• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Nurettin Veren
Nurettin Veren
TÜM YAZILARI

Dikkat!!! Mayınlı arazi gibi olan üniversitelerden şimdilik biri patladı

10 Nisan 2018
A


Nurettin Veren İletişim: [email protected]

Son iki üç aydır hatta 1 yıldır YÖK üzerinde yapmış olduğum canlı televizyon konuşmaları ve köşe yazılarımda, üniversitelerin içerisindeki itişip kakışmaların, haksızlıkların ayyuka çıktığını, adeta üniversitelerin ve YÖK’ün kaynar kazan gibi olduğunu, patlama noktasına geldiğini dile getirdim. Maksadım sadece bir facianın önüne geçmek, mağdur ve mazlumların derdine derman olmaktı. 

Bütün amacım sayın Cumhurbaşkanımıza ulaşabilmek ve bu mağdur öğretim üyelerinin seslerini duyurabilmekti. Fakat Cumhurbaşkanımıza ulaşmanın imkansızlığı ve etrafındaki onu çevreleyen kişilerin, bunun adeta duyurulmaması için her türlü maniyi çıkarması üzerine, bu üniversite mensubu Prof. hocalardan yüzlercesi bir araya gelip, bize ellerindeki belgeleri ve dosyaları teslim ettiler.

Şikayetlerine CİMER ve BİMER’den hiçbir netice alamadıkları gibi ilgili Cumhuriyet savcılarından da, netice alamadıklarından dolayı, bizimle toplu halde görüşme yapıp, bu dosyaları bir platform halinde Cumhurbaşkanımıza ulaştırabilmek için birlikte yollar aradık.

Maksadımız bu Eskişehir Üniversitesi’ndeki facia gibi olabilecek pek çok faciaların oluşmaması ve mağduriyetlerin giderilmesi idi. Burada biz kimin haklı ve haksız olduğu hususunda bir fikir beyanında bulunmuyoruz. Sadece gecikmiş bir adaletin, üstü örtülen bir zulmün zaman içerisinde patlayabileceğinin alametlerini ve kıvılcımlarını gördüğümüz için uyarılarda bulunmaya çalıştık. 

Feraset, kifayet, dirayet ve adalet beraber olmalıdır. Feraset; bir olayı önceden fark etmek ve sezmek, zulüm vukuu bulmadan önlenmesini sağlamaktır. Şu anda üniversitelerimizde buna benzer pek çok gecikmiş, hatta patlama noktasına gelmiş olaylar vardır. Devletin adaletinden ve otoritesinden umudunu kesenler, kendi gücü ve otoritesi ile veya başka mihrakların yönlendirmesiyle ayağa kalkar, sokaklara dökülür. Kaba kuvvetle işi halletmeye yönelir, işte en tehlikeli olan ortamda birilerinin bu çeşit öfke patlamalarını yönlendirmesi ve kullanmak istemesidir

Bu çeşit öfke patlamalarını kullanmak isteyen, yönlendirmek isteyen, sokak hareketlerine işi çekmek isteyen hain mihraklar, bu tip hadiseleri çok ciddi takip ederler, bunlara fırsat verilmemeli ve zemin hazırlanmamalıdır. Rahat ve rehavet içerisindeki YÖK’ün görülüyor ki; üniversitelerdeki öğretim üyeleri arasındaki haksızlık ve hukuksuzlukları, gidermeye gücü yetmiyor. 26.03.2018 tarihinde YÖK başkanlığını telefonla arayarak, Eskişehir’deki patlayan dehşetli olay gibi pek çok üniversitede de, mayınlı arazi haline gelmiş olduğunu anlatmak için Yekta Saraç’ın özel kaleminden randevu talep ettim, maalesef geriye dönüş alamadım, keşke görüşme imkanı olsaydı da, bu gibi geç kalınmış pek çok hadisenin belgelerini kendisine sunabilseydim.  

Şimdi ise, üniversite öğretim elemanları arasında, FETÖ’cü ve FETÖ karşıtı olanlar diye büyük uçurum ve suçlamalar hasıl olmuştur. İki tarafın birbirlerini bu tip ithamlarla suçlaması, geçmişteki talebe hareketlerinde sağcı-solcu gibi değerlendirmelerden daha büyük, iç karışıklıklara ve facialara sebebiyet verebilir. Gezi olaylarını bile değerlendirmek isteyenler, bu fırsatları körükleyebilir.

15 Temmuz’dan sonra 14.500 savcı ve hakimden 5000’e yakını ihraç edildi, neredeyse yargı sisteminin 3’te biri FETÖ’cü olduğu için ihraç edildi. Emniyette ise, 30 bine yakın polis ihraç edildi, belki bu sayı 50 bine ulaşabilir. 10 binden fazla subay ve astsubay da askeriyeden atıldı, alt ve üst rütbeli subaylar hâlâ Bylock’tan dolayı atılıyor. Coco, Eagle, programlarından sonra, yeni yeni programlar ile örgüt faaliyetlerine devam ediyor. 

Milli Eğitim’de ise: 22.000 öğretmen ihraç edilmiş, 7.500 civarında da işlemleri devam edenler var. İlköğretim ve liselerde de 30.000 civarında FETÖ’cü öğretmen tespit edilmiş. Esas dikkat çekici olan, 2016 itibariyle 160 bine yakın akademisyenden, ihraç edilen sayısı ise %4 civarında. Bu sayının daha fazla olması gerekmez mi? 

O zaman üniversitelerdeki bu ayıklama ve temizleme, acaba yeterli mi? Öncelikle bu işi yapacak olan YÖK’ün, kendisinin içerisinde, yukarıdan başlayarak bütün kurumlarında çok ciddi sorumluluk almış olan kişilerin, kendilerinin FETÖ ile hiçbir şekilde irtibatlı ve iltisaklı olmayanlardan seçilmesi lazım. 

Halbuki biz YÖK’ün bu kurullarında, yakın geçmişinde FETÖ ile irtibatlı ve iltisaklı olan pek çok ismi biliyoruz. Kamuoyu ve üniversite camiası bu isimleri yüzlerce profesör ve öğretim üyesi, Cumhurbaşkanımıza toplu bir şekilde ifade edebilir ve tanıklık yapabilir. Cumhurbaşkanımızın vereceği bir randevu ile bu konu açıklığa kavuşabilir. 

FETÖ ile mücadelede hızlı hareket etmek için rektörlere verilen KHK yetkisi, rektörleri adeta birer kral durumuna getirmiş, FETÖ ile mücadele yerine yargının dahi üstünde bir yetkiye kavuşmuşlardır. Olağanüstü hal bütün yurtta devam etse bile, üniversitelerdeki rektörlere verilen bu yetki alınmalı ve yargıya verilmelidir.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23