• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Yalçın Küçük seçim kararını açıkladı: Oyumu Saadet Partisi'ne vereceğim

Yeniakit Publisher
2018-06-08 17:49:00 - 2018-06-08 17:51:19
Yalçın Küçük seçim kararını açıkladı: Oyumu Saadet Partisi'ne vereceğim

Her fırsatta algı operasyonları düzenleyen Oda TV, yine İslam karşıtlığı ve dengesizliğiyle tanınan Prof. Yalçın Küçük ile mülakat yaptı. Halkın oylarıyla seçilen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın üniversite mezunu olmadığını söyleyen Küçük, yasaları gerekçe göstererek Erdoğan'ın cumhurbaşkanlığına karşı çıktı. Küçük ayrıca 24 Haziran seçimlerinde Saadet Partisi'ne oy vereceğini açıkladı.

Seçime gerçek anlamda iki partinin, İyi Parti ile Saadet Partisi’nin girdiğini öne süren dengesiz profesör Yalçın Küçük, bu iki partinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı etkili bir muhalefet yaptıklarını vurguladı. Meral Akşener’in izinde olduğu Süleyman Demirel’den daha laik bir çizgi izlediğini söyleyen Yalçın Küçük, dünyanın da daha laisize bir çizgiye yöneldiğini belirtti.

Yalçın Küçük, vekillik seçiminde oyunu Saadet Partisi’ne vereceğini açıkladığı röportajında şunları söyledi:

“Muhalefet eden Saadet Partisi ve İyi Parti vardır, bunu görmek lazım. İyi Parti yüzde 20 oy alırsa çok çok büyük başarıdır. Bundan sonraki seçimde iktidar ondadır. Ben İYİ Partili miyim? Bir ara ona oy vermeyi düşündüm, ama hayır. Bir defa iki oyumu da HDP’ye verecektim, şu anda değiştirdim. Büyük oyumu, hapisteki Demirtaş’a veriyorum. Kibar çocuktur, çocuk derken Atatürk’ün dediği anlamda, o herkese çocuk derdi, söylüyorum, iki oyumu da ona verecektim ama milletvekili oyumu değiştirdim Saadet Partisi’ne vereceğim. Şu nedenle: Benim hapishane arkadaşım, çok şükür kısa bir süre kaldı, Hakim Albay Tanju Güvendiren Saadet Partisi’nden milletvekili adayı oldu. Hem Akşener’in partisi, hem din adamımız Karamollaoğlu’nun partisi çok iyi muhalefet yapıyorlar. “

AK Parti’nin Kandil’e yönelik operasyon hazırlıklarına ilişkin soruyu, “Acaba Kürtler Kandil’i boşalttı da Tayip Bey bir boş yere mi gidecek?” sorusuyla karşılayan Yalçın Küçük, Suriye’nin, kuzeyindeki Kürtlerin Amerika’yla işbirliği yapmasına gösterdiği tepkiye dikkat çekti.

Yalçın Küçük’ün B. Sadık Albayrak’ın sorularına verdiği cevaplar şöyle:
ÖNE ÇIKAN VİDEO

B. Sadık Albayrak: Yalçın Hocam, seçimle başlayabilir miyiz? BBC Türkçe servisinin bir haberine göre, Tayyip Erdoğan’ın danışmanlarından biri, avukat Mehmet Uçum, Tayyip Erdoğan kazanırken AKP Meclis’te çoğunluğu sağlayamazsa, seçimlerin yenilenebileceğini söyledi. Bu danışman, Mehmet Uçum, 2017 16 Nisan anayasa referandumundan önce de benzer bir söz söylemişti. Eğer “Hayır” çıkarsa, anayasa değişikliği rafa kaldırılmayacak, yeniden gündeme getirilip kabul ettirilecek, demişti. Ne anlama geliyor bu; sonuçlarının baştan tanınmadığı ilan edilen seçimler dönemine mi girdik?

Yalçın Küçük: Sorunuz dar bir soru. Şu anda en önemli soru ya da ikilem şudur: Ya Tayyip Erdoğan bir darbe yapacak, ya Tayyip Erdoğan’a bir darbe yapılacak. Çünkü Tayyip Erdoğan da biliyor; akepe bitmiştir, onun ömrü tamamlanmıştır. Bizim daha önce yapmış olduğumuz bir mülakatı Akit gazetesi uzun uzun haber veya yorum olarak verdi. Bunun özü şudur: Tayyip Erdoğan Suudi Arabistan’a sürülecektir. Akit’in bana atfen, aslında çoğunu beni bahane ederek Akit söyledi, 8 sayfalık mülakatın neredeyse tamamını yayınlayarak Tayyip Erdoğan’ın bittiğini benim ağzımdan söylemiş oldu. Tayyip Erdoğan siyaseten bitmiştir. Bunları benim söylemem kadar, Akit de tekrarladı, açıkça bunu kendi adına söyledi. Tayyip Bey konumunun her anından, kendi durumundan rahatsız. Bu ne biçim hükümet sözcüsü? Başka hükümet sözcüsü yok. Her gün her gün çıkıp konuşuyor. Kendini başbakan zannediyor, kendini cumhurbaşkanı zannediyor. Zaten daha önce de yazdım; seçimi yok bunun. Türkiye’de üniversite mezunu olmayan bir adam cumhurbaşkanı olamaz. Çünkü seçime giremez. O seçim yoktur; bir. İki: Ordu şu anda çok parçalıdır.

