Türkiye’yi şoke eden “Çuvalla ceset taşıma” olayını yerinde inceledik... Aile bireyleri; kendi aralarında toplanıp, 1.5 yaşındaki Muharrem’in naaşının çuvalla taşınmasına karar verdiklerini ifade ediyor... Sonra da; “Halimizi görsünler” diye cep telefonu ile görüntüyü kaydettiklerini ifade ediyorlar... “Peki battaniye yok muydu? Niye battaniye ile taşımadınız?” diye soruyoruz... “Yoktu” diyorlar... Daha sonra ise çocuğu battaniyeye sardıklarını söylüyorlar...
OLAY NASIL HABER OLDU?
Olay 5 Şubat günü Doğan Haber Ajansı’nın servise koyduğu haberle gündeme geldi. 6 Şubat tarihle gazetelerde olay geniş yer aldı. İstismar kokan o haberler şu bilgiler içeriyordu: “Van’ın Gürpınar ilçesine bağlı Yalınca köyüne 16 kilometre uzaklıktaki Çeli mezrasında yaşayan Abdulvahap Taş’ın 3 yaşındaki çocuğu Muharrem akşam saatlerinde rahatsızlandı. Yalınca köyündeki akrabalarını arayarak, devletin ilgili birimlerine haber vermelerini, ambulans uçak gönderilmesini istediler. Yollar kardan kapalıydı. Ancak ambulans uçakla hastaneye yetiştirilebileceğini söylediler. Köyün yakınındaki karakol ve köylüler 112’ye bilgi verdi. Fakat gelen olmadı. (Sonradan Valilikçe 112 çok sayıda asılsız ihbar geldiği, bilginin teyit ettirilmeye çalışıldığı için harekete geçilemediği, fakat bu süreçte bazı ihmallerin yaşandığı açıklandı.) Küçük Muharrem mezrada gece 02.00 sularında hayata gözlerini yumdu. Van’daki amcalar gece 03.00 sularında yola çıkıp, Yalınca köyüne araçla, köyden sonrasını ise yürüyerek cenaze evine ulaştılar. Cenaze bir çuvala konuldu, yaya olarak yola düşüldü. Aile cenazeyi çuval içinde taşırken bu yolculuk kaydedildi; görüntü üzerine olay sesli olarak da anlatıldı.”
AİLEYLE GÖRÜŞTÜK
Cenazenin bir çuvala konması, o acıya rağmen bunun kaydedilmesinin akıl edilmesi ve bu görüntülerin kurgu haberleri ile ünlü DHA üzerinden medyaya servis edilmesi akıllarda bazı soru işaretleri oluşturmuştu. Taş ailesini Van’daki evlerinde ziyaret edip, başsağlığı diledik ve sorularımızla olayın ayrıntılarını öğrenmeye, akıllardaki soru işaretlerini gidermeye çalıştık. Yorumsuz aktarıyoruz:
BABA ABDULVAHAP TAŞ
-Abdulvahap bey (Ölen çocuğun babası) yaşadığınız Çalık/Çeli mezrası nasıl bir yer, orda ne iş yapıyorsunuz?
Hayvancılık, bakıcılık yapıyoruz. Birkaç evlik bir yer. Hakkari sınırına yakın. Gürpınar ilçesine 80, Yalınca Köyü’ne 16 kilometre uzaklıkta.
-Kaç kardeşsiniz?
10 kardeşiz. 3 kız 7 erkek. Ben ve abim, mezrada, diğerleri Van merkezde oturuyor.
-Kaç çocuğunuz var, hepsi orda mı yaşıyor sizle?
5 çocuğum var. Muharrem ve bir büyüğü bizleydi, diğer 3’ü Van’da amcalarının yanında kalıp, okula gidiyorlar. Mezrada bizim dışımızda bir de abim ve ailesi var. Beraber hayvanlara bakıyoruz. Sürekli kalmıyoruz orda, arada Van’a geliyoruz.
-Muharrem kaç yaşındaydı, bir rahatsızlığı var mıydı?
