AKİT, 28 Şubat sürecinin Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) toplantı tutanaklarına ulaştı. Tutanaklar; 28 Şubat sürecinde dindar hakim ve savcılara yönelik baskı ve zorbalık yapıldığını belgeliyor. Tutanaklara göre; savcı Cevdet Mert’in sadece dindar olduğu gerekçesiyle 1. sınıf olma ve Yargıtay üyeliğine seçilme hakkı elinden alındı. Karara muhalefet şerhi koyan Yargıtay 7. Hukuk Dairesi Üyesi Mehmet Yıldız ise, “Dindar olması kendisi için bir nakise değil, aksine üstün niteliktir” ifadesini kullanmış.
28 Şubat sürecinde dindar hakim ve savcılara cadı avı yapıldığını belgeliyoruz. Gazetemizin ele geçirdiği Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) toplantı tutanaklarına göre, savcı Cevdet Mert’in, sadece dindar olduğu gerekçesiyle 1. sınıf olma ve Yargıtay üyeliğine seçilme hakkı elinden alındı.
HSYK, DİNDAR SAVCININ YÜKSEK
YARGI ÜYESİ OLMASINI ENGELLEMİŞ
HSYK’nın 4 Kasım 1996 tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, savcı Cevdet Mert’in durumu görüşüldü. Cevdet Mert’in 4 defa terfi etmesi ve hakkında disiplin cezası olmamasına rağmen dindar olduğu gerekçesiyle yüksek yargı üyesi olması engellendi. Dönemin HSYK üyesi olan Yargıtay 7. Hukuk Dairesi üyesi Mehmet Yıldız, Cevdet Mert’in 1. sınıf olma hakkının engellenmesine karşı çıktı ve “Adı geçen kişinin (Cevdet Mert) dindar olması kendisi için bir nakise değil, aksine üstün niteliktir” ifadelerini kullandı.
İŞTE O TUTANAK
HSYK üyesi Mehmet Yıldız’ın, 4 Kasım 1996 tarihli HSYK toplantısındaki muhalefet şerhi tutanaklara şöyle yansıdı: “(Cevdet Mert 24514) İlgili Cumhuriyet Savcısı inceleme döneminde değerlendirmeye konu olacak şekilde 4 defa terfi etmiş, bunlardan 1986, 1988 ve 1990 yıllarında mümtazen, 1992 yılında da tercihan terfi ettiği ilgili dosyaların incelenmesi ile anlaşılmıştır. Disiplin cezası yoktur. İlgili yasa, yönetmelik ve ilke kararlarına göre emsalleri arasında 1. sınıfa ayrılacak derecede temayüz ettiği açıkça ortaya çıkmıştır. Hal kağıtları ve fişlerinde de 1. sınıfa ayrılmasını engelleyen olumsuz bir durum bulunmamaktadır. Adı geçen kişinin dindar olması kendisi için bir nakise değil, aksine üstün niteliktir. Bu haliyle 1. sınıfa ayrılmasına karar verilmesi ve itirazının bu nedenlerle kabulü gerekirken hiçbir yasal gerekçeye dayanmayan ve hukuk devleti ilkelerine aykırı bulunan çoğunluk görüşüne karşıyım.”
MOĞULTAY YARGIDAKİ
KADROLAŞMAYI İTİRAF ETMİŞTİ
Mehmet Moğultay, Adalet Bakanı olduğu dönemde 22 Ağustos 1995 tarihinde gerçekleşen CHP İstanbul İl Kongresi’nde ciddi suçlamalara muhatap olmuş ve kadrolaşmayla ilgili ağır ithamlar karşısında şaşkına dönmüştü. Moğultay, iddiaları kabul ederken bunu sağ kadrolaşmaya mani olmak için yaptığını söylemişti.
“MHP’YE Mİ VERSEYDİM?”
Moğultay, kongrede yaptığı konuşmada kadrolaşma iddialarını doğrulayarak, “niçin ve nasıl kadrolaştığını” şöyle açıklamıştı:
“Hükümetten 5 bin kişilik kadro çıkardım. Bu kadroları örgütüme vermeyip de MHP’ye ve RP’ye mi verseydim? Seyfi Oktay zamanında 2 bin civarında hakim alındı, benim zamanımda bin civarında hakim alındı. 3 bin hakim alındı. (…) Yapılacak en akıllı şey kendi iktidarında örgütleneceksin, kadrolaşacaksın ve bu kadrolar günün birinde gelecek, büyüyecek ve senin yolunu açacak. Yaptığım suçsa ben bu suçu işlemeye devam edeceğim. Bu makamı da terketmeyeceğim.”