26 MAYIS 1960’DA BÜTÜN ORDU MENDERES’İ ALKIŞLADI

B. Sadık Albayrak: Hocam, “parçalı ordu” diyorsunuz ama öyle bir izlenim yok. “Parçalı ordunun” bir generali Tayyip Erdoğan’ın Muharrem İnce’yi eleştiren konuşmasını paşa paşa alkışladı. İnce de alkışlayan korgenerale, “Apoletlerini sökeceğim” diye tepki gösterdi… Ordu bütünüyle AKP destekçisi görünüyor.

Yalçın Küçük: Bak güzel kardeşim, 26 Mayıs 1960 tarihinde o zamanki başbakan Eskişehir’deydi ve bütün ordu o başbakanı alkışladı; birazcık da tarihi bilin lütfen. Ama o günün akşamı o başbakan alındı, tutuklandı. 27 Mayıs’ta devrim oldu ve başbakan artık sakıt bir başbakan, başbakanlıktan düşmüş bir adamdı. Böyle olur. İnce’ye geleceğiz; hangi okuldan mezundur? Okulu, diploması var mı? Demagojiyle politika olmaz; “Onu da yapacağım, bilmem neyi de alacağım…” Sen kimsin? Şimdiye kadar neyi aldın? Sen bir kere akepe’lisin. Tayyip Beyefendi herkesi sarayında kabul ediyor ama buna, “Partime gel” dedi. O da gitti, “Dertleştik” dedi. Müsaade edin de biraz güleyim buna. Hatırlıyor musunuz? Gitti, “Dertleştik, başarılar diledim” dedi. Şu adama bakın! Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyuncağı; onu adaylığa getirecek, birkaç gün sonra her şeyi bitecek. Güya Türkiye’de cumhurbaşkanı olacak bir adam, Tayyip Bey, “Partime gelsin” diyor. Koşuyor, gidiyor. Çıkınca ne diyor? “Başarılar diledim” diyor. Ne dertleştiniz? Bu, ikiyüzlü bir iştir. “Onu yapacağım. Bunu yapacağım…” Buna “demagog”, Türkçesi “laf ebesi” denir. Fransızca demagoji. Türkiye’de gazete yok. Biz evden Cumhuriyet gazetesini attık, ötekilerini de okumam. Sözcü müdür nedir; üç sütun üzerinden her gün bunun söylediklerini yazıyor. Adamın oyu yüzde 22. Böyle kepazelik hiçbir yerde görülmemiştir. Bu gazeteleri attık. Kaç sütun üzerinde bu adam; bu akepe’li Gülerce’nin ortağıdır.

KEMAL BEY BİR OYUN YAPTI

B. Sadık Albayrak: Yalçın Hocam önceki söyleşilerde bu konuyu anlatmıştınız. Tekrar girmeyelim isterseniz?

Yalçın Küçük: Ben bir kere söylemem, bin kere söylerim. Kemal Kılıçdaroğlu’nun yeni bir lafı var mı, onu söyleyeyim? Yüzde 22’lik bir adamı, daha önce hiç çıkmamış bir adamı çıkardı, Kemal Bey bir oyun yaptı ona, iki ay sonra bunu hiç kimse bilmeyecek diyor. Siz bunları bilmiyorsunuz. Ben 6 yaşından beri politikayı izlerim. 24 Haziran’dan, 8 Temmuz’dan sonra bu adam yok ortada. Bu, Kılıçdaroğlu’nun oyunudur; cumhurbaşkanı adayı olan milletvekilliğinden ayrılıyor. Yasayı değiştirdiler; cumhurbaşkanı adayı olan kazanamazsa milletvekili olamıyor. Karamollaoğlu da öyledir, kazanamazsa milletvekilliği bitiyor. Şu anda bu demagog adam, Temmuz’un 8’inde kazanamazsa sıfır. Buna biz Kemal Kılıçdaroğlu’nun oyunu, diyoruz.