1.5 yaşındaydı. Yok hayır, o gün fenalaştı. Köydeki akrabaları aradık, yollar kapalı olduğu için. Haber edin, gelip alsınlar dedik. Devletin imkanları vardır, gelsinler dedik.
-Siz kendiniz aradınız mı 112’yi, 156’yı?
Yo, bilmiyorduk o numaraları, aramadık. Köydeki akrabaları aradık sadece, siz arayın, haber edin dedik.
-Sonra?
Bekledik. Karakoldan komutan aradı, 112’ye bilgi verildiğini; yollar kapalı olduğu için nasıl bir çare bulunacağını hep birlikte bekleyip göreceklerini söyledi.
-Ve gelen olmadı?
Evet. Kimse gelmedi. Çocuğum kollarımda öldü. Devletin onca imkanı varken, bekledik gelen olmadı. Çocuk ölünce Van’daki abilerim geldi ertesi gün.
-Van merkezdeki kardeşlerinize neden haber vermediniz?
Bilemiyorum. Köy yakın, ordaki akrabaları aradık. Devletin imkanları var, gelir çocuğu alır diye.
YEDEK BATARYA İLE İLETİŞİM SAĞLADI
-Mezrada ev telefonu yok değil mi?
Yok. Sadece cep telefonu.
-Cep telefonlarının çekmemesi oluyor mu? O gün rahat iletişim kurabildiniz mi?
Oluyor, bazı noktalarda çekmiyor ama evimizin orda çekiyor.
-Telefon da çekmese kimseye ulaşamayacaksınız?
Öyle.
-Elektrik var değil mi mezrada?
Var da, birkaç gündür kesikti. Nedenini bilmiyorum.
-Olay günü var mıydı?
Yoktu. 3-4 gündür yoktu.
-Allah’tan telefonunuzun bataryası doluymuş?
Yedek bataryam var.
GÖRÜNTÜLERİ ÇEKEN ABDURRAHMAN TAŞ(MUHARREM’İN AMCASI)
(Babayla daha fazla konuşamıyoruz. Sorularımıza daha çok görüntüleri çeken kardeşi Abdurrahman Taş cevap veriyor.)
-Sizi biraz tanıyabilir miyiz, mesleğiniz, tahsiliniz vs?
İlkokul mezunuyum. Bir şirkette çalışıyordum, şoför olarak. Ama şimdi çalışmıyorum, kış olduğu için. Yazın çalışıyorum.
-O acınıza rağmen cenazeyi bir çuval içinde mezradan köye taşıma anını kayda almanız ve kaydın üzerine o şekilde konuşma yapmanız hayli dikkat çekti?
Tamamen o anki görüntü üzerine ortaya çıktı o fikir.
-O görüntü?
Abimin, yengemin acısını görünce ve o torbanın içindeki ceset, çok üzdü, kayda aldım ve o şekilde olayı anlattım. Halimizi görsünler istedik.
-Siz mezraya ulaştığınızda cenaze çuval içine konmuştu öyle mi?
Yok yok biz koyduk. Cenaze evine varınca önce aramızda konuştuk, değerlendirdik, nasıl yapacağız diye. Nerde defnedileceğine, köye nasıl taşınacağına karar verdik aramızda. Orda ve köyde defnedemeyeceğimize, Van’a götürmemiz gerektiğine karar verdik ve hazırlanıp yola çıktık.
NEDEN ÇUVAL?
-Neden çuval, yok muydu daha uygun bir şey?
Tabutumuz yoktu. Başka taşınabilecek bir şey yoktu. İmkan yoktu.
-Çocukların konduğu ana kucağı da mı yoktu veya bir battaniye?
Yoktu.
ÖNCESİ VE SONRASININ KAYDI YOK
-Cenazeyi çuvala koyarken, çuvaldan çıkarırken de kayda aldınız mı?
Yok hayır onları çekmedim.
-Neden?
Gerek görmedik. O bölüme ne gerek var.
-İnsanların aklındaki bazı soru işaretleri oluşmazdı belki?
Onu ben bilemem. Görüntüler ortada. Kardeşlerim falan şahit. Birlikte yaşadık olayı.
