• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Temel lise mi özel okul mu?

Yeniakit Publisher
2016-02-23 07:15:00 -
Temel lise mi özel okul mu?

Toplum hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan eğitim konusunda yaptığı yatırımlarla dikkat çeken ASFA Eğitim Kurumları, yeni dönemde rekabetçi söylemlerden uzak bir şekilde yine başarıya odaklandı.

Toplum hayatımızın vazgeçilmezleri arasında yer alan eğitim konusunda yaptığı yatırımlarla dikkat çeken ASFA Eğitim Kurumları, yeni dönemde rekabetçi söylemlerden uzak bir şekilde yine başarıya odaklandı. Temel Liselerin öğrenci kapma sürecinde herhangi bir sorunla karşılaşmayan kurumun genel müdürü Belma Uysal ile öğrencilerin yetiştirilme koşulları ve beklentiler üzerine konuştuk. 

YENİ BİR MODELE İHTİYACIMIZ VAR

M. UFUK: Eğitim bilgi ve öğrenmenin odaklandığı bir süreç olarak değerlendirilebilir. Genel olarak Türkiye’de zaman zaman sıkıntılar da yaşanmıyor değil. İsterseniz Türkiye’nin eğitim fotoğrafını sizinle birlikte çekelim.

B. UYSAL: Maalesef Türkiye’deki eğitim sistemimiz politikalar nedeniyle benim görüşüme göre tam istenilen yolda değil. Hatta hep söylenir veliler tarafından, sınav sistemi çok değişiyor, biz ne yapacağımızı bilemiyoruz. Bizim eğitim politikalarımızın daha tutarlı olması ve Türk eğitim sistemini hak ettiği yerlerde görmemiz gerekiyor. Türkiye’deki işsizlik oranı yüzde 10,5. 34 OECD ülkesinde 22.5 milyon gencin ne okulda ne de işte olduğu belirtiliyor. Bunlar ciddi sıkıntılar. Ülkemizde sadece akademik olarak değil, öğrencilerin bireysel farklılıklarını da göz önünde bulunduracak, yeteneklerini ortaya çıkaracak bir modele ihtiyacımız var. Bu modelin oluşturulması için zaman zaman pek çok çalışmalar da yapıldı. Güzel uygulamalar da var ama çoğu zaman kâğıt üstünde kaldı. Öğrencilerimizin niteliklerini, özelliklerini yaşayacakları zamana göre geliştirecek bir eğitim sistemimiz olması gerekir.

GİRİŞİMCİLİKTE 44. SIRADAYIZ
ÖNE ÇIKAN VİDEO

M. U.: Meslek seçimi, ekonominin geleceğini de çok yakından ilgilendiriyor. Siz, burada nasıl bir rol üstleniyorsunuz?

B. U.: Türkiye, marka değeri olarak dünyada 19. sırada. En fazla gelişim gösteren dört ülkeden biri, fakat girişimcilik sıralamasında 44. sıradayız. Bu bize şunu gösteriyor. Biz eğer hükümet programında da yer aldığı gibi gayrı safi yurt içi hâsılamızı 25.000$ seviyelerine çıkaracaksak bu ancak bizim teknoloji değeri yüksek, katma değeri yüksek ürünleri üretip dünyaya ihraç etmemiz ile mümkün olacaktır. Dolayısıyla biz gençlerimizi farklı donanımlarla, becerilerle, niteliklerle yetiştirmeliyiz ki ülkemizin ekonomisine katkıda bulunsunlar. Biz daha çok teknolojiyi kullanıcı konumundayız. Hâlbuki ciddi anlamda bunların üreticisi konumuna geçmemiz lazım. Aslında Eğitimde FATİH Projesinin bir ayağının da bu olduğunu düşünüyorum. Projenin tablet bilgisayar dağıtımı ön plana çıkarıldı ama aslında beraberindeki donanımlarla öğrencilere teknoloji kültürünün verilmesi hedefleniyordu. Çünkü gelecek teknolojinin şekillendirdiği bir yüzyıl olacak.

M. U.: Çocuklar bu konuda bizden önde gidiyorlar. Veliler neden geride kaldı?

B. U.: Geçmişin bilgi ve tecrübesiyle geleceğin nesillerini yetiştirmemiz mümkün değil. Hem velilerin hem de eğitimcilerin artık eleştirmekten vazgeçip, gerçeği görüp harekete geçmesi gerekiyor. Özellikle teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir şekilde ilerliyor. Sanki dünya geçmişe göre daha hızlı dönüyor. Buna ayak uydurmak zor. Biz bu yüzden eğitim dediğimizde çocuklarla birlikte ebeveyn eğitimini de kastediyoruz ve programlarımızda buna da yer veriyoruz.

