Galatasaray'ın şampiyonluğu, futbolcunun orucu
Süper Ligin 2017-2018 sezonu hafta sonu oynanan 34. hafta maçlarıyla tamamlandı. Mutlu sona Galatasaray ulaşırken, Ankara’nın iki ekibi Osmanlıspor ve Gençlerbirliği ile birlikte Kardemir Karabükspor küme düştü. İlginç olanı, Galatasaray 7 mağlubiyete rağmen şampiyon olurken, dört mağlubiyete sahip Fenerbahçe ikinci, İlhan Cavcav ismini taşıyan sezonda Gençlerbirliği’nin bir alt lige düşmesi. Futbol eğer bir oyun ise, tüm bu ilginç rakamlar /sonuçlara rağmen elbet ki Şampiyon olan Galatasaray’ı alkışlayacak, eksik / ilginç gördüklerimizi dillendireceğiz…
SADECE LİG ŞAMPİYONU DEĞİL
Futbol bir oyun, bizi oyaladığı kadar oyalıyor dedik ise, kamuoyu gündemini bu kadar meşgul eden bir oyunun, dikkat çeken ‘olayların’ ayrıntılara değinmek olmazsa olmaz elbette. Galatasaray’ın ‘ekonomik’ krizin içinde ‘debelenirken’ (son mali genel kurulda açıklanan rakam 2 milyar 883 milyon), Şampiyonluğun kazanılması, Aslan’ın sezondaki performansının karşılığı olarak kasasına giren 400 milyonla, bir nebze soluk almasını sağladı. Tam tersi bir durum söz konusu olsaydı ne olurdu? Şampiyonluk sevincinin yaşandığı bir süreçte, bu tür bir soru sormak ‘rahatsız’ edici olabilir belki ama, Kulüplerin içine düştüğü ‘içler acısı’ durumu gözler önüne sermekte. Peki, ligin son karşılaşması ‘Şampiyon olamayan Kulüplerin / takımların durumu ne olacak?.
FATİH TERİM İLE NEREYE KADAR!
Galatasaray’ın Şampiyonluğunda en büyük pay sahibi Teknik Direktör Fatih Terim. Kendisi ve ekibini kutluyoruz. Kulüp Başkanı Mustafa Cengiz de ‘Cefayı futbolcular ve teknik heyet çekti…’ açıklamaları, düşüncemizi teyid niteliğinde. Terim’i kutlamakla birlikte, isminin geçtiği yerde akla ilk gelen ‘feda’ oluyor. Milli takımdan kazandığı ‘tazminat’ ve sarı-kırmızı takıma yarım sezonluk sözleşme (rakamla 1905 TL) akla geliyor. Peki, insan ister istemez kendi kendine sormadan edemiyor; ‘Sayın Terim Şampiyonluk primi olarak ne kadar aldı.’ Takımın Şampiyonluk sonrası kasasına giren ‘meblağ’ 400 milyon olduğuna göre, ne alırsa onun hakkı mı, demeliyiz? Konu dönüp dolaşıp, bir asırlık kulübün geldiği, düşündürücü durumu gözler önüne sermekte. İnsan düşünmüyor değil, madem öyle ‘Galatasaray’ı bırakın Fatih Terim yönetsin!’ mi demeliyiz? Neden olmasın. Maksat Türk futboluna kazanç sağlamak ise, Terim’den bu hamleyi beklemek de hakkımız olsa gerek!..
İFTAR SAATİ FUTBOL OYNATMAK
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) yapacağını yaptı ve iftar saati, ligin Şampiyonluğunu belirleyen maçları oynattı. ‘Müslüman bir ülkenin, dini inançlarını görmemezlikten gelmek, kimin haddine olabilir ki?’ şeklinde düşünürken çok değil, hafta sonu bir kez daha gördük ki, bu gerçekleri ‘yok’ sayan bir TFF var. Ne yaptı, futbolcular ‘seferi’ mi oldu? Bu fetvayı kim verebilir ki? Bu konuyu da mı UEFA’ya danışmak gerek!. ‘Ülkemizdeki yabancı oyuncu sayısı, bunda etkili olmuş olabilir mi?’ soru olarak karşımıza çıkan tüm bu soruların bir tek karşılığı var, insanların sahip oldukları dini inançlara saygının devre dışı bırakılması. Ne diyor Şampiyon takımın sporcusu Yasin Öztekin; ‘Maç sabahları Belhanda, Feghouli, Denayer ve Ahmet Çalık’la namaz kılarız.’ Bu da yabancı demek Müslüman olmayacak manası taşımaz. Futbolcunun, İslam’ın beş şartından birisi olan oruç konusunda, gerekli hassasiyetin /saygınlığın gösterilmemesi. Sahi ne olabilirdi? Maçlar 21.45’te oynatılabilirdi. Veya başka bir saatte. Futbolcuyla birlikte, tribünlerde yer alan on binlerce seyircinin, iftar saati neler yaşadıklarını tahmin etmek zor olmasa gerek. Kısacası, TFF maç programı yaparak, İslam esaslarını yerine getirerek örnek bir tavır sergileyebilirdi. Fakat buna ‘cesaret’ edemedi. Ne diyelim, bir sonra ki sezona. Yazık derken, sahi ‘Başımıza ne geldiyse, düşündüklerimiz ve yaptıklarımızdan gelmedi mi?..’