-Başka hiçbir şey olmadığı için çuvala kondu cenaze öyle mi?
Kolay taşınır diye çuvala koyduk. Sırtımızda taşıması kolay olur diye. Şartlar onu gerektiriyordu.
-Bu ilk fikir sizden mi çıktı?
Orda aramızda kararlaştırdık.
-Tek bir kişi mi taşıdı yol boyunca?
Yo hayır, yorulan diğerine verdi.
ÇUVAL YOK
-Çuval ne oldu, duruyor mu halen?
Yalınca köyüne arabaya yaklaşınca cenazeyi çuvaldan çıkarıp, battaniyeye sardık. Çuvalı da orda bıraktık.
-Devam edelim kaldığımız yerden… sonra yola çıkıyorsunuz, ailecek 16 kilometre uzaklıktaki köye gidiyorsunuz?
Evet. Gece 3 gibi Van’dan köye hareket ettik, köye kadar arabayla gittik. Saat sabahın 6’sıydı köye vardığımızda. Köyden sonrasını yürüyerek gittik. Öğlen 12 gibiydi mezraya, yani cenaze evine vardığımızda. 13.00 gibi mezradan köye doğru yola çıktık hep birlikte.
-Kim kim gittiniz?
Van’dan 4 kişi yola çıktık. Ben (görüntüleri çeken), abim, kardeşim Mehmet Ali ve amca oğlu Cemal. Köye vardığımızda ordan da 2 kişi bize katıldı. 6 kişi mezraya giderken, Sıcaksu köyünden de bir kişi bize katıldı. 7 kişi gittik mezraya.
-Onlar nasıl haber almış?
Birbirleriyle tanışıyorlar. Haber etmişler birbirlerine.
-Mezraya giderken aklınızda böyle bir kayıt var mıydı?
Hayır. Haberi alınca şoka uğradık. İnsanları bir an önce ordan nasıl alırız diye düşündük sadece.
-Kamerayla mı cep telefonu ile mi çektiniz görüntüleri?
Bu telefonla. (Elindeki telefonu gösteriyor)
-Peki giderken çekmiş miydiniz, zor koşullarda oraya ulaşıyorsunuz?
Yo hayır, giderken yok.
-Dönüş kaç kişiydi?
Dönüş daha kalabalıktı. 7 kişi bizdik, orda çocuğun babası ve diğer abim ile eşleri vardı. Dönüşte ayrıca Sıcaksu’dan olayı duyup da bize katılan 6-7 kişi daha oldu. Yalınca köyüne kadar hep birlikte yürüdük. Onların da yardımı oldu, taşımada.
MEZRADA MEZARLIK VAR
-Mezrada mezarlık yok değil mi?
Var, mezarlık var. Geçmişimizin mezarları.
-Orda defnetmeyi düşünmediniz?
İmkanlarımız yoktu, kazma imkanımız yoktu. Bunları orda hep birlikte değerlendirdik, Van merkeze getirmeye karar verdik.
“O BENİM ÖZELİM”
-Cesedin çuvalla taşınması, bunun kayda alınıp, üzerine mesajlar da içeren bir konuşmanın yapılması hayli dikkat çekti. Bu bölümün kurgulanmış olabileceği şüphesini uyandırdı insanlarda. Dolayısıyla soruyorum, mevcut iktidar partisine bakışınız nasıl?
Şimdi burda, siyasi olarak düşüncem yok yani diyelim. Çünkü benim şu anki durumum konumum siyasi bir düşüncem yok.
-Seçimlerde oy kullanmıyor musunuz?
O benim özelimde. O konuya girmek istemiyorum. Konunun siyasete çevrilmesini istemiyorum.
-Çevrilmemesi, açıklığa kavuşması için soruyorum ben de..
Yok ben gerek duymuyorum. Kendi özel düşüncelerimi paylaşmak istemiyorum.
BARO YANIMIZDA, DÂVÂ AÇACAĞIZ
-Şehre gelince savcılığa suç duyurusunda bulunuyorsunuz?
Evet. İhmali olanlar kimlerse araştırılsın ortaya çıkarılsın.
