Türkiye Barolar Birliği, Danıştay’ın yaklaşık 4 ay önce verdiği ve başörtülü olarak avukatlık yapmanın önünü tamamen açan kararının gereği yapılması amacıyla 71 ilde bulunan baroya yazı yazdı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar imzalı yazıd
MEHMET ÖZMEN / İSTANBUL
Türkiye Barolar Birliği, Danıştay 8. Dairesi’nin aldığı kararla Avukatlık Kanunu’ndaki “başı açık” ibaresinin yürütmesinin durdurulmasının gereğinin yerine getirilmesi için 4 ay sonra nihayet bir adım attı. Barolar Birliği başörtülü olarak avukatlık yapmanın önünü tamamen açan kararın gereğinin yapılması amacıyla 71 ilde bulunan barolara yazı yazdı. Türkiye Barolar Birliği Başkanı Vedat Ahsen Coşar imzalı yazıda, Danıştay 8. Dairesi’nin aldığı karar doğrultusunda işlem yapılması istendi. Barolar Birliği yönetiminin 15-16 Şubat 2013 tarihlerinde yaptığı toplantıda şu kararı aldığı ifade edildi: “…yürütmeyi durdurma kararı çerçevesinde işlem tesis edilmesine, Danıştay 8. Dairesinin 05.11.2012 tarih, 2012/5257 E. Sayılı dosyası üzerinden verilen kararın bir örneğinin Barolarımıza gönderilmesine karar verilmiştir.” Barolar Birliği’nin attığı adımı Akit’e değerlendiren hukukçular, gecikmeli de olsa adaletin yerini bulması için barolara gönderilen yazının önemli olduğunu ifade etti.
DEMİR: BAROLAR DA MAHKEMELER DE UYMALI
Türkiye’de başörtülü avukata ilk kez ruhsat veren Elazığ Barosu Başkanı Adnan Demir, Barolar Birliği’nin attığı bu adımla adaletin yerini bulması için önemli bir gelişme olduğunu söyledi. Demir, “Türkiye’de ilk defa başörtülü meslektaşımıza biz ruhsat verdik. Danıştay’ın kararıyla bizim yaptığımız uygulamanın doğru olduğu tescillendi. Bu karara bütün barolar ve mahkemeler uymalı” dedi. Danıştay kararının sonrasında bütün ülkede başörtülü avukatların rahatlıkla mesleklerini icra edebileceklerini belirten Demir, “Adalet yerini buldu. Artık, hiçbir baro ‘aç başını al ruhsatı’ diyemeyecek. Biz başörtülü avukat arkadaşımıza bu ruhsatı verdiğimizde mahkemelere de başörtüsüyle girebileceğini söylemiştik. Danıştay kararıyla başörtülü meslektaşlarımızın da görevlerini yapabilmeleri güzel oldu. Zaten Avukatlık Kanunu, Vatandaşlık Kanunu ve anayasamızda böyle bir yasak yoktu. Türkiye Barolar Birliği’ne daha önce yaptığımız uyarılar olmuştu bu uyarılarımızı dikkate aldıklarını görüyoruz. Mahkemeler de sorun çıkartamaz, çıkartmamalı! Başörtülü meslektaşlarımıza karşı sorun çıkartan mahkeme başkanlarımızın karşısında olduk bundan sonra da olacağız” dedi.
SOYLU: BU HAK ZATEN BİZİMDİ, GASBEDİLMİŞTİ
Türkiye’de 28 Şubat sürecinden sonra başörtülü olarak ilk kez avukatlık ruhsatı alan ve yaklaşık 1 yıldır duruşmalara sorunsuz bir şekilde katılan Avukat Esra Soylu, kanuni çerçevede başörtüsünü yasaklayan bir düzenleme olmadığı halde başörtülü oldukları için ruhsat verilmemesini 28 Şubat döneminden kaldığını belirterek şunları kaydetti: “Ben yaklaşık 1 yıl önce avukatlık ruhsatımı almıştım. O günden bu yana başörtülü olarak duruşmalara girebiliyorum. Kanuni çerçevede başörtüsünü yasaklayan bir düzenleme olmadığı için anayasal bir hakkımız olduğu için bu hak zaten bizimdi. Bu hakkım vardı benim. Ancak 28 Şubat’tan bu yana kullanılmaya kullanılmaya unutulan bir haktı bu. Elazığ’da bulunan hakimlerimiz, ‘zaten bu sizin hakkınız, başörtülü olarak duruşmalara girebilirsiniz’ dediler bana. Bana karşı durmadılar, aksine beni desteklediler. Elazığ dışından gelen meslektaşlarım bana nasıl bu şekilde duruşmalara giriyorsunuz diye şaşırıyorlardı. İnsanların bunu garipsemesi bile çok acı bir durum.”
YASAL DÜZENLEMELER YAPILMASI GEREK
Soylu, Danıştay’ın son kararıyla, başörtü hakkının bir çerçeveye oturtulmasının çok mutluluk verici bir gelişme olduğunu belirterek, “Türkiye’nin her tarafında başörtülü diğer meslektaşlarımın da benim gibi mesleklerini icra edebilecek olmaları çok sevindirici. Ben çok memnun oldum; özgürlüklerin genişletilmesi yönünde bir adım olmuştur” dedi. Elazığ’da bir yıldır başörtülü olarak avukatlık yaptığını ve hiçbir sorunla karşılaşmadığını ifade eden Av. Esra Soylu, “Bundan sonra artık bu durum kanuni bir çerçeveye oturtulması lazım ki, keyfi bir uygulama yaşanmasın. Danıştay’ın bu kararıyla şu an serbest iken, bundan birkaç yıl sonra aynı Danıştay kararıyla tersi bir karar alınabilir. Bu tür uygulamaların olmaması için hiçkimsenin keyfi uygulamalarda bulunmaması için yasal düzenlemelerin yapılması gerekir. Biz bu hakkın anayasa ile güvence altına alınmasını istiyoruz” diye konuştu.