ABD geçen hafta hafızlık törenine saldırdı ve veliler dışında 101 çocuk şehit oldu. Ellerinde Kur’an-ı Kerim olan çocukların parçalanarak can verdiği saldırıyı Akit’e değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı Eski Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Ahmet Gelişgen, “O katil füzeler, İsrail’in boş arazisine veya Avrupa’da bir tavuk kümesine düşseydi, dünyada aynı sessizlik olur muydu acaba” sorusunu dünya vicdanına yöneltti.
MUHAMMET KUTLU/ANKARA - Afganistan’da Kur’an hafızlık merasimine yapılan korkunç saldırıyı Akit gazetesine değerlendiren Diyanet İşleri Başkanlığı Eski Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Dr. Ahmet Gelişgen, Afganistan’da ABD’nin hafızlık icazet merasimi sırasında yaptığı saldırının, İslam tarihindeki “Râci’ Vak’ası” ile “Bi’ri Maûne” faciasını hatırlattığını, tarihin acı bir şekilde tekerrür ettiğini söyledi. Hicretin 4. yılında meydana gelen her iki olayın da Rasülüllah Efendimiz’in en güzide ashabının hunharca kılıçtan geçirildiği facialar olduğunu anlatan Gelişgen, “Masum 101 hafız çocuğu parçalayan katil füzeler, İsrail’in boş bir arazisine veya Avrupa’da bir tavuk kümesi üzerine düşseydi, dünyada aynı sessizlik mi olurdu acaba?” diye sordu. Gelişgen, “Afganistan’daki hafızlık merasimi anındaki Amerikan baskını, İslam’a, Müslümana, hafız-ı kelama ve alime düşmanlık bakımından Râci’ ve Bi’ri Maûne facialarını hatırlattı. Hatta tarihte olan katliamlardan daha da alçak bir zulüm” ifadelerini kullandı.
Olayın basında gerektiği gibi yer almamasının son derece üzücü olduğunu kaydeden Gelişgen, “Masum 101 hafız çocuğu parçalayan katil füzeler, İsrail’in boş bir arazisine veya Avrupa’da bir tavuk kümesi üzerine düşseydi, dünyada aynı sessizlik mi olurdu acaba” diye sordu.
PEYGAMBERİMİZ DÖNEMİNDE DE OLDU BU HAİNLİKLER
Dr. Ahmet Gelişken, Peygamberimiz döneminde Kur’an hafızlarının şehit edildiği hain iki olaya dikket çekti ve “Afganistan’da ABD’nin hafızlık icazet merasimine yaptığı saldırı bize, İslam tarihindeki “Râci’ Vak’ası” ile “Bi’ri Maûne” faciasını hatırlattı. Bu kalleşliklerden Peygamberimiz çok müteessir oldu. Çünkü büyük emekle yetiştirdiği ve gözü gibi sevdiği en seçkin hafız ve alim sahabileri hunharca şehit edilmişti. Bu yüzden, bir süre sabah namazında katillere beddua etti” açıklamasında bulundu.
Dr. Ahmet Gelişgen, “İşte, küfrün acımasızlığı ve kalleşliği böyle bir şey! Afganistan’daki hafızlık merasimi anındaki Amerikan baskını, İslam’a, Müslümana, hafız-ı kelama ve alime düşmanlık bakımından Râci’ ve Bi’ri Maûne facialarına mahiyeti itibariyle benzer bir hadisedir. Hatta tarihte olan katliamlardan daha da alçak bir zulüm! Çünkü Afganistan’daki katliamın kurbanları, pek çoğu henüz temyiz yaşına bile gelmemiş masum yavrular. Belki onlar, henüz dünyada kâfir Müslüman farkını bile idrak edemeyecek bir yaşta Kur’an hafızı yavrular! Ömürlerinin baharında küçücük ilim yolcuları! Hiç kimseye kastı olmayan, henüz sorumluluk bile taşımayan savunmasız tertemiz kurbanlar! Raci’ ve Bi’ri Maûne’de sahabeye yapılan katliam kılıçla, ama bu yavrulara düzenlenen saldırı modern füzelerle” ifadelerini kullandı.
Şehit hafız çocuklardan birinin naaşının defni sırasında, Allah’ın yüce kudretine delalet eden ve ayet-i kerimede zikredilen “şehitlerin ölmediği” gerçeğini ortaya koyan ilginç bir olay da yaşandı. Defin sırasında şehit hafız çocuk babasının elini tuttu ve bırakmadı. Definde hazır bulunan Müslümanlar bu keramet karşısında “Allahu Ekber” nidalarıyla çığlıklara boğuldular. Üç şehit yavrusuna gözyaşı döken bir anne de “Yavrularım Kur'an-ı Kerim’i ezberlediler. Başlarına sarık sarma merasimini bekledim. Sonra ansızın patlama seslerini duydum. Sonra bir de baktım ki yavrularımın cesetleri taşınıyor. Onlar Yaratana gittiler.”