-Bu olayda ihmali olanlar kimler size göre?
Bilemiyoruz biz de, askeri, polisi, valiliği, kaymakamlığı, il sağlığı. Kim veya kimlerse açığa çıkarılmasını istiyoruz. Van Barosu’ndan geldiler. Her türlü arkanızdayız, yanınızdayız dediler. Dava açın biz takip ederiz dediler.
-Ne davası?
Tazminat.
-Kimler hakkında?
Şu an belli değil. Kimlerin ihmali varsa. Bunlar ortaya çıkınca onlar hakkında dava açacağız.
ŞARJINIZ YOKTU PEKİ O GÖRÜNTÜLERİ NASIL ÇEKTİNİZ?
Amca Abdurrahman Taş ile konuşmayı sürdürüyoruz...
-Çocuk akşam saatlerinde rahatsızlanıyor. Abiniz köydeki akrabaları arıyor, siz Van merkezdesiniz size neden haber verilmiyor? Köyü arayıp bilgi verince, karakola falan.. Devletin imkanları çok, gelirler yardıma diye düşünmüşler.
-Babanın ilk haber verdiği Yalınca köyündeki kişiler kimler?
Akrabalar, uzaktan akrabalar ve köylüler.
-Aile yani siz, diğer kardeşler, anne Van merkezde ama sizin haberiniz olmuyor?
Evet. Van’a hiçbir şekilde haber verilmedi aileye. Çocuk öldüğünde haberimiz oldu olaydan. Gece 2-3 gibi çocuk ölünce yine Van’da bulunan büyük abimi arıyor çocuğun babası olan abim. Olayı anlatıyor, 112’yi aradıklarını hiçbir yardım alamadıklarını söylüyor. Abim de beraber olduğumuz küçük kardeşimi (Mehmet Ali) arıyor.
-Küçük kardeşiniz mi söyledi size?
(Küçük kardeşi Mehmet Ali. Bir süre önce Kuzey Irak’tan gelmiş. Orda çalışıyormuş.)
Evet.
-Sizi neden arayan olmuyor?
Bana ulaşamamışlar galiba. Normalde her zaman telefonum açıktır ama o akşam şarjım bitmişti, telefonum kapalıydı.
-Haberi alır almaz gece 3 gibi yola çıkıyorsunuz?
Evet.
-Şarjınız yoktu, o görüntüleri nasıl çektiniz?
Şarja takmıştım ama açmamıştım!
VAN VALİSİ: ASILSIZ İHBAR ÇOK OLDUĞU İÇİN..
Van Valisi Aydın Nezih Doğan ile de görüştük. Soruşturma başlattıklarını, ihmal varsa bunların ortaya çıkarılacağını belirten Vali Doğan, şu önemli gerçeğe dikkat çekti: “İhbar hattımıza yılda 4 milyon 300 bin çağrı düşüyor. Çalışanlarımız gelen her çağrıyı doğrulatma alışkanlığı kazanmışlar. Çünkü asılsız ihbar çok fazla oluyor. Örneğin olayın yaşandığı 1 Şubat günü 15 bin çağrı ulaşıyor, bunların 141 tanesi doğru. Bu olayda da ihbarı doğrulatalım diye vakit kaybedilmiş.”
HABER VE FOTOĞRAF BASINDA NASIL YER ALDI
Amca Abdurrahman Taş’a soruyoruz: Görüntülerin basında yer alması nasıl oldu?
Biz verdik.
-Basında tanıdıklarınız mı var?
Yok. Direkt Kanal D’ye vermek istedik, orayı aradık. Ve Doğan Haber Ajansı’nı aradık, burdakini.
-Neden Kanal D, DHA?
Onlar geldi aklımıza. Onlar yayınlar diye düşündük. Görüştük, görüntüleri verdik.
-Hangi gün gittiniz DHA’ya?
Definden sonra, 4-5 Şubat’ta falan, salı veya çarşamba günü. Haber verince bizi yerlerine çağırdılar, Van merkezdeki, gittik bürolarına. Görüntüleri verdik ve röportaj yaptılar. Olay böylece yayıldı.