• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Libya’da Türkiye mi kazanıyor, İngilizler mi?

09 Şubat 2021
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Kuzey Afrika ülkesi Libya’da 24 Aralık’ta yapılması planlanan seçimlere kadar, Libya’yı yönetecek geçici hükümet kuruldu. Uluslararası bir mutabakatla kurulan, geçici yönetimin başkanlığına Muhammed Menfi, başbakanlığa ise Abdulhamid Dibeybe seçildi.

Başkanlık Konseyi Başkanı Menfi, daha önce Yunanistan’da Libya büyükelçisi olarak görev yapmıştı. Dibeybe de bir işadamı ve tahsilini Kanada’da tamamlamıştı. Konsey üyesi El Kuni Tuareg kabilesini temsilen, El Lafi Batı bölgesinden ve ‘Zaviye’ kimliğini temsil ediyordu. Aslında Libya’da ana akım grupları bir araya getirmeye çalışan bir konsey oluşturulmuştu.

Geçici başbakan Dibeybe ilk röportajını Anadolu Ajansı’na vermiş ve ‘’Türkiye’nin Libya’nın doğal müttefiki’ olduğunu vurgulamış ve Türk Dışişleri Bakanlığı’da Başkanlık Konseyi ve Başbakanın belirlenmesinden ‘memnuniyet’ duyduğunu açıklamıştı. Yani Türk devletinin, bir bütün olarak vaziyetten memnun olduğu resmen anlaşılıyor.

Öncelikle Türkiye’nin Libya’da olmasını destekleyen biri olarak vaziyetten fevkalade memnun olduğumu belirtmeliyim. Ancak bazı çekincelerimizi ifade etmek ve karar alıcılarımızı da ikaz etmekle de yükümlüyüz.

Öncelikle belirlenen başkanlık konseyinde İngilizlerin net belirleyici olduğu Libya-Bingazi’de konuşuluyor. Bu bağlamda Türkiye ve Rusya’yı Libya’da istemeyen ABD ve AB ülkeleri İngilizlerin varlığına ses çıkarmıyor. Çünkü İngilizler, Türkiye ve Mısır üzerinde büyük bir etkiye sahip. Bu bağlamda Türkiye, Libya’da halen Hava ve Deniz üslerini kurmuş değil. Sadece düşük seviye de birkaç askeri lojistik araç gereçle üs kurulmuş olmuyor.

Ayıca Muammer Kaddafi döneminde üstlenilen inşaat işlerinden kalan borçlar ve makine ve teçhizat kayıpları da telafi edilemedi. TMB verilerine göre, Türk müteahhitlerin Libya’da yaptıkları işlerden 1,5 milyar dolarlık hak ediş alacağı var. 1,3 milyar dolarlık makine ve teçhizat zararı var. Ayrıca Türk müteahhitlerin Libya’da kazandıkları ihaleler için Türk bankalarından aldıkları 1,2 milyar dolarlık teminatlar ve bankalara yıllık 50 milyon dolarlık komisyonlar duruyor.

Bilemiyorum Türk devleti, konsey üyeleri belirlenirken nasıl bir taahhüt aldı ama Başkanlık Konseyi Başkanı Al-Menfi Fransa’da Cemahiriye Öğrencileri Birliği altında okumuş ve 1969 Kaddafi’nin yaptığı devrimin ateşli savunucusudur. Ayrıca BAE halen Sudanlı savaşçıları Türkiye ve destekçilerine kaşı kullanmaya devam ediyor.

Türkiye olarak Libya, Suriye, Irak, Karabağ’da cephe Doğu Akdeniz’de denizde bir gerginliğin ortasındayız. Bu durum ekonomik ve uluslararası-politik olarak ülkemizi hırpalamaktadır. Ancak bizler de yapıcı tenkitler yaparak bakış açımızı açıklamalıyız. Üstelik tarihten gelen hatalardan ders alarak. Dönemin teşkilatı Mahsusa subayları Libya meselesi yüzünden itilafa düşmüş ve ardından Balkan Bozgunu yaşanmıştı. Dolayısıyla Türkiye olarak tansiyonu düşürmek ve riskleri minimize etmek zorundayız. Ancak ‘denge siyaseti’ uğruna İngiliz siyasetine bu kadar angaje olunmasını doğru bulmadığımızı da ifade etmeliyiz.

Nitekim; Libya Başkanlık Konseyi’nin kurulmasından Mısır devlet başkanı El-sisi oldukça memnun. Yunanistan Libya’da diplomatik temsilcilik açacağını duyurdu. Macron ve Fransız medyası vaziyetten ziyadesiyle memnun ve başarı hikâyesi yazdıklarını açıklıyor. Nitekim Konsey başkanı Menfi de ilk yurt dışı ziyaretini İngilizlerin etkili olduğu şehir Bingazi ve Kahire’ye yapıyor. Hafter’in ortağı seçilmedi diye Libya’nın Trablus, Misrata ve Zaviye kentlerinde kutlama yapıldı ve karşı listelerde seçildi. Yani ölüyü gösterip Türkiye’ye sıtmaya razı ettiler.

Biz bu fotoğrafı Sudan’da gördük; ‘Türkiye yanlısı’ kişiler seçildi diye medyaya ve Ankara’ya ‘Türkiye, bizim kardeşimiz’ demeçleri verildikten sonra CIA, istihbarat istasyonunu Sudan’a kurmuştu bile…

Elbette Türkiye’nin, rakiplerine göre sahada ve masada daha güçlü olduğunu görüyoruz ama bunun semeresini diplomatik açıdan alamıyoruz. Tarihsel olarak masada kaybetme geleneğimiz devam ediyor. Oysa Türkiye, ABD ve AB ülkelerini ikna etmekten veya bir adım geriye atmaktan başka; daha pro-aktif bir politika izleyebilirdi. Bu durumda diplomatik arenada İngilizlerin başarı hanesine Libya geçici hükümetini de yazabiliriz; ancak Biden yönetiminin tutumu nasıl olur, bekleyip göreceğiz. 

Vesselam…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mardinli hoca

Sayın sabri bey dilinize yüreğinize sağlık.Turkiye libyada kayıp etti buyurduğunuz gibi cephede kazanıyor masada kayıp ediyor.Bu geçici hükümetten kimler memnundur.Türkiye düşmanları memnundurlar kesinlikle türkiye libyada kayıp etti bunun başka tabiri yoktur

Hamit

Bu yazi icin tesekkur ederim. Yazi ve analizlerinizi takip edecegim Insallah. Bilgi ve emeginiz icin tesekkur ederim. Not. Gazetenizin Dilipak gibi yazarlari maalesef bazen karmasik mesajlar veren ve yipratan yazilar yaziyor. Editorleri de feto ve avenalarinin yorumlarina bolca yayinliyor. Lutfen etrafinizdaki bu illet fetoculeri temizleyiniz. Her posta Burundi’s ve her yerdeler. Ulkemizi bunlarlardan temizleyip bir olmamiz lazim. Bu konuda hukuki surec yetmez; sosyolojik olarak duzeltme yapmaliyiz. Bu konu uzerinde de analizlerinizi ilgili birimlere yazin. Kaleminizin kuvveti artsin.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23