Türkiye’nin Mısır ve Suriye politikaları nedeniyle “yalnız kaldığı” şeklindeki eleştirileri haklı buluyor musunuz?
Türkiye’nin Mısır ve Suriye politikasını Türkiye’nin geçirdiği siyasal ve toplumsal değişimler bağlamında ele almak lazım. Kendi içinde demokratikleşen, vesayet ve müesses nizam ile mücadele veren, darbe mirası kalıntılardan kurtulmaya çalışan bir hükümetin bölge ülkelerindeki benzer toplumsal talepleri ve süreçleri desteklememesi düşünülemez...
Ana muhalefet partisi CHP’nin Türkiye ile arasında mesafe bulunan Suriye’de Esad ve Irak’ta Maliki ile görüşmesi, son olarak da Mısır’da Sisi ile görüşecek olmasını doğru karşılıyor musunuz?
CHP’nin dış politika tercihleri hükümetin tercihlerinden farklı. Mısır ziyareti sırasında Türkiye deneyimlerini paylaşabilirlerse, Mısır yönetimine yol göstermiş ve halkına da faydalı bir iş yapmış olurlar. Türkiye’de darbelerin maliyetinin ne olduğunu, benzer maliyetlerin Mısır’da da yaşanacağını, seçimle gelen Cumhurbaşkanı Mursi’nin göreve iadesinin gerektiğini ifade edebilirse, CHP heyeti nerede olursa olsun statüko ile arasına mesafe koymuş olmasından dolayı takdir görür. Ancak darbe rejimini meşrulaştırıcı bir söylem geliştirmesi ne CHP’ye, ne de Türkiye’ye fayda sağlamaz.
Bir de, bu ziyarette Türkiye’nin şikayet edilmesi söz konusu oluyor... Muhalefet partisinin böyle bir dış politika üretmesini nasıl buluyorsunuz?
Dış politika ortak bir alan olmalıdır. Muhalefet partisinin makul ve yapıcı eleştirileri, önerileri olmalı ve buna da kulak verilmelidir. Ancak özü itibariyle muhalefet partisinin alternatif bir dış politika söylemi ile diğer ülkelerde, özellikle de Türkiye’nin eleştirildiği, hatta hasım gösterildiği ülkelerde görüşmeler yapması, ülke çıkarlarına zarar verir.