Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, darbelerin hiçbir topluma fayda getirmediğine dikkat çekerek, darbelerin Türkiye’yi geriye götürdüğünü kaydetti. Askeri darbe yapanların farklı bahanelerle yaptıkları işi meşru göstermeye çalıştığını aktaran Pakdil, Türkiye’nin bir an önce tepeden inmeci, yatırımcı, dayatmacı rejim anlayışlarından kurtulması gerektiğini kaydetti. Türkiye’de hâlâ yönetilen bir halkın varlığını görmek isteyenlerin bulunduğunu belirten Pakdil, Türkiye’nin en yasakçı anayasasının bir an önce değiştirilmesi gerektiğini ifade etti.
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı ve Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil, darbelerin hiçbir topluma fayda getirmediğine dikkat çekerek, darbelerin Türkiye’yi geriye götürdüğünü kaydetti. Türkiye’de hâlâ yönetilen bir halkın varlığını görmek isteyenlerin bulunduğunu belirten Pakdil, “Oysa cumhuriyetimiz kurulurken bazı temel prensipler üzerine kurulmuştur. Bunlardan en önemlisi ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ prensibidir. Milletin oyu ile belirlediği tercihine, milletin seçtiği yöneticilere karşı çıkmak, beğenmemek elit sınıf anlayışından kurtulamamak, demektir” dedi.
DARBELER HAKLI
GÖSTERİLMEYE ÇALIŞILDI
12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümü sebebiyle açıklama yapan Pakdil, “Ülkemizde askeri darbeleri yapanlar, ‘demokrasinin tıkanıklıklarını aşmak için yaptık. Ülkeyi iç karışıklıklardan kurtardık’ demişlerdir. Oysa ülkemizde darbelere giden yola baktığımızda durumun hiç de öyle olmadığı görülmektedir. Darbeler sonrasında ise, yıllarca süren bir ekonomik ve sosyal darboğazlar, açmazlar oluşmuştur. Darbeler, halka ve halkın iradesine karşı, yapılan eylemlerdir. Darbeleri kabul etmek, maruz göstermek, hiçbir demokratik anlayışa, hiçbir insan hakları saiklerine uymaz. Amalarla, lakinlerle, fakatlarla darbeleri haklı göstermeye çalışmak, kabul edilebilir bir tavır değildir” dedi.
YASAKÇI ANAYASA
HÂLÂ YÜRÜRLÜKTE
12 Eylül 1980 darbesinin arkasında yeni bir anayasa ile ‘ülkeyi kurtaralım’ anlayışı olduğunu hatırlatan Pakdil, “Ancak daha başlangıçta neredeyse her şey yasaklanmıştır. Tek parti dönemindeki anayasamız bile 1982 anayasasından daha özgürlükçü bir toplum tanımlamıştır. 12 Eylül’ün ürünü 1982 Anayasasının kıskaçlarından tam olarak kurtulamadık. Değişik yıllarda yapılan anayasa değişiklikleri ile 1982 Anayasası yamalı bohça haline gelmiştir” dedi.
REFERANDUM 12 EYLÜL’ÜN
İPOTEĞİNİ KALDIRDI
12 Eylül 2010 tarihinde yapılan Anayasa değişikliği ile 1982 Anayasasının bu ülke insanın üzerine koyduğu ipotek kısmen de olsa kalktığını aktaran Pakdil, “Vatandaşlarımız bu anayasa değişikliği ile ‘demokrasimize sahip çıkıyoruz’ demiştir. 12 Eylül tarihi bu açıdan baktığımız bir dönem noktasıdır. Bizim isteğimiz sivillerin uzlaşarak biran önce özgürlükçü, bu ülkenin kalkınmasının önündeki engelleri kaldıracak, herkesin üzerinde mutabakat sağladığı, insan haklarının ön plana çıkarıldığı bir anayasanın bir an önce kabul edilmesidir.” dedi.
“TÜRKİYE DAYATMACI REJİM
ANLAYIŞINDAN KURTULMALI”
Türkiye’nin yıllarca ‘sürekli darbe rejiminin gölgesi altında kaldığını, bunun sonucunda 28 Şubat süreçlerinin yaşandığını aktaran Pakdil, “Bu tepeden inmeci, yatırımcı, dayatmacı rejim anlayışlarından kurtulmamız gerekmektedir. Türk demokrasisi gelişmiş demokrasilerde olduğu gibi halkın iradesine bağlı olarak sürdürülmelidir. Millet sandığa giderek oyunu vermelidir ve bunun sonucunda çıkan iktidara herkesin saygı göstermesi gerekmektedir. Bu iktidarda süresi içerisinde tekrar seçime gitmeli ve halkın tercihleri yenilenmelidir. Bunun haricinde bir beklenti içerisinde olmak, halkımıza ihanettir. Vatandaşlarımızın son günlerde ortaya çıkan demokrasi dışı eylemlere karşı aklı selim olarak hareket etmesi gerekmektedir” diye konuştu.