Son yıllarda sosyal bilimciler ve psikologlar, ırkçılığın yalnızca bir toplumsal sorun değil, aynı zamanda bireysel bir "hastalık" olarak ele alınması gerektiğini öne sürüyor. İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmaya göre, ırkçı düşüncelerin kökeni, beynin empati ve korku merkezlerinde yaşanan düzensizliklerle bağlantılı olabilir.
Son yıllarda sosyal bilimciler ve psikologlar, ırkçılığın yalnızca bir toplumsal sorun değil, aynı zamanda bireysel bir "hastalık" olarak ele alınması gerektiğini öne sürüyor. İngiltere’de yapılan yeni bir araştırmaya göre, ırkçı düşüncelerin kökeni, beynin empati ve korku merkezlerinde yaşanan düzensizliklerle bağlantılı olabilir.
İstanbul Üniversitesi’nden nörolog Dr. Ayşe Yılmaz liderliğinde yürütülen çalışma, ırkçı eğilimleri yüksek olan bireylerin beyin taramalarında, farklı etnik kökenlerden insanlara karşı empati kurma yeteneğinin azaldığını ortaya koydu. Dr. Yılmaz, "Bu durum, bir tür öğrenilmiş davranış olmanın ötesinde, bazı kişilerde biyolojik ve psikolojik bir bozukluk olarak kendini gösterebilir" dedi.
Araştırmacılar, ırkçılığın "tedavi edilebilir" bir durum olup olmadığını anlamak için terapiler ve bilinçlendirme programları üzerinde çalışmaya devam ediyor. Ancak bu tez, bazı çevrelerden tepki topladı. Sosyolog Prof. Mehmet Kaya, "Irkçılığı bir hastalık olarak tanımlamak, bireylerin sorumluluğunu azaltabilir ve sorunu biyolojiye indirgemek toplumsal dinamikleri göz ardı edebilir" diyerek karşı çıktı.
Uzmanlar, bu tartışmanın önümüzdeki yıllarda hem bilimsel hem de etik boyutlarıyla gündemi meşgul edeceğini düşünüyor.
