“Neo Nazi cinayetleri” raporundan memnun olmadıklarını belirten TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Üstün, “Sorun sadece 3 kişinin 8’i Türk 10 insanı öldürmesi meselesi değil. Burada çok daha derinlere inen ırkçılık sorunu var ancak rapor bunu görmezden gelmiş. Sorunun tarihsel, sosyolojik boyutu var” dedi.
TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün, Almanya’daki Neo Nazi cinayetlerinde sorunun sadece 3 kişinin 8’i Türk 10 insani öldürmesi meselesi olmadığını, burada çok daha derinlere inen ırkçılık sorunu bulunduğunu belirterek, “Ancak Almanya Parlamentosu’nda kurulan komisyon, raporunda bunu görmezden gelmiş. Sorunun tarihsel, sosyolojik boyutu var” dedi.
Üstün, “Almanya’daki Neo Nazi Cinayetlerini Araştırma Komisyonu’nun raporu ile ilgili olarak, Neo Nazi cinayetleriyle ilgili Almanya Parlamentosu’nda Araştırma Komisyonu kurulması ve raporun Parlamento’da görüşülmesinin önemli olduğunu, ancak incelendiğinde raporun ırkçılık üzerine derin bir analiz yapmadığının görüldüğünü kaydetti.
“Almanlar sanki insan vücudunda yeni bir hastalık keşfetmişler gibi davranıyorlar. Oysa ırkçılık hastalığı, Almanya’nın ve Avrupa’nın tarihsel bir hastalığıdır” diyen Üstün, sorunun bu şekilde kabul edilip buna göre çözümler üretilmesi gerektiğini vurguladı.
‘IRKÇI DAMAR ARAŞTIRILMALI’
Üstün, raporun sadece cinayetler üzerinden bir araştırma yapmış gibi gözüktüğünü ifade ederek, şöyle konuştu:
“Buradaki sorun sadece, 2 veya 3 kişinin 8’i Türk 10 insani öldürmesi meselesi değil. Burada çok daha derinlere inen bir sorun var o da ırkçılık sorunu. Rapor adeta bunu görmezden gelmiş, bu sorunu çok boyutlu olarak irdelememiş. Bu sorunun tarihsel, sosyolojik boyutu var. Bu sorunu hayatın her aşamasında, katmanında görüyoruz. İnsanlar eğitimde ırkçılıkla karşı karşıya kalıyor, iş hayatında, sokakta... Hatta medyanın içerisinde önemli bir ırkçılık damar var. Bütün bu yaklaşımlar burada ırkçılığı körüklüyor, besliyor. Irkçı yaklaşımlar kurumlar içerisine sinmişler. İçişleri Bakanlığı’nda, istihbarat teşkilatında, silahlı kuvvetlerde derin bir ırkçı yaklaşımlar var. Dolayısıyla sorunun içeriğine girmeden, yüzeysel bir şekilde sadece cinayetleri konuşmak sorunu çözmez. Bundan sonraki arzumuz ve talebimiz, Meclis’te yeniden Araştırma Komisyonu kurularak, çalışmalarını belirttiğimiz perspektif doğrultusunda sürdürmesi ve daha geniş analizler yaparak sorunun çözümüne katkı sağlamasını bekliyoruz.
Rapor bin 500 sayfadan fazla ama bu konulara girmemiş. bizim hazırladığımız rapor ise 80 sayfa olmasına rağmen daha detaylı bir rapor. Raporumuzun bir bölümünü cinayetlere ayırdık ama bir bölümünü de ırkçılığın tarihsel boyutunu inceledik, tarifini yapmaya çalıştık. Irkçılığın insanların diğer yaşam alanlarındaki; eğitim, iş ve sosyal hayatındaki etkilerini inceledik. İnsanların sokakta karşılaştıkları ırkçı davranışlardan, ayrımcılıktan bahsettik. Raporumuz ne kadar küçük hacimli ise de ırkçılığın tarihsel boyutuna da işaret ediyor. Ama bin 500 sayfalık Alman raporunda maalesef bunlar yok.”