Kadın cinayetleri!

Türk Tabipleri Birliği sessiz..

Aksaray’da Özel İnova Hastanesi’nde bir hemşire, bir doktorun kaldığı rezidans evde, pencereden düşüp hayatını kaybetti.

“Pencereden düşüp” dediysem..

Siz anlayın..

Kim bilir ne yalanlarla, eve çağrılan..

“İki dakikalığına gelsen ne olur yani” diye dil dökülüp, sonrasında neler yaşandı ise hayatı karartılan hemşire.. 

Mi desem..

Yoksa, benim saflığımın çok ötesinde..

Neresinden baksan “hastane değil, çirkef işlerin döndüğü bir yuva haline dönüştürülen bir yerde yaşananlar” mı desem..

Ki, pencereden düşüp öldüğü açıklanan hemşire sebebi ile özel hastanenin sahibi olan, kendisi de doktor unvanlı Türkcan Coşgun da ifadeye çağrılmış.

Hatta serbest bırakılmış ama.

Bir şeyler var ki, “adli kontrol” şartı getirilmiş..

Pencereden düşme muhabbetlerine artık alıştık..

“Üniversiteli genç kız, maaşını istediği patronunun bürosunun bulunduğu 21. kattan düşüp öldü..”

“İş arayan liseli genç kız, kendisi ile görüşen işveren temsilcisinin bulunduğu odadan düşüp, hayatını kaybetti.”

Ve daha nice benzer haberler..

Ben bekliyorum ki, “kadın hakları” diye ter ter tepinenler..

Hemen her gece bir başka kadın ile yatağa giren soldan çarklı erkeklerin ne kadar ilkesiz, ne kadar ahlaksız olduklarını açıklayıp, toplumu dini değerlere daha fazla sahip çıkmaya çağırsınlar..

Kadına “değer”in, İslam dininde verildiğini anlatsınlar..

Canan Güllü, hastane sahibi doktorun ve hastanede çalışan bir başka doktorun (ne yazıktır ki, şu bu tür suçlarla muhatap edilen çoğu defa iftiraya uğrayan dindar insanların çetelesi tutulurken, anne adı, baba adı, doğum yeri, doğum tarihi, ebesinin adı, ninesinin kızlık soyadı, büyük babasının askerlik yapıp yapmadığı her şey didiklenirken, şimdi rezidansta evin sahibi doktorun penceresinden hemşire düşüp ölüyor, doktorun adı ve soyadını, kodlayarak veriyorlar..) karıştığı ölümlü olay sonrasında tek bir açıklama yapamıyor ama..

Yeniden Refah Partisi’nin 74 yaşındaki milletvekilini diline dolamış..

Ne imiş, “Üç evli imiş..”

Şu an üç ayrı kadın ile evli olup, bir gün bir hanımın, diğer gün diğerinin, diğer gün diğerinin yanında mı kalıyormuş, yoksa 74 yaşına gelene kadar başından üç evlilik mi geçmiş, ayrıntısına girmeyelim.

Soralım, “sizin derdiniz, evlilik mi, kadınlara değer verilmemesi mi?”

İsmini andıkları milletvekili, nikah kıymamış olsa, sizin şu an gündeminizde olur muydu, Canan Güllü hanım!? Veya CHP’nin helalleşme isteyen laikçi milletvekillerine soralım: “Milletvekiliniz Özgür Karabat’a sormuş muydunuz, Çekmeköy’deki bayan, ne iş!”

Sorulmuş muydu, bir CHP’li avukat ile evlenmeden beraber yaşayan CHP Milletvekili Aykut Erdoğdu’ya “ne iş?” diye..

Akif Hamzaçebi için bir açıklama yapmış mıydınız siz?

Deniz Baykal biraz geride kaldı..

Bunların hepsi “özel hayat” değil mi?

Onlar özel hayat..

Ama, sıra solcu olmayan birisine gelince..

Gerçek dışı iddialarla saldır Jo!

Aksaray ilindeki, hastane doktorunun evinde, hemşirenin camdan düşmesine dönelim..

Türk Tabipleri Birliği, iki doktor ve bir hemşire  üçgeninde yaşanan olay için bir açıklama yapma cesaretinde bulunabiliyor mu?

Yok..

Ama el altından, kişisel veri içerikli bilgileri Cumhuriyet’e servis etmekten kaçınmıyor..

Ne imiş?

“14 Mayıs’tan sonra 144 doktor daha, yurtdışına gitmek için, TTB’den iyi hal kağıdı almış”..

3 senedir iyi hal kağıdı alan alana..

Ama bir türlü bitmediler..

1200 kişi bir almıştı.

Korona döneminde yasak idi.

Duruldu.

Sonra tekrar tam gaz devam etti..

Toplasanız, bir çırpıda 15 bin doktor yurtdışına gitmiş olmalı.

Ama kendi kendilerini yalanlıyorlar..

Bir gün “Yurtdışına gitmek için 144 doktor, 15 günde iyi hal kağıdı aldı” derler iken.

Ertesi günü, “Schengen vizesi için müracaatların % 50’si red cevabı alıyor” haberi ile karşımıza çıkıyorlar..

Yurtdışına gidiş bile, % 50 red ile sonuçlanıyorsa, bu doktorlar, nereye gidiyor?

Veya Yeniden Refah Partisi’nin çoluk çocuk; torun sahibi milletvekilinin vefat etmiş hanımı bile sizin manşetlerinizde yer bulurken..

TTB üyesi doktorların skandal hayatları, niçin bir disiplin soruşturmasına konu olmuyor?

Bir başka hemşirenin, birlikte yaşadığı Ankaralı doktorun evinden, ölüsü çıkmıştı..

Bir yıl tutuklu kaldı; kalmadı..

Doktor tahliye edildi..

Şimdi mesleğini bile yapıyordur, muhtemelen..

Ve bu rezaletleri görmeyenler, milletvekili seçildiği gerekçesi ile Can Atalay’ın tahliyesini istiyorlar..

Durun beyler..

Suçlu insanların hepsi birden nasıl tahliye olsun!..

Birer ikişer, birer ikişer olacak..

Kimisine tahliye, kimisine biraz bekletme, kimisine, tutuklanması gerekirken adli kontrol ile serbest bırakma..

Burası Türkiye..

Sonrasında ise, “Hayat tarzımıza karışılıyor.. yeter artık, bıktık.. Serbest bırakın bir.. Özgürlük istiyoruz, özgürlük, anladınız mı? Ülkenin başındaki adam, kızlı erkekli evlere laf etme hakkını nereden alıyor?”

Son aşamada da..

Kızlı erkekli evlerde ölenlerin hesabı, dönüp dolaşıp, yine dindar insanlardan soruluyor..