• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Karahasanoğlu
Ali Karahasanoğlu
TÜM YAZILARI

Aydın Doğan’ın, Yıldırım Akbulut ile dostluğu!

17 Nisan 2021
A


Ali Karahasanoğlu İletişim: [email protected]

 

Hayat ne kadar acımasız.

Ne kadar çifte standartlarla dolu..

Gazetelerin birçoğunda bir taziye ilanı..

28 Şubat döneminde, kartel gazetelerinden Doğan grubunun patronu Aydın Doğan vermiş, taziye ilanını. 

Eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut’un vefatı sebebi ile, “mekanı cennet olsun” diye biten taziye ilanına, Aydın Doğan şöyle başlamış:

“Erzincan Lisesi’nde başlayan dostluğumuzun hayat boyunca devam ettiği, ..”

Sonrasında taziye ilanı şöyle devam ediyor:

“Ülkemizin, üstün hizmetlerinde bulunmuş değerli Başbakanlarından ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlarından, İçişleri eski Bakanı, dürüstlük timsali, faziletli, vatansever devlet adamı Yıldırım Akbulut”

Vay canına sayın seyirciler..

Doğan grubu gazete ve televizyonlarında alay edilen, komik duruma düşürülmek istenen, en rezil fıkralarla eğlence figürü haline getirilmek istenilen, en ağır ifadelerle tahkir edilmek istenilen Yıldırım Akbulut’un, aslında Aydın Doğan ile lise çağlarından tanışıklıkları varmış.

Varmış da..

Nasıl olabilmiş de, Aydın Doğan’ın sahipliğini yaptığı gazeteler, televizyonlar, Yıldırım Akbulut’u yerden yere vururken, patron sessiz kalmış?

Sahibi olduğu gazetelerin, köşe yazarlarına, “Bir yanlışlık bulduysanız, yine yazın ama. Benim liseden bu yana tanıştığım birisine, haksız saldırılarda bulunmayın” niye dememiş?

Hangi birinin yaptığı hakareti söyleyeyim.

Fatih Altaylı’nınkileri mi?

Emin Çölaşan’ınkileri mi?

Bekir Coşkun’unkileri mi?

Oktay Ekşi’ninkileri mi?

Manşetten yapılan saygısızlıkları mı?

Karikatür adı altında Bedri Koraman’ın küfürlerini mi?

Hangisinden başlayayım.

Yıldırım beyin hatırına.

Onu rahatsız etmemek için, en hafifini yazayım.

Fatih Altaylı, 1999’da, darbecilere yalakalık yapmak için, Yıldırım Akbulut’u kullanıyor. Cumhurbaşkanı kim olsun tartışmalı sürerken..

Darbeci Çevik Bir’in de, cumhurbaşkanı adayları arasında, bazıları tarafından dillendirildiği ortamda. Altaylı, Yıldırım Akbulut’un dostu Aydın Doğan’ın gazetesinde bakın ne yazıyor:

“Bundan kötüsü Akbulut

...Tabii yine de Yıldırım Akbulut’un cumhurbaşkanı olmasındansa, Çevik Bir’in olmasını tercih ederim. Çevik Paşa öğrenir, Yıldırım Akbulut ise asla!”

Nezaket timsali Yılıdrım bey, bunların yaptıkları hakaretlerin birçoğuna sessiz kalıyor ama.

Yine de ceza davası açtıkları var.

Tazminat davaları var..

Muhteremler hakaret ediyorlar.

Sonra dava açılınca, Yıldırım Akbulut’un liseden tanıdığı Aydın Doğan, o davalara avukat gönderiyor..

“Yıldırım Akbulut’un açtığı dava reddedilmeli” diyor.

Yazarlarını koruyor.

Gazetelerinin sorumlularını koruyor..

Öyle ki..

Avukat görevlendirmesine rağmen..

Medya gücünü kullanmalarına rağmen.

Yıldırım Akbulut’a karşı mahkumiyet alırlarsa..

Tazminatlarını Gazetenin kasasından ödetiyor..

Yıldırım Akbulut vefat edince de, “liseden beri tanıdığım” diye hitap ediyor..

Bu nasıl bir çelişki?

Aydın bey diyecek ki, “Basın özgürdür. Ben patron isem, gazetecilere emir mi verecektim? ‘Yıldırım bey benim dostumdur, onun aleyhine yazı yazmayın’ mı diyecektim?”

Ne kadar masum, ne kadar haklı gibi görünen, ne kadar mantıklı, ne kadar basın özgürlüğüne önem veren bir bakış açısı değil mi?

Bunda bir samimiyet var ise..