M. U.: Siz bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

B. U.: Özel okullar her ne kadar fiziki koşulları, spor salonları, yüzme havuzları ile öne çıksa da en önemli özelliği nitelikli ve istikrarlı eğitimci kadrosudur. Biz öğretmenlerimize, öğrencilerimize kazandırmak istediğimiz değerleri verebilmek için ağustos seminer dönemi, hafta sonları, şubat tatili gibi uygun zamanlarda ciddi anlamda kişisel gelişim eğitimleri yapıyoruz. Çünkü bizler eğitimciyiz. Mezun olduğumuz bilgilerle şu an içinde bulunduğumuz dönemdeki öğrencilere, kendimizi yetiştiremez isek, eğitim öğretim vermemiz mümkün değil. Veliler de öyle. Okulumuzda velilerin hep okulumuza gelmesini istiyoruz. Veli etkinlikleri düzenliyoruz. Anne-kız etkinliği, baba-oğul etkinliği gibi. Bir şekilde velileri okul ortamına çekmeyi amaçlıyoruz. Bu şekilde hem veliyi yetiştiriyoruz hem de çocuğun yetişmesinde onlardan yardım almış oluyoruz.

M. U.: Özel okul deyince akla büyük meblağlı rakamlar geliyor. Hakikaten pahalı mıdır bu hizmet?

B. U.: Eğer öğrencilere gerçekten belli nitelikleri kazandırmak istiyorsak yeterli sayıda eğitimci istihdam etmek zorundayız. Okulun fiziksel koşulları belli kalitede olmak zorunda, destek hizmetleri de belli kalitede olmak zorunda. İstenilen kaliteyi verebilmek için mecburen bir maliyet oluyor. Bu da özel okul ücretlerine yansıyor. Çünkü özel okullar artık belli sayıda öğrenci için her ne kadar devletten teşvik alsalar da bununla özel okulların kendi kendilerini döndürmesi mümkün değil.

DERSANELER 1981'DE KAPATILDI

M. U.: Dershanelerin temel liseye dönüşmesiyle piyasada bir rekabet oluştu. Okul tercihi konusunda veliler bir kavşak noktasında. Bu konuda neler söylenebilir?

B. U.: Yaygara, dershanelerin kapatılması ile koparıldı. Dershane olgusu ülkemizde yeni bir şey değil. 1970’lerden itibaren bugünkü anladığımız anlamda dershaneler gelişti. 1981’de kapatıldı. 1984’te tekrar açıldı. 2009 kalkınma planında da kapatılması öngörülüyordu. Var olan örgün eğitime muhalif olarak öğretmen eksikliğinden, okul yetersizliğinden kaynaklanan bir durumdur dershaneler.

M. U.: Dershanelerin kapatılmasıyla geçen yıl itibarıyla özel liselerin karşısına temel liseler çıktı. Bunlar yine dershane mantığıyla sınavlara hazırlıyor ve dersler için adeta garanti veriyor. Bu konudaki sıkıntılar dile getiriliyor mu?

B. U.: Evet, hepsi dile getirildi. Üyesi olduğumuz eğitim derneklerinde de bu görüşülüyor. Bakanlık da bu konunun farkında. Bizlerle ve dershaneden dönüşen özel okulların yöneticileriyle yaptıkları toplantılarda gündeme geldi ve en açık bir şekilde konuşuldu. Aslında Temel Lise bir geçiş sürecine verilen ad. Temel Liseler 2018-2019 öğretim yılı sonuna kadar normal özel okulların standartlarına ulaşmak zorunda. Kendilerine 4 yıl süre verildi. Bu sürenin sonunda dönüşümünü tamamlayamayan okullar kapatılacak. Standartları yakalayanlar 2019 sonrasında özel ilkokul, ortaokul, lise şeklinde devam edecekler.

M. U.: Bu döneme rast gelen öğrencilerin durumu ne olacak? 

B. U.: Bu eğitim öğretime yüklediğiniz anlam ile alakalı diye düşünüyorum. Veliler liseyi bitiren öğrencilerinin sadece sol beyni gelişmiş, sadece test odaklı bireyler olmalarını mı isterler, yoksa fiziksel koşulları iyi, öğrenciyi sanatla, sporla, el becerileriyle, eleştirel düşünme becerileriyle, yabancı diliyle, manevi eğitimiyle  hayata hazırlayan programları mı? Tabi ki bir okul şemsiyesi altında tüm bu eğitimleri almalarını isterler. Buna çok dikkat etmek lazım. Temel liselerde bunların hiç birinin karşılığı yok maalesef. Velilerin bunu geçen yıl gördüklerini ve artık çocuklarını bu okullara göndermeyeceklerini düşünüyorum.

M. U.: Temel Liseler fiyatlandırma konusunda sanki bir caydırıcı rol üstlendiler. Bu kadar fiyat farkının temelinde ne var?

