimiz kendimizi unutmaklığımızmış. Dünyanın bize hürmet göstermesini istiyorsak kendi benliğimize ve milletimize bu hürmeti gösterelim. Bilelim ki milli benliğini bulamayan milletler başka milletlerin şikarıdır, (ganimetidir)".

Osmanlıcılık fikrinin en önemli hedefleri Mithat Paşa ve arkadaşlarının da gayretleriyle 1876'da Kanun-ı Esasî'nin ilanıyla gerçekleşti. Fakat Osmanlıcılığın zaferi olarak görülen bu hareket uzun sürmedi. II. Abdülhamid'in Osmanlıcılık düşüncesinin zararlı olduğu fikri; Toplumun çekirdeğini oluşturan Türklerin, Osmanlıcılık düşüncesine bakmadıkları ve bu düşüncenin önemini yitirdikleri gerçeği kayboldu.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23