• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Model eğitimde ferdiyet olgusu

25 Ağustos 2018
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Ümidimizi kesmesek de beklemekten yorulduk. Milli Eğitimimizde öngörülen reformlardan, iyileşmelerden bahsediyorum. Bu en hayati, bu en önemli konu her nedense hep ihmale uğruyor, umursamazlığımızın kurbanı oluyor.

Eğitim, talim ve terbiye kavramlarına yüklediğimiz anlamların eyleme dönüşmesidir. Talim ve terbiye ne kadar ortak paydada buluşabilirse eğitim o kadar başarılı olur. Ortak paydalar azaldıkça eğitimin kalitesi düşer,  gaye ve maksadından kopuk hale gelir.

Talim ve terbiyenin ortak paydalarından biri ve en önemlisi “ferdiyet”  kavramıdır.

Her insanın mahiyeti müstakil bir varlıktır ve mutlaka her insanı diğer insanlardan farklı kılan bazı özellikler vardır. Bu açıdan hem talim hem de terbiyede insana ait bu hususiyet daima göz önünde bulundurulmalıdır. “Bugün bize sizi ilk yarattığımız gün gibi teker teker geldiniz” (En’am/94) ayeti insanın ferdiyetine işaret eder.

Ferdiyet her insanın tüm insanlığa ait hususiyetlerin bütününü taşımasının adıdır. Bu bağlamda her bir fert bütün insanlık kadar önemlidir, değerlidir. Eğitimde ferdiyet merhalesi, her insana kendi önem ve değerini hatırlatma ameliyesidir. İnsan, bir başkasına mukayese edilerek önemli değildir. Bu sebeple de “kişilere” özellikle yakınları, akranları arasında mukayese yapmak ve bu mukayeseyi belirli hale getirerek onunla herhangi bir sonuca varmak çok yanlış ve hatalı bir yaklaşım tarzıdır. Her insan kendine bir modeli örnek alabilir. Fakat bu örnek alış o kişinin özgür iradesi ile gerçekleşmelidir. Terbiyede bu durum insanın önüne en ideal model alternatiflerini sunmakla olur. Yoksa dayatmalar neticesi örneklemeler kişileri kendi benliğinden, kendi ferdiyetinden uzaklaştırır. Kişi, bu örneklerden uzaklaştığında ise boşlukta kalır. Hayata tutunamaz bir hal alır. Özellikle örnek model alınan insandaki yanlışlar, hatalar model alan insanda şok etkisi yapar. Bütün insanlara olan güveni sarsılır. Hâlbuki kendi ferdiyeti esas alınarak yapılacak bir eğitimde o insan kendinden kopmaz, başkalarının yanlışları onu etkilese bile bu etki onu hayattan koparacak ölçüde şiddetli olmaz.

Öğretimin bu ilk kademesinde çocuklara mutlaka kendileri olmaları telkin edilmeli, gizli-açık taklitten kaçınmaları temine çalışılmalıdır. Ferdiyet bir bakıma her ferdin başkaları kadar değerli olduğunu öğretirken, diğer fertlerin de en az kendisi kadar değerli olduğunu da öğretir. Dolayısıyla kişiye sürekli bir empatinin aşısı yapılmış olur. Irk, din, dil, renk ve cinsiyet farkı gözetmeksizin her insana insan olduğu için değer verme hasleti bu merhalede kazandırılır. İnsan ferdiyeti ile terbiye edildiğinde eşitlilik anlayışına ve “adalet” duygusuna kavuşur, ferdiyetinde inkişaf ettikçe bu duygu onda daha da kökleşir.

Hâlbuki “ferdiyetiyle” yetiştirilmeyen insanlarda çeşitli kompleksler kök salar, onu kimliksiz bir hale getirir. Ya da gurur, kibir, enaniyet gibi negatif duyguların abartılı hallerine maruz kalır. Böylesi bir gidiş, her insanı küçük birer “firavun” haline getirir. Ferdiyet, bireysellik düşüncesinin istikamet üzere sürdürebilmesinin tek garantisidir. “Ey insanlar, biz sizleri bir anne ve babadan yarattık” ayeti her ferdin bütün insanlık ailesinin birer bireyi olduğunu hükme bağlar. Efendimiz, insanları bir tarağın dişleri gibi eşit kabul eder. “Arap’ın Acem’e, Acem’in Arap’a bir üstünlüğü yoktur” buyurur. Hem Kur’an’da hem de hadislerde insanın bu yönüne sürekli vurgu yapılır. Risale-i Nurlarda da ferdiyet meselesi yine Kur’an ve sünnet ölçülerine göre işlenir. Özellikle her bireyin kendi iç bütünlüğü içinde terbiye edilmesini öngörür. “Frenkleri taklide çalışmayınız” diyerek kötü örneklerin önünü alır. Irkçılığı ret ederek insanların temelde eşit olduğuna vurgu yapar. Aile bireylerinin birbirlerini iyi hasletlerde taklit etmelerini öğütler. Toplumda da böylesi bir alışkanlığın olması gerektiği hususunda tahşidat yapar.

Risalelerdeki, “Kimseyi taabbüd edecek derecede büyük görme, kimseyi de tekebbür edecek derecede küçük görme” düsturu ferdiyet terbiyesiyle yakından alakalı bir durumdur. Ferdiyet terbiyesi insanı başarılı kılar. Kendisini diğer insanlar gibi eşit gören bir kişi bunu başarı alanına da gayet rahatlıkla yansıtır. Madem benim gibi olan birisi bunu başarıyor, ben de onun gibi olduğuma göre ben de başarırım, der.

Ferdiyet terbiyesi, insana maddi-manevi yanlarıyla bir bütün olduğunu öğretir. Maddi ihtiyaçları olduğu gibi manevi ihtiyaçları olduğunu da hatırlatır.

Ferdiyet insana kimlik kazandırır. “Ben kimim?” sorusuna tam, kesin ve net cevap verir. Böylece insan bir ömür boyu kimliksiz olmaktan ya da kimlik bölünmelerinden kurtulur.

Ferdiyet terbiyesi, insan cinsiyetine bakışta da istikamet üzere olunmasını temin eder. Kadın en az erkek kadar, erkek de en az kadın kadar kıymetlidir, değerlidir, bunların üstünlük adına birbirinden farkı yoktur. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23