B. U.: Benim kanaatim öğretmen giderlerinin az olması ön planda. Özel okullar öğrencilerin bireysel farklılıklarını öne çıkaracak çalışmalar yapmak zorunda. Bunun için yeterli öğretmeni istihdam etmeleri gerekiyor. Fiziki şartlar da söz konusu. Temel liselerde bahçe, yemekhane, laboratuvar, resim, müzik vb. derslikler yok. Apartman katlarında temel liseler var. Bu yüzden fiyatlar uygun gibi görünüyor. Ayrıca velilerin şu hususa çok dikkat etmelerini ve yanılmamalarını istiyorum. Temel liselerin ücretlendirme politikaları ve kendi okullarında iyi bir sınav hazırlığı yapılamayacağını düşünen -özellikle devlet Anadolu ve Fen Liselerinden başarılı öğrenciler- son sınıfta Temel Liselere geçtiler. Bu yüzden bu çocukların başarısı üniversite sınav sonuçları açıklandığında sadece bir yıl devam ettikleri temel lisenin başarısı gibi algılanacak. Buna dikkat edilmeli, eğitimi bir bütün olarak düşünmekten vazgeçilmemelidir.

M. U.: Velilerin erken kayıt ve seviye tespit sınavları ile sağladıkları kolaylıklar nelerdir?

B. U.: Her özel okul erken kayıt dönemi adı altında velilere kolaylık sağlıyor. Çünkü herkes önünü görmek istiyor. Kaç sınıf açacaklar, kaç öğretmen istihdam edecekler buna bağlı. Ama tekrar söylüyorum özel okullara sadece fiyat olarak bakılmamalı. Velilerden isteğimiz okullara sadece sinema salonu, yüzme havuzu vs. var mı diye bakmamaları. Benim çocuğum bu okuldan mezun olduğunda manevi, ahlaki, mesleki, insani değerler olarak neler kazanmış olacak veya sporun, sanatın hangi alanında kabiliyeti açığa çıkmış olacak, okul bunu keşfedebilir mi bu gözle bakmalılar.

M. U.: ASFA Eğitim Kurumları olarak yeni bir şube için İstanbul ve Ankara dışında girişiminiz var mı?

B. U.: İstanbul Fatih’teki okulumuz yenileniyor, şu anda inşa aşamasında. Onu bir süre sonra yeniden öğretime açacağız. Ankara’daki okulumuz yine hizmete devam ediyor. Bu yaptığımız çalışmaların öğrencilerimizden de olumlu kazanım olarak dönüşümünü görmek bizi sevindiriyor. 

EN ÖNEMLİ EĞİTİM AHLAK

M. U. : Yeni nesil yetişirken manevi değerleri ne derecede dikkate alıyoruz? 

B. U. : Gardner’ın çoklu zeka kuramı var. Gardner, sayısal zeka, sözel zeka, kinestetik zeka gibi isimler vererek zeka tiplerini sınıflandırmış. Elbette öğrencileri sayısal, sözel gibi alanlarına göre yetiştirmek çok önemli ama ya ahlaki zeka? Öğrenci sol beyne yönelik eğitimle çok iyi bir tıp doktoru olabilir ama ahlaki zekası istenilen seviyede değilse karşısına gelen bir sorunda doğru kararı verebilir mi? Şu an dünyada pek çok savaş var. İnsanlar acımasızca öldürülüyor. Bu savaşları çıkaranlar, o kitle imha silahlarını üretenler, bunlar zeka olarak belli nitelikte olan insanlar ama ahlaki erdemlerden yoksun oldukları için istenmeyen işleri yapıyorlar. Bizim en önemli amaçlarımızdan birisi bu. Öğrencilerimizin sanat, spor, kendine güven gibi yönlerden muhakkak gelişimlerini sağlamalıyız. Toplum önünde konuşma, okuduğu kitabı aktarabilme veya matematik becerilerini geliştirme gibi özellikleri muhakkak kazandırmalıyız. Tüm bunlara insan sevgisi, manevi ahlaki erdemler eklenmezse bu kötü sonuçlar ortaya çıkıyor. Bunun için özel programlar ve eğitimler uygulanmalı. Bunlar ders olarak,  hem teorik hem de pratik olarak verilmeli. Biz böyle yapıyoruz.

ASFA TEMİZ KALPLER KOROSU'NDAN İKİNCİ ALBÜM 

Yaşları 8-12 arasında değişen ilköğretim öğrencilerinden oluşan Asfa Temiz Kalpler Korosu’nun 2014’te çıkardığı Tertemiz adlı ilahi ve sanat musikisi albümünün ikincisi hazırlandı. Albüm, Dolmabahçe Sarayı Sanat Galerisi’nde tanıtıldı. Albüm, ünlü tasavvuf musiki sanatçısı Fatih Koca’nın katkılarıyla çıkarıldı. İlk ve ortaokul çağındaki 8 çocuktan oluşan Asfa Temiz Kalpler Korosu, Tertemiz-2 albümünde seslendirdikleri ilahilerle yıpranan gönülleri yeniden manevi bir yolculuğa çıkarıyor.

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23