B. Sadık Albayrak: Ama Hocam, son anketlerde Muharrem İnce’nin oyunun yüzde 30’a çıktığı söyleniyor…

OYUM SAADET PARTİSİ’NE

Yalçın Küçük: Doğru okumuyorsun. İkinci tura çıkarsa yüzde 30 olacağı söyleniyor. İkinci turda yüzde 30, Tayyip Bey yüzde 57. Eğer Tayyip Bey kötü bir şey yapmazsa, Akşener’i bir şekilde engellemezse, ikinci turda kazanıyor. Hukuk dışı şeyler yapıyorlar, Akşener’i dövmeye kalkıyorlar şu anda. Uzun bir aradan sonra ilk defa Demokrat Parti zamanında olduğu gibi dayaklı seçimler oluyor. Bu seçime girmiş olan iki parti var; biri Akşener partisi, öbürü Molla partisi. Çünkü doğrudan doğruya bu ikisi muhalefet ediyorlar. Akşener devamlı Tayyip Beye, “Git artık, yeter artık, atacağım seni” diyor. Ona cevap veremiyor. Aynı şeyi Molla da söylüyor, “Tayyip Bey, artık git” diyor. İnce veya Kemal Beyin hiç böyle lafları yok. Kemal Bey arada sırada Tayyip Beyden ricada bulunuyor. Tayyip Bey “Bunu yapsın” diyor. Tayyip Bey “Bunu yapar” diyor. Böyle şey olmaz. Muhalefet eden Saadet Partisi ve İyi Parti vardır, bunu görmek lazım. İyi Parti yüzde 20 oy alırsa çok çok büyük başarıdır. Bundan sonraki seçimde iktidar ondadır.

Ben İYİ partili miyim? Bir ara ona oy vermeyi düşündüm, ama hayır. Bir defa iki oyumu da Hdp’ye verecektim, şu anda değiştirdim. Büyük oyumu, hapisteki Demirtaş’a veriyorum. Kibar çocuktur, çocuk derken Atatürk’ün dediği anlamda, o herkese çocuk derdi, söylüyorum, iki oyumu da ona verecektim ama milletvekili oyumu değiştirdim Saadet Partisi’ne vereceğim. Şu nedenle: Benim hapishane arkadaşım, çok şükür kısa bir süre kaldı, Hakim Albay Tanju Güvendiren Saadet Partisi’nden milletvekili adayı oldu. Hem Akşener’in partisi, hem din adamımız Karamollaoğlu’nun partisi çok iyi muhalefet yapıyorlar.

BAŞLARDA KALKINMACI ERBAKAN SONRADAN DİNE SARILDI

Erbakan da çok iyi politika yapıyordu; başlarda kalkınma, milli geliri artırma, sosyal adalet, bunları söylerdi. Dinle çok yoğun ilgili değildi. Ben de o sırada Planlama’daydım. Devamlı tartışırdık. Sonradan bir şey oldu, herhalde bizim Hoca, çok kurnaz bir adamdı, “İslamcı olursam fazla oy alırım” diye mi düşündü bilemiyorum, dine sarıldı. Şimdi baktığımız zaman, Saadet Partisi’nin şu andaki lideri de aşağı yukarı, Erbakan’ı izliyor, hep “kalkınmadan”, “kuvvetler ayrımından” söz ediyor. Daha laik bir konumda görünüyor. Akşener, esas lideri olan Süleyman Demirel’den çok daha laik görünüyor şu aşamalarda ve Saadet Partisi lideri de eski durumundan çok daha fazla laik görünüyor. Muhtemelen bütün dünyada bir laiklik cereyanı ortaya çıkıyor; Trump da yobazlığı yavaş yavaş terk edecek.

Zaten bizde İslam 1947’de başladı, Truman’la, bizde İslam’ı Amerika getirdi. 1947’de Truman buraya gelip İslam’ı getirmedi ama İsmet Paşa getirdi. İsmet Paşa 1947’den sonra Türkiye’yi İslamlaştırdı ve avucunun içinde Demokrat Parti’yi tuttu ve iktidara getirdi. Bu, 1956’ya kadar böyle devam etti. 56’da muhalefete başladı, laikliğe geldi, İsmet Paşa tekrar Atatürkçü oldu. Ve 1960 27 Mayıs’a doğru birkaç gün önce meşhur lafını etti: Menderes’e “Sizi ben de kurtaramam” dedi. O zamana kadar hiçbir şey yok, “Sizi ben de kurtaramam” dedi. 2 veya 3 gün sonra, hep birlikte Menderes’i alkışlayan ordu Menderes’i tuttu hapse koydu ve Menderes oradan çakamadı. Oradan darağacına götürüldü. Ben çok üzüldüm. Hem Menderes sevimli bir insandı hem de hak etmedi. Bana göre politikada idam, adam öldürmek olmamalıdır. Ama bugün hiç unutmamamız gereken meşhur sözdür. Neden İsmet Paşa Truman’ın sözüne uyarak İslam’ı getirdi? Tarih yazacak, bizim de yazdıklarımız, yazacaklarımız var.

