• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Batının yeni ‘enerji’ oyununa dikkat

17 Ağustos 2021
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

İklim değişikliğine karşı imzalanan Paris Anlaşması isimli anlaşmanın, yakın zamanda tüm dünyada hayata geçirileceği açıklanmıştı.

Bu konuyla ilgili kaleme aldığım yazıma, öncelikle ülkemiz için bu anlaşmanın erken olacağını belirterek başlamak istiyorum. Ülkemizin karbon salınımı konusunda gelişmişlikte, Avrupa Birliği ülkeleri seviyesine gelene kadar belirli bir süreye ihtiyacı vardır. 

Bugünlerde temiz hava, temiz çevre konusunda ahkam kesen ülkeler kalkınmışlıklarını bir nevi ‘tam yasaklamaya çalıştıkları’ fosil yakıt enerjileri ile nükleer enerjiye borçludur. Asıl önemli nokta da budur. Paris Anlaşması’nı imzalayan ülkeler arasında nükleer enerji konusunda istediği başarıyı yakalayamamış tek ülke Türkiye’dir. Bu sebeple mevcut konuya oldukça temkinli yaklaşmamız en doğru iş olacaktır.

Devletimiz de bu konuda gayet temkinli ve uyanık davranmış ve 2050 yılına kadar Türkiye’nin karbon salınımını azaltamayacağı yönünde açıklamaları ile yerinde bir hareket sergilemiştir. Zamanlaması da uygun düşmüştür. 

Tüm G20 ülkelerinin imzaladığı anlaşmayı, Türkiye imzalamamıştır. Buna mukabil Avrupa Birliği müktesebatı kapsamında bir dayatma ile karşı karşıyayız. Gelişmekte olan ülkeler tarafından Avrupa Birliği üyesi ülkelere ihracat yapılması durumunda yenilebilir enerji kullanılamadığından dolayı, karbon salınımı bedeli olarak ‘söz konusu ülkelerden mal sınıra geldiğinde’ ücret alınması gündemde…

İsmini de koymuşlar hemen! ‘SINIRDA KARBON DÜZENLEMELERİ (SDK).’

Oh ne âlâ… Alınacak ücretlerin fosil yakıt ile enerji üretilmemesi hususunda 3’üncü dünya ülkelerine kredi olarak verilmesi planlanmış. Ancak ülkemizde birçok kesimin ortak sesi kredinin verilmeyeceği yönündedir. Ülkemizin yararına da bir durum olmadığı öngörülmektedir.

Ülkemiz linyit rezervleri bakımından Avrupa’da 5’inci sırada yer almaktadır. Enerji üretiminde ülkemizde bol miktarda bulunan yerli kömürümüzü kullanmamızın elzem olduğu aşikârdır. Dünya ticaretindeki acımasız rekabeti buradan elde edilecek ucuz ve sağlıklı enerji ile kırabiliriz. Bu çalışmalara hız verilmeli, ivme kazandırılmalıdır. 

Ayrıca ülke olarak 20 milyar tonluk devasa bir kömür rezervine sahibiz. Kara elmasımız var bizim… En önemlisi günümüzde kömür sıfıra yakın bir emisyonla yakılabilmektedir. Son yıllarda ülkemizde ve bütün dünyada geliştirilen kömür yakma üniteleri bu konuda rüştünü ispatlamıştır. Ayrıca tek suçlu fosil yakıtlardır algısı doğru değildir. Geçmişteki KYOTO Protokolü’nün de tek taraflı bir senaryo olduğu bütün dünyada anlaşılmıştır.

Sanayileşmiş diye adlandırdığımız ülkeler bu dayatmayı kabul ettirmek için öncelikle sanayi devriminden beri dünyada oluşturdukları çevresel tahribatın toplam bedelini ödesinler. Öncelikle bir görelim bunu demek çok yerinde bir aksiyon olacaktır.

Sonuç olarak mevcut durumda Türkiye’nin “Karbon Ayak İzinin Takibi“ (diğer tanımlamasıyla Sınırda Karbon Düzenlemeleri (SDK) sürecinde bir süre daha yer almaması ülkemizin menfaati için büyük önem arz etmektedir. Birçok mecradan bu konudaki fikir birliği hızla yükselmektedir.

Ezcümle; kalkınmakta olan ülke konumundan çıkıp, kalkınmış ülkeler safına gerçekten geçmek istiyorsak bu hareketli yapmaya mecburuz. Diğer taraftan bakarsak eğer; dünyadaki gelişmekte olan ülkeler daha fazla kalkınmasın. Gelişmiş olan ülkeler olarak adlandırılan, bizler kaymağı yemeye devam edelimin adıdır bu karbon salınım gazı adı altında, yakın zaman diliminde Türkiye’nin bağımlı enerji politikasına tabi tutulması için ciddi bir operasyona tutulması göz ardı edilmemelidir.

AB Enerji Ajansı’nın yaptığı bazı çalışmalarda Türkiye raporu ayrı bir yere konumlandırılmıştır. Nükleer ve yenilenebilir enerji Türkiye açısından önemli ve bir o kadar elzem bir konudur. Raporda bölgenin istikrarı için Türkiye’nin stratejik öneme sahip bir partner ülke ve AB’nin NATO içinde de olmak üzere mümkün olan en iyi ilişkileri kurmak istediği bir müttefik olduğu belirtildi. 

AB’nin, Türkiye ile birçok alandaki stratejik uyumunda ve yapıcı iş birliğinde çıkarı bulunduğu ifade edilerek, olumlu ilişkiler için bu görünümü, Türkiye’nin mevcut politikalarının engellediği ileri sürüldü.

Vesselam…

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

ABDULLAH

Eûzu billahi mineş-şeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahîm. Elhamdulilahi rabbil âlemin vesselatu vesselâmu âlâ Rasuline Muhammed in ve ala alihi ve sahbihi ecmain. es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtuhû İki cihan saadetine kavuşmak, ancak ve yalnız Allah (Celle Celâlühû) ‘ nün rahmet olarak gönderdiği Peygam­ber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)’e tâbi olmaya bağlıdır.

Hikmet Yılmaz

Akit tv,proğramlarınıza aile yapımızı çocuklar üzerinden hızla bozan ( ELMALI STANDALI ) gibi sinsi ulusal çocuk istismarı merkezi olan UCEM'i konuklarınızı ile konu edinin lütfen.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23