• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sabri Şahsuvar
Sabri Şahsuvar
TÜM YAZILARI

Asaleti Olmayanın Dostluğu Olmaz

31 Temmuz 2018
A


Sabri Şahsuvar İletişim: [email protected]

Geçmişten günümüze Amerika’nın tarihiyle beraber coğrafyamız üzerinde ürettiği çıkarcı politikaları göz önünde bulundurduğumuzda Amerika’nın küstah politik tavrını huy edindiğini görüyoruz. 

Osmanlı Devleti’nin Amerika ile ilişkilerini incelediğimizde, Amerika’nın bağımsızlığını ilan ettiği dönemin hemen ardından birçok devlete elçiler gönderdiğini ve bunlardan birinin de Osmanlı Devleti olduğunu biliyoruz. Osmanlı’nın son dönemlerinde yaşanılan sancılı süreçlere rağmen henüz kudretini tam anlamıyla yitirmemiş olması, Amerika’yı ticari anlamda Osmanlı’ya karşı talepkâr bir konuma getiriyordu. 

Osmanlı’nın yeniliklere açık olma fikri ile yeni bir devletle ilişkileri güçlendirmek adına Amerika’ya sağladığı imtiyazlar zamanla Osmanlı’nın aleyhine bir seyir sürdürdü. Çok fazla kapitülasyon elde eden Amerika, Osmanlı’nın olumlu yaklaşımlarını suiistimal etti. 

Zamanla üstünlük sağlama çabalarıyla Osmanlı’ya politik anlamda yüklenmeye başlayan Amerika, misyonerlik faaliyetlerini arttırmak için çalışmalarda bulunmuş ve konsoloslar da Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etmeye başlamıştır. Amerika’nın Erzurum ve Harput’ta konsolosluk açmasına karşı çıkan Osmanlı, konsolosluğun resmen tanınmaması halinde ‘’Amerikan Kongresi’nde Osmanlı aleyhine konuşmalar gerçekleştirileceği’’ tehdidiyle karşı karşıya kalmış ve Erzurum konsolosu kerhen atanmıştır. 

İstediği alınmadığında ağlayarak istediğini aldıracağını düşünen şımarık bir çocuk gibi davranan Amerika, istediği imtiyazlara izin verilmediği müddetçe sık sık ‘’Osmanlı’nın aleyhinde sert konuşma yapacakları’’ tehdidiyle arzularını elde etmiştir. 

Yine Türkiye Cumhuriyeti döneminde de Amerika’nın taleplerinin karşılanmadığı müddetçe Türkiye’ye çeşitli yaptırımlar uyguladığını görüyoruz. 1973 yılında Milli Selamet Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi koalisyonuyla Amerika’nın tüm itirazlarına rağmen Kıbrıs Harekâtını gerçekleştiren Türkiye, İncirlik Üssüne el koyarak üssü Silahlı Kuvvetlerin eline bıraktı. Bunun üzerine 1975 sonrası Türkiye’ye silah ambargosu uygulayan Amerika sağlam bir müttefikten ziyade, sinsi ve çıkarcı bir yaklaşımla Türkiye’ye yanaştığını bir kez daha kanıtlamıştır.

Orta Doğu üzerinde yine çıkarları uğruna kirli ve kanlı politikalar izleyen ve Orta Doğu ülkelerinin iç ve dış politikalarına müdahale etmeyi kendine hak gören Amerika ile Türkiye ilişkileri 2000’li yıllarda daha farklı bir boyuta taşındı. 11 Eylül saldırıları, Amerika’nın Irak’a girmesi, Süleymaniye’de Türk askerinin başına çuval geçirilmesi gibi hadiselerin ardından Amerika’yla ilişkiler büyük bir çalkantıya girdi. 

Son dönemlerdeyse Amerika ile Türkiye ilişkilerine baktığımızda Amerika’nın Türkiye’ye karşı olumlu bir politika izlediğini görüyorduk. NATO zirvesinde Trump’ın üyelerin üzerine düşeni yerine getirmediğini dile getirirken Cumhurbaşkanımız Erdoğan için ‘’Erdoğan hariç, o işlerini doğru biçimde yapıyor’’ ifadeleri de buna örnek olacak biçimdeydi. 

Ancak Rahip Brunson’un ev hapsinin ardından Trump’ın hadsiz açıklamalarda bulunduğunu görüyoruz. ‘’Brunson’un Amerika’ya iadesi gerçekleşmediği takdirde Türkiye’ye ciddi yaptırımlar uygulayacağını’’ belirtmesi Türkiye Cumhuriyeti’ni hafife almaktır. 

Türkiye Cumhuriyet’i sınırları içerisinde bu vatan topraklarına ihanet etmiş her bir bireyin yargılanması bu toprakların sınırları içerisinde gerçekleşmelidir. Türk yargısına ve Türkiye iç işlerine hiçbir dış gücün müdahale etmesi ve tehditler savurması kabul edilir değildir.

Tarihin tekerrürden ibaret olduğunu gördüğümüz bu hadiselerden yola çıkarak bugüne geldiğimizde şımarık çocuk Amerika’nın bugün de aynı tavrı sergilemek için üsteleyeceğinden şüphemiz yoktur. Amerika her dönem olduğu gibi istemediği bir vaziyetin gerçekleşmesi durumdan yaptırım uygulama girişiminde bulunacaktır. 

Ancak değişen dünyayla birlikte değişen bir Türkiye olduğunu da unutmamak gerekir. Türkiye, sağlam bir dış politikayla krizleri atlatabilecek gelişimi sağlamış bir ülke olarak üzerine düşeni yerine getirecektir. 

Vesselam…

İletişim için; Twitter: @sabribalaman

Facebook: sabri.balaman

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23