AKŞENER, ‘SENİ BEN GÖNDERECEĞİM’ DİYOR

B. Sadık Albayrak: Yalçın Hocam önceki mülakatlarımızdan birinde “Akşener’e oy veremem çünkü İslamcı partiyle işbirliği yapıyor” demiştiniz. Şimdi doğrudan bu partiye oy vereceksiniz, büyük bir çelişki değil mi?

Yalçın Küçük: Çok güzel. Seçim kampanyası sırasında Türkiye’ye ne oldu? Molla, tıpkı Erbakan’ın politikaya ilk girdiği günlerdeki gibi laisizme yöneldi. Akşener ise Demirel’in yolunda gidiyor ama Demirel’den çok daha laik, çok daha mücadeleci. Ne demek mücadeleci? Mücadele iktidarı almak için olur, hükümete yönelir, hükümeti düşürmek için olur. Bunu yapan iki kişidir; Meral Hanım, Molla Hocam, başka yok. Chp’nin adına çıkan adam sadece demagoji yapıyor. Başka hiçbir şey yok. “Başarılar diledim, dertleştik” diyor. Bir muhalefetin güya cumhurbaşkanı adayı Tayyip Beye “Başarılar diledim” diyor. Akşener öyle demiyor, “Git” diyor. “Seni ben göndereceğim” diyor.

Molla Hocam, “Git artık, senin işin bitti” diyor. “Sen ömrünü doldurdun” diyor. Bunun ikisinden başka seçim yapan yok. Ben oyumu Kürt partisine vereceğim. Bunlar da seçim sırasında netleşti, gördüm. Ve bir de Saadet’e veriyorum. Benimle birlikte hapis yatmış Tanju Güvendiren, hukukçu albayım Saadet Partisi’nden adaydır, ona vereceğim. Albayım benden daha laik bir adamdır. Molla Hocanın bu laisizme saygılı politikayı seçim için geçici olarak yaptığına inanmıyorum. Zaten İngiltere’de okumuş, karısı da İngiliz. Müslüman olmuş, olsa da olurdu, olmasa da olur, o bizi ilgilendirmez. Ne iyi olmuş, niye olmamış demeyiz. Bizim her dine saygımız vardır ama Müslümanlık da bizim dinimizdir.

KÜRTLER KANDİL’İ BOŞALTTI MI

B. Sadık Albayrak: Yalçın Hocam, bugünlerde iktidarın Kandil’e saldırı hazırlığından söz eden haberler çıkmaya başladı. AKP’nin gazetecilerinden Abdulkadir Selvi Hürriyet’te yazdı. Kandil’e yönelik bu savaş politikası AKP’nin seçimlere yönelik bir şovu mudur?

Yalçın Küçük: Onu bilemem. Acaba Kürtler Kandil’i boşalttı da Tayip Bey bir boş yere mi gidecek? Çünkü bilemiyoruz; Kandil son zamanlarda başka şeyler yapıyor. Çok da önemli değil. Benim görebildiğim, başka şeyler olacak. Suriye’nin sınırlarını genişletmek için çok ciddi olarak hareket hazırlıkları olduğuna dair birtakım işaretler var. Öyle görünüyor ki, Suriyeliler de Kürtlerle çok fazla gerginlik içindeler. Esad, Kürtlerin Amerika’yla işbirliği yapmasını çok büyük bir çatışma gerekçesi görüyor. Benim orada gördüğüm nokta budur. Esad, çok açık söylüyor ve Kuzey Suriye’de birtakım hareketler başlıyor, hazırlıklar yapılıyor. Gündemde her zaman Hatay savaşı vardır. Esad Suriye’nin kuzeyinde bir hareket yapmak istiyor. Biliyorsunuz, Fransızlar da asker gönderdi, ne kadar gönderdiğini bilemiyoruz. Sık sık tekrarlarım; ben Hataylıyım, dünyaya Fransızların bir tebaası olarak doğdum. Suriye’de Fransız mandası vardı. Şimdi Fransızlar tekrar orada. Yine Suriye’de bir güç mü olmak istiyorlar? Burada Tayyip Beyin yapacağı bir şey yoktur.

