• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

FETÖ ile Mücadele Ederken Yaş Dallar Kesilmesin

16 Ekim 2018
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Son zamanlarda FETÖ ile mücadelede önemli bir noktaya geldiğini biliyoruz ancak birçok kamu kurumunda “Birilerinin adamları acaba kayrılıyor mu?” sorusu akıllara gelmiyor değil. Özelikle silahlı kuvvetlerde ciddi bir sıkıntıya girildiği söyleniyor ve bu sıkıntının FETÖ benzeri ikinci bir yapılanmaya yol açabileceğini söylemekte yarar var.

Fişlenme döneminde hız artmış durumda. Kimi üst düzey subay ve astsubayların geçmişe dayanarak bir hesaplaşmaya girdiği ve bugünkü durumu bir fırsat olarak kullanmaya başladığı bilgileri bir yerlere iletilmeye çalışılıyor. Son bir yıl içinde FETÖ algısı kapsamında birçok masum subay ve astsubay personelinin haksız yere suçlandığı ifade ediliyor.

Ulusalcılara fırsat doğdu. Özelikle kendilerini ulusalcı Kemalist olarak tanımlayan üst düzey subaylar yeniden yetki tanımlaması ile kontrolsüz bir takım çalışmalara girmiş durumda. Masum subaylar ve kurum çalışanlarıyla ilgili namaz kılan, inançlı veya muhafazakâr kim varsa bunlarla ilgili detaylı çalışmaya girildiği bilgisi yayılmaya başladı. Birçok kişinin haksız yere fişlenerek yerlerinden, görevlerinden alındığı bilgisini dile getirenler var. Özellikle Milli Savunma Bakanlığı’ndaki personeller son zamanlarda çok tedirgin olmaya başladı. Bu durum karşısında kendilerini üst makamlara ifade edemedikleri için kibarca makamlarını terk etmek zorunda kalıyor, direnç ve savunmaya bile geçemediklerini söylüyorlar. Aksi takdirde kendilerini vatan haini gibi itham etmelerinin söz konusu olduğunu, işlerin, içinden çıkılamaz bir hal aldığını, korkularının artığını ve kendi aileleri tarafından dahi ihanetle suçlanarak vatan haini ilan edildiklerini ifade ediyorlar. Bu aşağılayıcı ithamların karşısında acziyetten başka ne hissedilebilir ki?

Son üç yıl içinde görevlere getirilenlerden rahatsız olan ulusalcı kanat ve yapılanması, Milli Savunma Bakanlığı’ndaki birçok kurumu kontrollü olarak gözlem altında tutup planlı bir yol kullanarak caydırıcı tehditlerle veya terör örgütü mensubu ithamıyla töhmet altına koyup kolay yoldan görevden aldırmalara başvurabiliyor. İhraç gibi yollar gösterilerek istedikleri şekilde cirit koşturdukları gün yüzüne çıkmış durumda. 

Birçok kamu kurumunda adam kayırmak için FETÖ ile mücadele sulandırılıyor. Adamı olan kayrılıyor; adamı olmayan da çok rahat geçmişe dayanan hesaplaşmalar sonucunda iftirayla suçlanıyor veya ihraç ediliyor. Gelen birçok ihbar asılsız olduğu gibi asıl FETÖ’cülerin de birtakım görevlere getirildiği söylenmekte. Örneğin; yakın akraba ilişkilerinden dolayı görevlerden alınanlar olduğunu biliyoruz ancak düne kadar FETÖ’yle iç içe olanların yeni görevlere getiriliyor olması büyük bir çelişkinin temellerini oluşturuyor. 

FETÖ mağduru birçok kişi akraba ilişkilerinden dolayı ihraç edilmiş durumda. Ak Parti’nin FETÖ ile mücadelesine karşı en çok kullanılan isimlerden biri olan Şaban Dişli gerçeğiyle karşılaşıyoruz. Bu gibi isimler ‘’Neden yalnızca akraba ilişkilerinden dolayı kendilerinin ihraç edildiğini sormak isterler.’’ Yahut masum ve vatanlarına bağlı olmalarına rağmen ‘’birçok şüpheli şahsın özel, ayrıcalıklı görevlere getirildiğini’’ merak ederler. Şaban Dişli milletin diline sakız olmuşken birilerinin buna dur demesi gerekmez mi? Mehmet Dişli hakkındaki iddianameye ve Genelkurmayın derdest edilmesi olayına karışanların başında Mehmet Dişli gibi biri varken varılan nokta milletin vicdanını yaralıyor. Dayısı olan adam nedir? Dayısı olmayan nedir?

Sonuç olarak FETÖ ile mücadele edilirken farklı terör örgütlerinin doğmasına zemin hazırlamamak gerek. Terör mağdurlarının bir an evvel sorunlarını çözmek için devletin ilgili kurumlarının gerekli tahkikatları sonuçlandırması gerekir. En önemlisi de birilerine hukuku ayrıcalıklı kılarken, birilerini görmezden gelmek vicdanı ve hakikati hiçe saymaktır. İhraç edilen birçok kamu personelinin masumiyetlerinin tespit edilmesinin ardından kişilerin iadesi sağlanmalıdır. Tüm bu olumsuzlukların hakikatle sonuçlanması için Sayın Başkan Erdoğan’ın cesaretle üzerine durması gereken konulardan biridir bu… Toplumdaki, yaraları devletin zirvesinin çözmesi gerekir.

Nefsimizi terbiye etmek için güzel bir sözle bağlayalım. “Dünya dört şeyin üzerinde durur. Bilgelerin ilmi, yücelerin asaleti, haklıların duası ve yiğitlerin cesareti.’’ -Frenk Herbert-

İletişim için;

Twitter: @sabribalaman

Facebook: sabri.balaman

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23