O zaman, Aydın Doğan’ın patronluğu sürdüğü dönemde, kendisi aleyhine Hürriyet’te, Milliyet’te, Posta gazetesinde veya televizyonlarında bir tanecik eleştiri içeren haber veya yazı göstersinler?

Niye patronları aleyhine yazmıyorlar da..

Yazamıyorlar da..

Patronunun dostu aleyhine yazabiliyorlar?

Patronunun, dürüstlüğüne, ülke severliğine kefil olduğu bir vatan sevdalısına ağır hakaretlerle saldırabiliyorlar?

Basın özgür ise..

Gazeteciler istedikleri gibi yazabiliyorlarsa..

Patronun, gazeteciler üzerinde bir söz söyleme hakkı ve yetkisi yok ise..

Bırakın, patronları aleyhine de yazsınlar.

Yazsınlar da göreyim, boylarının ölçüsünü..

Şu olur..

Gazete patronları, sütten çıkmış ak kaşık olurlar.

Bu noktada, Aydın Doğan da, “benim neyimi bulmuşlar da yazacaklar ki?” der..

İtirazlarını kabul ederim.

Ama ismini verdiğim yazarların hemen hepsi..

Doğan grubundan ayrıldıkları gün, hemen eski patronlarına saydırmaya başladılar..

Demek ki, Aydın Doğan’ın da, yazılacak aslında çok yanlışları varmış.

Ama..

Gazeteci geçinen bu isimler, yazmamışlar, yazamamışlar.

Ne zamanki, ondan maaş alma ilişkileri bitmiş.

Hemen döktürmeye başlamışlar..

Demek ki, “Basın özgürlüğü” hikaye imiş.

Demek ki, “Patronun yazarlara talimat vermeme iddiaları, en azından ticari işleri olan patronlar açısından bir hayal imiş..

Benim aradığım samimiyet..

Bugün varız, yarın yokuz..

Üç günlük dünyada, kimse, çelişkilere imza atmamalı..

Dürüst bildiği, öyle kabul ettiği dostlarına, küçük hesaplar uğruna, kendi sırtından saldırılmasına onay vermemeli..

Şu veya bu kavramların arkasına saklanarak, “ben ne yapabilirim ki” dememeli..

Yiğit olmalı..

Yürekli olmalı..

Dostlarının onurunu da, kendisinin onurunu koruduğu gibi korumalı..

Yıldırım beye sahip çıkıp, niye Aydın Doğan’ı eleştiriyorsun, diyenler çıkabilir..

Birincisi hemşehrim..

“Hemşehrim” derken, tabii ki şaka yapıyorum.

Hemşehricilik yapmadığımı, okurlarım bilirler..

Onun için benim nezdimde, Yıldırım beyden yana olmamın birinci sebebi, kendisinin “Mazlum” olmasıdır..

O kadar hakarete, saygısızlığa tahammül eden bir devlet adamı olmasıdır..

Ve belki daha önemlisi.

Tüm darbecilerin ortalıkta efelenerek gezdiği dönemlerde, Merve Kavakçı’nın milletvekilliğinin düşürülmek istendiği dönemlerde..

Doğan gazetelerinde de Merve Kavakçı aleyhine pespaye yazıların kaleme alındığı dönemlerde..

Başörtülü bir milletvekiline, Yıldırım Akbulut, kısmen de olsa, sahip çıkmak istemiştir..

Allah, günahlarını bağışlasın..

Hayattaki yanlış içinde yüzenleri de, ıslah etsin..

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Filinta

Ali İhsan Bey, size göre bahsettiginiz zatin tavri bir çeliski. Ancak asli öyle değil.. Çeliski şahsiyetli insanlarin, savunduklari doğru ve erdemli davranislarin aksine hareket ve tavir gostermeleri degilmidir..? Bunlarda nerede o erdem.. Başka hiç bir ispata gerek yok..Adlarini saydiginiz çalisanlari bu zatin kişiliğini ele veriyor.. Bahsettiginiz zatin, 28 ŞUBAT DÖNEMINDE RAHMETLİ ERBAKAN HOCA ILE YAPTIĞI , HAVUZ SISTEMI ILE ILGİLI GÖRÜSMENIN ŞAHITLERI DAHA HAYATTADIR..Bunlarin vebali çok büyüktür. Memlekete zararlari yüz milyarlarca dolardir.. Itibarlari sifirdir.. Bu zatlardan bahsederek, okuyucularinizi üzmeyiniz.. AKİT okuyuculari bunlari 28.şubatta ve borularinin öttüğu diğer zamanlarda, yedi ceddi ile tanimiştir..

Nuri

Yazar Bey bunların hayata bakış açıları şudur Dün dündür bugün bugündür başka birşey beklemek hata olur..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23