B. Sadık Albayrak: Bugünlerde AKP Dışişleri Bakanı ABD’de görüşmeler yaptı. Kürtlerin Münbiç’ten çekileceği konusunda anlaşma sağlandığı söylendi. YPG’nin askeri uzmanlarını Münbiç’ten çekeceğine ilişkin açıklaması basına yansıdı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

Yalçın Küçük: Oradaki Kürtlerden Suriye çok fazla rahatsız. ABD çekildi ve bütün imkânları Suriyelilere verdi. Buna mukabil de Fransızlar oraya asker gönderdi. Ne olacak, onu bilmiyoruz. Suriyeliler ABD ile yakınlaştığı için Kürtlerden intikam mı alacak? Bakın, ben “Oyumu Kürtlere vereceğim ama Kürtler Amerika’ya çok yaklaştılar” dedim. Buna rağmen niye vereceğim? Çünkü ihtiyacı olan Kürtlerdir. Selahattin için vereceğim. Tanju Albayıma da Saadet Partisi’nden milletvekili adayı olduğu için vereceğim. Benim açımdan iyi bir adil paylaşım oldu. Saadet de önemli bir muhalefet yapıyor ve kalkınmayı istiyor. Zaten Akşener’in benim oyuma ihtilacı yok ama laiktir. Benim için önemli olan laikliktir. Kemal Beye hiçbir desteğim yok.

TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ YENİDEN KURULDU

B. Sadık Albayrak: Hocam, “Benim için laiklik önemli” dediniz ama dinci partiye oy veriyorsunuz…

Yalçın Küçük: Hayır, laikliği savunuyor. Kuvvetler ayrımını savunuyor. Kuvvetler ayrımını İslamcı partiler savunmaz. Çok açık olarak akepe’yi eleştiriyor ve özelikle de yobazlığını eleştiriyor. Şu anda kalıcı olacak olan Akşener’in partisi ve bir de bu partidir. Ayrıca Türkiye İşçi Partisi kuruldu, ona da temas etmemiz lazımdır.

B. Sadık Albayrak: Temas edelim Hocam, Türkiye İşçi Partisi yeniden kuruldu, bir işçi partili olarak bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yalçın Küçük: Ben tabii ki çok memnunum, kuranları tebrik de ettim. Metin Çulhaoğlu ve arkadaşları kurdu, bunların hemen hepsi TİP’ten gelir, tecrübelidirler. Şu anda da Türkiye İşçi Partisi olarak büyük bir parti kurdular. Tebrik ettik. TİP’te Behice Boran’la birlikte oldum, çok önem veririm. Ayrıca Türkiye Komünist Partisi de var, benim sevgili arkadaşlarımdırlar. Şunu da belirtmek lazım; TİP’i yeniden kuranlar, daha önce Komünist Partisi’nin de kurucusu, üyesiydiler, ayrıldılar. Başlangıçta benim temennim öyleydi ki tekrar birleşsinler ama olmadı.

AK PARTİ VE CHP BİTİYOR, YEPYENİ BİR TÜRKİYE’YE GİDİYORUZ

Bakın, bir noktayı tespit edelim: Akşener’in laik partisi, Molla’nın partisi, benim görebildiğim kadarıyla laikliğe yöneliyorlar, Türkiye İşçi Partisi de yeni çıktı, yepyeni bir Türkiye’ye gidiyoruz. Ayrıca Türkiye Komünist Partisi de var.

Tekrar tekrar söylüyoruz; Tayyip Bey bitiyor, Tayyip Beyin partisi bitiyor. Chp bitiyor, zaten sesi yok, zaten bir sözü yok. Muhalefet iktidara karşı olur, iktidarı almak için olur. Bunlar olmazsa muhalefet olmaz. Bir de devamlı “Yapacağım edeceğim” diyen biri var, yaptığı demagoji. Sen ne yapacaksın, insan boyuna göre konuşur, yüzde 22’sin? Şu anda sondajlar da yok. Bu adam ne getirecek yüzde 30 mu?

B. Sadık Albayrak: Tayyip Beyin oyu ikinci turda yüzde 57 görünüyor, dediniz. Öyleyse, bittiğini neye göre söylüyorsunuz?

Yalçın Küçük: Herkes Tayyip Beyin önemli ölçüde oy kaybettiğini söylüyor. Çevremde herkes şunu düşünüyor: Tatilden gelecek, Haziran’ın 24’ünde oy verdikten sonra, Temmuz’un 8’ine kadar Ankara’da kalacak. “İkinci tur olacak” diyorlar. Demek ki Tayyip Bey ilk turda öyle bir seçim alamayacak. Demek ki bizim İnce ikinci turda yüzde 30 alacak.

