• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Biden ve ABD-Türkiye ilişkileri

10 Kasım 2020
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD 3 Kasım’da) yapılan genel seçimden sonra Beyaz Saray’a çıkacak kişi belli oldu/belli değil. Demokrat Partili aday Joe Biden, Cumhuriyetçi Başkan Donald Trump arasında seçim ve oy tartışması mahkemeye doğru son sürat giderken Demokrat adayı Biden farkı açarak seçilmesi için gereken asgari 270 delege sayısını aştı. Son açıklanan rakamlara göre Seçici Kurul’da 290 delege kazanan Joe Biden ABD’nin 46. Başkanı oldu.

Bundan sonraki tartışmalar artık ABD’nin iç sorunları olarak görüldüğünden Trump koltuğu bırakır mı? ABD Yüksek Mahkemesi nasıl bir karar verir? Biden’ın yerine yardımcısı Kamala Harris mi geçer? Biden, Trump’la bir çözüm yolu bulur mu? Sorularının cevabını bir kenara bırakırsak; Biden’in başkanlığını dünya medyası ve dünya ülkelerinin tamamına yakın kabul etti. Avrupa’da Macaristan, Polonya, Slovenya; Latin Amerika’da Brezilya ve Meksika; Ortadoğu’da Türkiye; Asya’da Rusya, Çin ve K.Kore Joe Biden’ı kutlama mesajları yayınlamadılar. Nihayetinde hukuken ‘onaylanmış’ bir karar/veri yok. Ancak Biden’ın seçimi kazandığı Trump’ın mızıkçılığından pekâlâ anlaşılıyor.

Elbette Biden’ın başkan olmasının Türkiye iç ve dış siyasetine de yansımaları olacaktır. Bu bağlamda ekonomi başta olmak üzere siyaset, dış politika, PKK/PYD ve FETÖ konularında Türkiye’nin başının ağrıyacağı neredeyse kesin gibi duruyor. Nitekim bu satırları kaleme aldığımız saatlerde Maliye ve Hazine Bakanı Berat Albayrak istifa etmiş. ABD’nin demokratlara yakın gazetesi New York Times, bu istifayı ABD seçimleriyle ilişkilendirmişti bile.

Ancak Biden’in seçilmesini Türk iç siyasetinden önce ABD-Türkiye ilişkileri üzerinden ele almak gerekiyor. Elbette bu analiz aslında Trump’ın yapmadıkları üzerinden de açıklanabilir.

Şöyle ki Trump döneminde FETÖ ve Gülen konusunda ilerleme sağlanamadı. Biden döneminde durumun daha da kötüleşeceği yani FETÖ’nün Türkiye’de parlatılması gibi bir riskle karşı karşıya kalabiliriz. Trump 1915 olaylarını sözde soykırım olarak kabul etti. Demokratlar döneminde de Ermeni lobisinin aktif olması yüksek ihtimal. Trump, Ermeni ve Yunan lobileri ile yakın ilişki kurdu. Ancak Karabağ ve Ege krizlerinde Türkiye’nin karşısında da yer almadı. Biden’ın Ege ve Karabağ meselesinde ultra-Türkiye karşıtı olduğu düşündüğümüzde karşımızda ciddi bir uluslararası algı gibi sorunla karşı karşıya kalabiliriz.

Trump göreve gelir gelmez; birçok Müslüman ülkeye ABD’ye giriş yasağı koydu. Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdı. Biden ise ABD’deki Müslüman toplumun desteğini aldı. İsrail’in yayılmacı politikasına da karşı çıktı. Ancak kendisini Siyonist olarak tanımlıyor. Trump, Türkiye Rusya’dan S-400 aldığı için Türkiye’nin 1.25 miyar dolar verdiği F-35 projesinden çıkarılmasına sessiz kaldı. Rahip Brunson meselesinden ötürü Twitter’dan yaptırım açıkladı. Dolar 5 TL’den 7.21’e çıktı. Biden da HDP ve PKK siyasetini destekliyor. Trump Türkiye’yi gümrük tarifelerinden çıkardı. YPG’li terörist Mazlum’u muhatap aldı. Biden da ekonomik yaptırımları gündeme taşıyor.

Trump, Türkiye’nin Libya, K.Irak ve Suriye’de Fırat’ın doğusundaki operasyonlarına destek verdi. Biden ise karşı çıkıyor. Üstelik Trump gibi Türkiye’yi yaptırımla tehdit ediyor. Ancak Trump, Kongre’den çıkan ekonomik yaptırımlara engel oldu. Dolayısıyla biri birinden farksız değillerdi.

Sonuç olarak Biden mı?, Trump mı? sorusunun aslında cevabı yok. Her ikisinin devlet ve hükümet politikalarında Türkiye’yi hedefe koyduğu aşikâr. Ancak Türkiye’nin kısa vadeli ihtiyaçları ve akut meseleleri olan Libya, Suriye ve Karabağ meselelerinden ötürü Trump’ın bir adım bize yakın olduğu gözüküyordu. Bu durum Erdoğan ve Türkiye’nin Biden ile anlaşılamayacağı anlamı çıkarmaz; elbette iç ve dış siyasette bir basınç olacağı ve kartların yeniden dağılacağını göz ardı etmiyoruz. Fakat Türkiye’yi bir insan vücudu gibi tasvir edersek Biden-Trump tercihinden biri yapmak, Coca Cola-Pepsi arasında bir ayrım yapmak gibidir. Yani insan vücudu için her iki asitli içecek de zararlı olduğunu düşündüğümüzde; Biden’ın başkan olduğu için karalar bağlamanın bir anlamı yok. 

Çünkü o da Trump’tan farksız. Önemli olan Türkiye’nin nasıl bir politika izleyeceği sorusudur. Bu bağlamda Türkiye, bağımsız politika izlemeye devam etmeli. Bırakalım Biden, Türkiye ve Erdoğan ile çalışmak için çeşitli siyasi, askeri, diplomatik ve ekonomik yolları kendisi bulsun. Nihayetinde Türkiye, Batıcı-Avrasyacı bir denklem içerisinde ‘tercih’ yapılmaya zorlansa da; kendi bölgesinde başlı başına bir aktör olduğu unutulmamalıdır. Dolayısıyla Biden ile birlikte çalışma tutkusundan ve korkusundan vazgeçip Türkiye’nin menfaatlerini maksimize etmek zorundayız. Vesselam... 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Mustafa

Bari siz yapmayın. Devletin bir yönetim tüzüğü vardır hiç kimse bu tüzüğün dışına çıkamaz. Türkiye in tüzüğünü CHP hazırlamıştır yeni bir tüzük hazırlanana kadar bu sistemin dışına çıkamazsınız, etrafında tur atar ama tüzükten ayrılimazsiniz

FETÖcü Amir.

Desene bazi Akit yazarlari bosuna aglasiyor .Trumpi kaybettik diye .
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23