Osmanlı’nın 34. padişahı ve İslâm aleminin 99. halifesi Sultan II. Abdülhamit, vefatının 95. yıldönümünde İstanbul’da anıldı. “II. Abdülhamid’den Günümüze Ortadoğu Politikası” konulu sempozyumda konuşan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, “Rahmetli Abdülhamid’in
FAHRETTİN DEDE/İSTANBUL
Osmanlı’nın 34. padişahı ve İslam aleminin 99. halifesi Sultan II. Abdülhamid’in, ebediyete intikalinin 95. yıl dönümüne atfen düzenlenen ‘II Abdülhamid’den Günümüze Ortadoğu Politikası’ konulu sempozyum dün İstanbul’da gerçekleşti. Çemberlitaş’taki Fırat Kültür Merkezi’nde (FKM) düzenlenen sempozyuma II. Abdülhamid’in bazı torunlarının yanı sıra çok sayıda akademisyen katıldı. Programda ilk olarak Kur’an-ı Kerim tilaveti gerçekleştirilirken Fatih Belediyesi Mehteran Takımı da yoğun alkış aldı.
OSMANLI’NIN BENZERİ YOK!
Sempozyumda konuşan Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, Abdülhamid’in son Osmanlı İmparatoru olarak değerlendirilebileceği gibi son Osmanlı Halifesi olarak da değerlendirilebileceğini belirterek “Son halife Abdülmecid’e Paris’te imkânsızlıklar yaşatanlar utanmalıdırlar” dedi. Yalçıntaş, “Rahmetli Abdülhamid’in ilk hedefi devletin bekasıydı. O’nun 44 yıllık saltanatından ders alacağımız şey vatanın bütünlüğü konusudur” diye konuştu.
1974’te Osmanlı hanedan ailesinin Türkiye’ye dönüşünün önünü açan kanun maddesini Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunan Rasim Cinisli ise sempozyumda yaptığı konuşmada “Osmanlı’yı anmak, Osmanlı ile alakalı konuşmak isteyen önce nerede konuştuğunu bilmelidir. Biz, İstanbul’da yaşıyoruz. İstanbul’u bize bırakan kim? Bu bizim ömür boyu minnet duymamızı gerektirecek büyük bir sebeptir” ifadelerini kullandı.
Osmanlı Beyliği’nin, büyük bir hükümdarlığa dönüşmesine kadar geçen süreçte ‘Halka hizmet Hakk’a hizmettir’ ilkesiyle hareket ettiğini belirten Cinisli, “Osmanlı ailesinin 600 yıl dünya tarihine yön vermesinin tarihte bir örneği daha yoktur. Onun faydasından istifade etmek gerekiyor” şeklinde konuştu.
“HİLAFETİ NİYE KALDIRDINIZ? ZALİMLER…”
Kültür Eski Bakanı İsmail Kahraman ise Osmanoğulları ailesinin yurtdışında pek çok zulüm çektiğini ifade ederek “Necip, Mısır’da darbe yapıp Kral Faruk’u sürdüğünde ona Mısır’ı temsil ettiği için maaş bağlatmıştı. İran’da Rıza Pehlevi, Süreyya’dan boşandığında ona para ödemeye devam etti, ‘Onu başkasına muhtaç etmem’ dedi. Vatikan’da papa öldü. Bütün dünyada bayraklar yarıya indi. Hilafeti niye kaldırdınız? Zalimler…” diye konuştu.
MUSEVİLERİ DE O KORUDU
Sempozyumun öğleden sonraki bölümünde ise akademisyenler konuştu. Ortadoğu’nun bugün halen sorunlar yumağı içinde olduğunu belirten Prof. Dr. Mim Kemal Öke, II. Abdülhamid’in Filistin’e büyük önem atfettiğini ifade ederek “Ortadoğu’yu idare etmek kolay bir şey değildir. Ortadoğu’da başarılı olan tarihe de dünyaya da büyük olarak geçmeye layıktır. Burayı selahiyetli bir şekilde yönetene ‘devlettir’ deniyor. İşte Osmanlı böyle bir devlettir” dedi.
Prof. Dr. Öke, Avrupa’da antisemitizmin yayıldığı bir dönemde Museviler’in Osmanlı’da barış içinde yaşadığını dile getirerek “Bir Musevi’nin Sultan Abdülhamid döneminde baskıya maruz kaldığını hiçbir kitapta okuyamazsınız” şeklinde konuştu.
Sömürgecilik tarihi uzmanı Prof. Dr. Azmi Özcan da ‘Ortadoğu’ kavramının suni bir kavram olduğunu ifade ederek “Bu coğrafyadaki birliğimiz ağlaşarak bozulmuştur” diye konuştu.