İNCE’NİN YAPTIĞI DEMAGOJİDİR

B. Sadık Albayrak: Hocam, Muharrem İnce’nin ikinci turda yüzde 50’leri geçecek bir oy beklentisi var.

Yalçın Küçük: Benim bunlardan hiç haberim yok. Benim şöyle bir haberim var, ikinci tura Akşener Hanımefendinin kalacağına dair bir haber var. Ben ikinci tura Akşener girse de kazanacağını tahmin etmiyorum. Benim düşünceme göre akepe eksiğini tamamlayarak ikinci turda kazanabilir. Neydi o adamın yaptığı; demagoji, lafebesi demektir. Tam olarak laf ediyor. Sen kimsin? “Şunu yapacağım, maaşını şöyle çıkartacağım…” Bu ne biçim gazete, her gün bunları yazıyor? Neyse Cumhuriyet’i evimize sokmuyoruz. Şimdi Sözcü’yü de sokmuyoruz. Neyi çıkartıyorsun sen yüzde 22 ile? Öbür taraftan Akşener, “Ben ikinci tura kalırsam cumhurbaşkanı olacağım” diyor. Üstadım, şimdi siz hangi dünyadasınız, bana bunları soruyorsunuz? Akşener ben cumhurbaşkanı olacağım diyor. İnce ben cumhurbaşkanı olacağım demiyor, ben cumhurbaşkanıyım diyor. Sözcü’ye bakarsan cumhurbaşkanından da öte.

YENİ GELEN VE GÜNDOĞDU DERGİLERİNİN ÇIKMASI

B. Sadık Albayrak: Yalçın Hocam, Mart ayında bizim “Red, Kurgu, Ütopya” alt başlığını taşıyan Yeni Gelen dergimiz çıktı. Mayıs ortasında da öğrencilerinizin çıkardığı Gündoğdu dergisinin ilk sayısı yayınlandı. Okuma fırsatı bulabildiniz mi? Bu dergileri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yalçın Küçük: Yeni Gelen’i okuyoruz. Sizin dergi mükemmel. Başta Taylan Hocam, çok iyi kavga ediyor. Ben ona “Çok iyi yazıyorsun ama hep mantıklı yazıyorsun, yazdıklarına biraz edebiyat koy” diyorum. İlk sayıda bir Küçük İskender eleştirisi vardı, genç arkadaşımız Özgün Ergen’in yazısı, çok önemsedim. Yeni Gelen’le genç arkadaşlar, yeni yazarlar çıkıyor; bunlardan Ulvi Özdemir çok önemlidir, ben şu anda Ulvi Özdemir’in kitaplarını okuyorum, öğrencisiyim. Çok çok önemli çalışmaları var. Resim yapıyor, Ankara’da kütüphanesi var, yakın zamanda görmek istiyorum. Bakın, biz bu yaşta öğrenciyiz. Bizim şair Mustafa Göksoy, ben ona Yoldaş derim, Mustafa Yoldaş, Yeni Gelen’i, bizim üçümüzün, Taylan Kara ve seninle birlikte yazdığımız Kir Teorisi kitabımızın dergisi olarak tarif ediyor. Tekeliyetin kirlerine karşı büyük bir arınma savaşı vermek zorundayız ve Yeni Gelen’in genç yazarları Haydar Ali Albayrak, Ubeydullah Günel, Elif Yılmaz bunlar yeni ve heyecan veren imzalar. Zaten dergilerin temel işlerinden biri yeni yazarlar çıkarmaktır. Bu yeni dergilerle bağlantılı olarak şunu söylüyorum; Türkiye bambaşka bir yer oldu, açıldı Türkiye, daha başka dergiler de çıkacak. Bizim üstat hanımefendi Deniz Hanımın da Gündoğdu dergisi çıktı. Sizinki edebiyat, onlarınki siyaset. Ancak Gündoğdu diye siyaset olmaz. Siyasette vururuz, kırarız, yaparız, ederiz... Mesela 80’lerde, 90’larda çıkarttığımız Toplumsal Kurtuluş, Marksist Damar, Hepileri… Gündoğdu, çiçek gibi bir şey, böyle olmaz. Ben görmedim, okumadım, vaktim de yok. İçeriğiyle ilgili bir şey söyleyemem. Başarılar dilerim.

BEN ORADA YOKUM ANCAK BEN ORADAYIM

Bu dergiden anladığım kadarıyla ben orada yokum. Beni çağırdılar mı, çağırmadılar mı, bilemiyorum. Ben orada olmam ama başarılar diliyorum. Dergi çıkartmak iyi bir şeydir. Ben orda yokum ancak ben oradayım. Bir gün bana Ergun Türkcan Hocam dedi ki, “Sizin çocuklar geldi, siz dergi çıkartıyormuşsunuz, benden de mülakat istediler.” Ben de dedim ki, “Benim o dergiyle ilgim yok.” Ben orada değilim ancak ben oradayım, ne demek? Ben dergi için, “Hayır, bana gelmeyin, olmaz. Artık siz başka oldunuz” dedim. Ben artık kitaplar yazacağım. Kuzguncuk’u yazacağım, çok çok önemli, Türkiye’de esas adı Kudüsçük’tür, Kuzguncuk olmuş. Çok enteresan. Pek çok ünlü Yahudilerimiz orda kalırlar. Vehbi Beyin her şeyi ordadır, Nakkaştepe’dedir. Onun ötesinde 1902’den başlayarak emperyalizmi, daha çok emperyalizmi ilk kez yazan adam, Hobson’un heretikliğini, inkârcılığını yazmak istiyorum.

