• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

BİZİM KIBLEMİZ

24 Mayıs 2025
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

BİZİM KIBLEMİZ

LATİF ERDOĞAN

Kıble, ibadette dönülecek sabit yön demektir. Bu anlamda bağımsızlık kazanmış her dinin kendine özgü bir kıblesi vardır.

İslam dinin kıblesi Mescid-i Haram’dır. Kâbe yeryüzünde hak dine kıble olmuş ilk evdir. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail tarafından inşa edilmiş bu kutsal mekân onlardan sonraki bütün dönemlerde kıble kabul edilmiştir.

Yahudiler de Hz. Süleyman tarafından Beyt-i Makdis inşa edilinceye kadar kıble olarak Kâbe’ye yönelirlerdi. Daha sonra Beyt-i Makdis’e yöneldiler. Hristiyanlar doğu tarafını kendilerine kıble edindiler.

Peygamber Efendimiz, Mekke döneminde Kâbe’yi araya alarak Mescid-i Aksa’ya doğru yöneldi. Medine’de ise on altı ay kadar yine Mescid-i Aksa’ya doğru namaz kıldı. Nihayet dua dua yalvardığı, niyazda bulunduğu talebine Rabbimizden cevap geldi; ve ona Mescid-i Haram’a yönelmesi emredildi. Gelen emir doğrultusunda yüzler ilk kıble olana/Kâbe’ye yöneldi. Bu aynı zamanda İslam dininin bağımsızlık ilanıydı.

Medine Yahudileri şoka girdiler.  Daha önce Müslümanların kendi kıblelerine yönelmiş bulunmasını istismar ederlerken ve bununla Müslümanları psikolojik zaafa uğratmak isterlerken birden bire bu büyük koz ellerinden alınmış, Müslümanlar artık Kâbe’ye yönelir olmuşlardı.

Onlar kıble değişikliğinin ne anlama geldiğini de çok iyi biliyorlardı; zaten kin ve öfkelerinin feveranı da bu bilgi sebebiyle idi. İslam tarihi açısından hicret ne kadar önemli ve anlamlıysa kıblenin değişimi de bir o kadar önemli ve anlamlıdır. İslam böylece yeni ve müstakil bir din olduğunu ilan etmiştir.

Kıblenin değişmesi aynı zamanda Müslüman topluluğu için de yeni bir arınma hamlesiydi. Böylece her hal ve davranışta Peygambere tabi olanlarla ökçelerinin üzerine geri dönecekler bu vesile ile bir kez daha ayrışacaklardı. Zaten bütün imtihan ve iptilaların hak katındaki gerçek sebebi de bu değil miydi? İşte bu imtihan sebebiyle de Müslüman görünen nice münafık dökülmüş, kazanma kuşağında kaybedenlerden olmuşlardı.

Ayette bu gerçekler şöyle anlatılmaktadır: “Biz senin yüzünün göğe doğru çevrilmekte olduğunu görüyoruz. Elbette seni razı olacağın bir kıbleye döndüreceğiz. Yüzünü Mescid-i Haram yönüne çevir. Her nerede bulunursanız yüzünüzü onun yönüne çevirin. Şüphesiz kendilerine kitap verilenler, tartışmasız bunun Rablerinden bir gerçek olduğunu elbette bilirler. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.” (Bakara, 144)

Kıble o kadar önemliydi ki, hiçbir din saliki kendi kıblesinden vaz geçip başka bir dinin kıblesine yönelemezdi. Bu tavizsiz kabulleniş Kuran’da ihbar-ı bilgayb şekliyle şöyle dillendirilir: “Sen bütün ayet, delil ve mucizelerini ortaya koysan ehl-i kitaptan hiç biri senin kıblene tabi olmayacaktır. Sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Onlar da birbirlerinin kıblesine tabi olmazlar. Sana bu ilim geldikten sonra onların hevalarına uysan mutlaka zalimlerden olursun.” (Bakara, 145)

Bu ayet, gaipten haber vermesi yönüyle mucize olduğu gibi her din sahibi için kıblenin sarsılmaz bir bağ olduğunu haber vermesi bakımından da dikkat çekicidir. Nitekim zaman bu haberi doğrulamış ve hiçbir din sahibi bir başka dinin kıblesini kıble edinmemiştir. Ve her din sahibi kendi kıblesine sarsılmaz bir bağla bağlanmıştır.

Kıblenin bu önemine işaretledir ki Efendimiz: “Kim bizim namazımızı kılar, kıblemize yönelir ve kestiğimizi yerse o Allah ve Resulünün güvencesi altındadır” buyurmuştur.

Bu açıdan çok net olarak söyleyebiliriz ki, kadimden bu yana dinleri birleştirmek için yapılan bütün gayretler teoride ne kadar mesafe alırlarsa alsınlar, iş kıble konusuna gelince tıkanmış; bu sebeple de dinler arası diyalog kisveli hain emellerine ulaşmaları akim kalmıştır. Cenâb-ı Hak, tespit buyurduğu kıble hakikatiyle, dinleri birleştirme batıl düşüncesini her daim bertaraf etmiş bundan böyle de bertaraf edecektir.

Kıble farklılığı hayırda yarış içindir. Ayette: “Her toplumun yüzünü çevirdiği bir yön vardır. O halde hayır işlerinde yarışın” (Bakara. 148) denilmiştir. Dini teke indirmeye çalışmak bu yarışı durdurmak anlamına gelmektedir. Zaten küreselcilerin emeli de budur! 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Ahmet Serdar

Kıble, Kabe sadece namazda değil hayatın bütününde yönelinmesi gereken merkez konumunda olmalıdır. Namazdaki sabit yöneliş böylesi bir öğreti ve temrini de içerir.

Allahu ekber 

Başları açtılar, Cuma a yı terklettiler kopya çekerek kul hakkına girdiler, düzmece belgelerle askerleri zindanlara attılar, komplo yöntemiyle makamları ele geçirdiler, halkın seçtiği hükumete darbe yaparak vatani ele geçirmeye teşebbüs ettiler, Hristiyanlara benzediler onlar gibi oldular, İsrail’e alkış tuttular, bebeklerin ölümüne ses çıkarmadılar, cenazede İncil okudular (Hz Mesih bu diye zavallı robotlara yedirdiler), beddualar ettiler tutmadı. Kim böyle yolundan sapmış ama kendini hak yolda zanneden bir shakirt e rastgelirse, euzu besmele çeksin. Onlar, tüm bu fiilleri mecburen, İslamiyet’i hakim kılmak için yaptıklarını söylerler. Bunu anlamayanlara saf, aptal, akılsız, idrakten yoksun, gafil, cahil, kabiliyetsiz, “ fakiri” keşfetmekten aciz, pasif, işe yaramaz, Kur’an’ı bilmeyen, “ büyük kurtarıcıyı”keşfetme kabiliyetinden yoksun pısırıklar olarak tarif ettiler. Teşekkürler latif Erdoğan. İyi ki varsın. Onlar elbette sana saldırırlar. Sen hep yaptığın gibi sabret. Allah yar ve yardımcın olsun. Esselamu aleyküm.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23