28 Şubat davasının 15. duruşmasına müşteki avukatlarının talepleri ve suç duyurusu damgasını vurdu. Milli Güvenlik dersini veren subaylar ile Başbuğ hakkında soruşturmanın genişletilmesi ve Genelkurmay’dan brifing alan hakim ve savcıların isimlerinin tespiti istendi.
BAŞÖRTÜLÜ DÜŞMANI, PAŞASINI SELAMLADI
Duruşma öncesi adliye bahçesinde bekleyen sanık eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz, yanına yaklaşan 28 Şubat sürecinin EDOK Komutanı emekli Korgeneral İzzettin İyigün’e “Paşam nasılsınız? Selamlar” diyerek selam verdi. Gürüz ile “28 Şubat’ta tankları ben yürüttüm, başkaları kahraman oldu” sözleriyle bilinen İyigün, bir süreliğine sohbet edip içeri girdi.
O SUBAYLAR VE BAŞBUĞ İÇİN ÇARPICI TALEP
Duruşmada sanık yoklaması yapıldı. Mahkeme Başkanı Tayyar Köksal’ın gelmediği duruşmaya, üye hakim Süleyman Köksaldı başkanlık yaptı. Köksaldı, mahkeme kayıtlarına giren dosyaları okudu. Müşteki Avni Öztürk’ün avukatı Mustafa Polat’ın, Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesi aracılığıyla gönderdiği dilekçede, Milli Güvenlik dersine giren öğretmenler ile eski Genelkurmay Başkanı emekli Org. İlker Başbuğ hakkında soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunduğu görüldü. Avukat Polat dilekçesinde, 28 Şubat döneminde Milli Güvenlik dersi öğretmeni olarak görevlendirilen subayların okullarda fişleme yaptıklarını vurguladı. Müşteki avukatı Mustafa Polat ayrıca, 28 Şubat sürecinde Korgeneral rütbesiyle MGK Genel Sekreter Başyardımcılığı görevinde bulunan İlker Başbuğ’un, BÇG adına birtakım çalışmalara imza attığına vurgu yaptı.
“BRİFİNGÇİ YARGIÇLAR TESPİT EDİLSİN”
Müşteki avukatı Müşir Deliduman’ın, 28 Şubat döneminde Genelkurmay’dan brifing alan hakim ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulunulması talebini içeren dilekçesi de dosyaya konuldu. Karargah’taki cuntanın verdiği brifinglere katılan hakim ve savcıların isimlerinin tespit edilmesini isteyen Deliduman, dilekçesinde şunları kaydetti: “Hakim ve savcılar bağımsız ve tarafsız olduklarını iddia ediyor. Ancak o dönem illegal örgütlenen BÇG ve onun faaliyetleri çerçevesinde hükümeti ıskat etmek, men etmek veya mene teşvik etmek kapsamında sistematik ve planlı bir çalışma yapılmıştır. Bu çalışmanın sermaye, medya ve yargı ayağı mevcuttur. O dönem en önemlisi olan yargı mensupları, cuntanın vermiş olduğu brifinge katılmışlar ve hukuka aykırı olarak cuntanın istemleri doğrultusunda kararlar vermiştir. Bu kararlar belli bir kesim üzerinde şiddetle uygulanmış, halkın kin ve öfkesini çekmiştir. Hala o dönemin mağdurları mevcuttur. O dönemdeki brifinge katılanların isimlerinin tespiti için listenin mahkemeye getirilmesini, görevini kötüye kullanan hakim ve savcıların adalet önünde hesap vermelerini talep etmekteyiz.”
“VERDİKLERİ KARARLAR GÖZDEN GEÇİRİLSİN”
28 Şubat yargı kararlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen avukat Müşir Deliduman, “28 Şubat dönemi yargı kararları, baskı ve tehdit altında verilen taraflı ve hukuka aykırı kararlar olduğundan dolayı tekrar adil bir muhakemenin yapılması gerekmektedir. O dönemin mağdurları yeniden yargılama talebiyle, ilgili makamlara başvurması gerekmektedir. Ayrıca Meclis’in de bu yönde adım atması gerektiği inancını taşıyoruz. 28 Şubat yargı kararlarını bertaraf edici ve adil yargılamanın önünü açıcı, mağdurların mağduriyetini giderice yasal düzenlemeler yapılması zorunluluk arz etmektedir” ifadelerini kullandı.
DARBECİLERİN BASINI SUSTURMA STRATEJİSİ
Tutuklu sanık emekli Orgeneral Çevik Bir’in avukatı Vefa Toklu, 28 Şubat’a ilişkin Genelkurmay Başkanlığı’ndan bilgi istenmesi ve müvekkilinin tahliye edilmesi taleplerini içerin dilekçeyi mahkemeye verdi. 28 Şubat darbesinin kilit isimlerinden tutuklu sanık Albay Hüsnü Dağ, devam eden duruşmalar ve haklarındaki iddialar konusunda gazetelerde çıkan haberlerle ilgili söz alarak, adil yargılamayı etkileme amaçlı haberler yapıldığını savundu.
BRİFİNGLİ YARGIÇLARI
SAVCILIK SORUŞTURACAK
Bin 300 sayfalık iddianamenin okunmasının tamamlanmasının ardından ara kararlar açıklandı. Mahkeme heyeti, emekli Org. Çevik Bir’in tahliye talebini reddetti. Yine bazı sanık avukatlarının, Genelkurmay’dan birtakım bilgi ve belge istenmesi yönündeki talepleri, dosyada mevcut olduğu ve yargılamaya bir katkısı olmayacağı değerlendirmesiyle mahkeme heyetince kabul görülmedi. Yapılan suç duyurularına ilişkin dilekçelerin gereğinin takdiri ve ifası için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderilmesine karar verildi. Heyet, 28 Şubat 1997 tarihli MGK toplantısının tutanak ve belgelerinin incelenmesi için mahkeme hakimlerinden Hakan Oruç ve Süleyman Köksaldı’yı naip hakim olarak görevlendirdi. Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Balyoz davasından ceza alan ve Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan sanık emekli Korgeneral Metin Yavuz Yalçın’ın, mahkemede savunma yapmak üzere hazır edilmesi konusunda cumhuriyet savcılığına müzekkere yazılmasına karar verdi. Mahkeme, sanıkların savunmalarını almak üzere duruşmayı 23 Eylül Pazartesi gününe erteledi.
TÜYİM-DER’DEN MÜDAHİLLİK TALEBİ
Diğer taraftan TÜYİM-DER, davaya müdahil olma talebinde bulundu. Adliye önünde basın açıklaması yapan Genel Başkan Mehmet Yurtseven, başta Mısır El-Ezher Üniversitesi olmak üzere diğer İslam ülkeleri ilahiyat fakültelerinden mezun olanların darbe sürecinde mağdur edildiğini vurguladı. Yurtseven, “28 Şubat süreci ve sonrasında birçok keyfi antidemokratik uygulamalar ve sayısız insan hakları ihlalleriyle karşılaştık. Mezuniyet sonrası diploma denkliği alan arkadaşlarımızın denklikleri iptal edilmiş ve yeni denklik alacak arkadaşlarımızın başvuruları reddedilmiştir. Bütün bu ve benzeri uygulamaların sonucunda mezun olan her arkadaşımız farklı sosyal ve psikolojik sorunlarla karşılaşmıştır” dedi.