Şunu da söylemek lazım: Türkiye canlanıyor; dergiler çıkıyor, partiler kuruluyor, birtakım eskimiş partiler ortadan kalkıyor. Muhtemelen Chp yerine de başka bir parti kurulacaktır. Gündoğdu’yu çıkaran arkadaşlar iyi bir iş yapıyorlar, başarılar dilerim. Ne demek ben orda varım? Benim işittiğim şekliyle en önemli yazarları Profesör Ergun Türkcan, benim 50 yıllık en yakın arkadaşım. Üç gün önce Ergun Hocamın evinde Korkut Hocam ve ben Ergun Hocanın yeni çalışmasını tartıştık. Ergun Hocam 600 sayfalık emperyalizm tarihi yazdı, onu tartıştık. Ergun Hocanın, bizim aramızdaki adı her şeye itiraz eden adamdır. Korkut Hocayla beraber bu çalışmasından çok da memnun olduk, artık tarihe döndü, çok çok iyi yaptı. Korkut Hoca ile ben buna çok sevindik. Bilim politikası gibi manasız şeyleri bıraktı. Çok detaylı, inanılmaz yeni kaynaklar kullanmış.

YALÇIN KÜÇÜK’ÜN RUHUNU BİLENLER

Ben oradayım, ikincisi de, en önemli adamları Nazif Ekzen. Bir de Aykut var, Nazif’in büyük kardeşi. Bu türe 50 yıl önce biz Aykut, Nazif ve ben başladık. Nazif bu konularda çok tecrübelidir. Biraz sakindir, daha çok tartışmalıdır. Maliyeden yetişmedir. Yıllar önce bu tür yazıları ve mülakatları üçümüz başlattık, orada öğrendik. Zaten Deniz Hocamın ekibi gerekli bilgilerden yoksun; iktisadı, planlamayı bileceksin. Deniz’le ben çalıştım, çok akıllı, bilgili biri ama ayrıldı, başka şeyler yapmak istedi. Benimle çalışmayı bıraktıktan sonra da bir tek mülakat yapmadı. Bunları tartışmak lazım; Deniz Hocamın iddiasına uygun bir ekip yok. Burada iki hoca var bir bizim hoca, iki bizim hoca; Ergun Hocamız, Nazif Hocamız. Deniz Hanım’ın “Biz Yalçın Küçük’ü almadık, ama Yalçın Küçük’ün en yakın arkadaşlarını, ruhunu bilenleri aldık” şeklinde düşündüğünü sanıyorum . Çok iyi yaptılar. İkisi de bu işi çok iyi bilirler. Ancak Nazif biraz didaktiktir. Deniz Hanım, siz, bu iki hocanıza dayanın.

Bir: Ergun Hocamı ve Nazif Hocamı orda tutmaya çalışsınlar. İki: Tartışma yaptırsınlar. Tartışmasız olmaz dergi. Burası mektep değil. Polemik olmadan, tartışma olmadan öğretilemez de. Deniz Hanıma tekrar başarılar diliyorum. TİP’i kuranlara da “Hayırlı olsun” diyorum. Parti kurmak iyidir, ben bundan heyecanlandım. Benim yetiştirdiğim Deniz Hanım büyük işler yapıyor, heyecan duydum. Ama biraz eksiktir.

ALİ KOÇ ATATÜRK’LE İLGİLİ ÇOK GÜZEL SÖZLER SÖYLEDİ

B. Sadık Albayrak: Yalçın Hocam, Ali Koç’un Fenerbahçe kulübünün başkanlığına seçilmesi çok heyecan yarattı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Yalçın Küçük: Çok büyük bir başarı. Gayet açık olarak evvela şunu söyleyeyim: Ali Koç seçilmeden bir iki gün önce kendisinin Fethullahçı olmakla itham edildiğini, aleyhine kullanıldığını söyledi. Koç ailesinden hiç kimse Fethullahçı olmaz. Mustafa ayrı bir çocuktur, kaybettik Mustafa’yı. Bir ara Vehbi Bey beni davet etti, çok ısrar etti, gittim. Bir gün sabahtan öğlene kadar ikimiz devamlı viski içtik, konuştuk. Vehbi Bey bana hayatını anlattı. Çok etkilendim. Koç ailesi cumhuriyetçidir. Türkiye’nin en büyük ailesinin cumhuriyetçi olmasından çok memnuniyetim var. Rahmi Bey babasının izindedir. Tabii, babası kadar cazip biri değil, Vehbi Bey başka bir insandı.

B. Sadık Albayrak: Hocam darbeden hemen sonra Vehbi Koç, Kenan Evren’e kutlama mektubu yazmıştı…

Yalçın Küçük: Yazar, Türkiye’nin en büyük zengini iktidarı almış bir adama yazar. Vehbi Bey Chp’liydi. İsmet Paşanın Chp’sindendi. Menderes Vehbi Beye “Partinden ayrıl” dedi, çok zorladı. Koç ailesisin sen, Türkiye’nin en büyük zenginisin; Kenan Evren iktidara gelmiş, elbet tebrik eder. Vehbi Bey eninde sonunda cumhuriyetçidir. Oğlu Rahmi Bey de cumhuriyetçidir. Kurduğu üniversite de çok iyidir. Özellikle Tıp Fakültesi vardır. İstanbul’daki bina olağanüstü, Harvard Tıp Fakültesinden kopya almış, getirmiş, Topkapı’ya koymuş. Ben üniversiteleri çok severim.

Benim arkadaşlarım çalışıyorlar, beni de tedavi ediyorlar. Koçlar laiktir. Bizim istediğimiz odur. Esas üniversitesini de gördüm, kıskandım. İnsan orda okumalıdır. Çok iyi hocaları topluyor. Türkiye’nin neresinde parlak, değerli hocalar varsa alıp getiriyor. Benim üniversitelere özel bir eğilimim var. Ali Koç büyük bir başarı elde etmiştir. Ben oy veren biri değilim ama destekledim. Seçimden sonra Atatürk’le ilgili çok güzel sözler söyledi. Ben bundan sonra ne derim? Ali Koç bundan sonra muhtemelen İstanbul Belediye başkanlığını düşünecektir. Laik bir çocuktur, parası da vardır. Para çok olduğu için para yemez. İdareciliği de öğreniyor. Yakışıklı bir çocuktur. Tebrik ediyorum Ali Koç’u. Önceden de söylemiştim. Bir müddet sonra ümit ediyorum ki İstanbul Belediye başkanlığını da düşünecektir.

HÜSAMETTİN CİNDORUK TEK BAŞINA BİR PARTİDİR

B. Sadık Albayrak: Hocam Hüsamettin Cindoruk diyor ki, “Ben askeri darbeleri yaşamış bir insanım. Bu darbelerin mağduruyum, tutuklandım. Darbeyi yapan generaller tek başlarına iktidar olmaya heves etmediler. Parlamenter rejime karşı ihtilal yaptıkları halde parlamentoyu açtılar. Ama tek başlarına cumhurbaşkanı olmak gibi bir yola sapmadılar. İlk defa sivil bir darbeyle karşı karşıyayız. Bugünkü cumhurbaşkanımız tek başına partisinin programında olmadığı halde bir başkanlık sistemi getirdi. Tecrübelerime dayanarak söylüyorum. Bu başkanlık sistemi demokratik değildir. Bu bir maceradır. Bu Afrika, Habeşistan modeli bir sistemdir. O nedenle tutunması zor. Cumhuriyeti savunan herkesin bu rejime karşı elinden gelen gayreti göstermesi lazım” Ne diyorsunuz?

Yalçın Küçük: Ben liseyi birincilikle bitirdim ama bir yıl ara verdim, babamın işi bozulmuştu, aileme bakmam lazımdı. O sırada bir yıl çalıştım. Üniversiteye bir sene ara verdim. Sonra devam ettim. O bir yılda çok gazete okudum. Hüsamettin Cindoruk’u gazeteden tanıdım. İnanılmaz bir adamdı. Bir gün şöyle söyledi: “Demokrat olmayan Demokrat Parti’nin gençlik kolları başkanlığından istifa ediyorum.” Çok büyük bir hatipti. DP’ye ilk muhalefeti başlatanlardan biridir. Ailesi ona Hüsam der. Çok önemli bir adamdı, büyük hatipti. Şimdi de muhalefet ediyor. İktidar peşinde değildir. İnce’yi çok övdü; Üstadımın büyük hatasıdır. Türkiye’de çok sağduyulu bir insandır. Geçenlerde İstanbul’da yayınevine gidecektim, bir köşede bekliyorum, Hüsamettin geldi, kalpağımla beni tanıdı. Görüştük, çok sevindim. Bir tek İnce’de sağduyusunu terk etti. Hep farklı düşünür. Şu anda Tayyip Beye karşı tek başına mücadele ediyor. Tek başına parti falan değildir ama partidir. Bu sözü bana kullanırlar, ben Hüsam’a kullanırım. Benim için hep öyle söylerler. Tekrarlıyorum, Hüsamettin Cindoruk tek başına bir partidir.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23