• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Ne zaman hesap verecekler?

Yeniakit Publisher
2018-02-28 01:00:00 - 2018-02-28 01:03:06
Ne zaman hesap verecekler?

Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat Post Modern darbesinde paşalar neler yapmıştı? İşte cevabı...

Cumhuriyet tarihine kara bir leke olarak geçen 28 Şubat post-modern darbesinin öne çıkan isimlerinden birisi, Çevik Bir’di. Bir, binlerce insanı fişleyen Batı Çalışma Grubu’nun isim babasıydı

Bir dönemin ‘kudretli paşası’ olarak adlandırılan Emekli Orgeneral Çevik Bir, 28 Şubat 1997’de yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında hükümete dayatılan kararların uygulanıp uygulanmadığını takip etmek amacıyla kurulan ve binlerce insanı fişleyen Batı Çalışma Grubu’nun isim babasıydı.

Gün yüzüne çıkan BÇG belgelerinde kişilerden kurumlara kadar çok sayıda fişlemenin olduğu saptandı. Özellikle iki belge çok dikkat çekiyordu. 16 Nisan 1997 tarihli olan ve bütün askerî birimlere gönderilen ilk belgede, laiklik aleyhtarı faaliyetlerin arttığı vurgulanarak camilerin gözetim altına alınması emrediliyordu. Talimata göre görevli askerî personel camilere gidecek ve laiklik karşıtı fiil ve sözleri ivedilikle garnizon komutanlıklarına bildirecekti. Çevik Bir imzasını taşıyan ve bütün askerî birimlere gönderilen 29 Nisan 1997 tarihli ikinci belgede ise her ildeki öğrenci yurtları, özel okullar, dernekler, vakıflar, Kur’an kursları, imam hatip okulları ve bu kurumlara gidip gelenlerin kimlik tespitinin yapılması isteniyordu.

Balans ayarıymış

28 Şubat’ta zihinlere kazınan sözlerden biri de Çevik Bir’e aitti. Bir, Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun ‘Bin yıl sürer’ dediği 28 Şubat sürecinde tankların Sincan’dan geçmesini şu sözlerle değerlendirmişti: “Demokrasiye balans ayarı yaptık.” 15 yıl önce boyunca uygulanan ve binlerce meslek liseliyi mağdur eden katsayı uygulamasının altından da Çevik Bir çıkmıştı. Çevik Paşa, dönemin YÖK Başkanı Kemal Gürüz’e gönderdiği yazıda “katsayı’ uygulamasının başlatılmasını istemiş, YÖK de bu talimata uymuştu.
ÖNE ÇIKAN VİDEO

Yine 1998 yılında yaşanan ve altında Çevik Bir’in imzasının bulunduğu ‘Andıç’ olayında ise terör örgütü yöneticilerinden Şemdin Sakık’ın ifadesine eklemeler yapılarak Mehmet Ali Birand ve Cengiz Çandar gibi gazetecilere ‘PKK’ya işbirliği içindeler’ suçlaması yapıldı.

Cengiz Çandar işini kaybederken, Andıç’ta aynı suçlamaya maruz kalan dönemin İnsan Hakları Genel Başkanı Akın Birdal ise silahlı saldırıya uğradı.

 

KUTU KUTU

İşte 28 Şubat döneminin etkili isimleri:

İsmail Hakkı Karadayı (Dönemin Genelkurmay Başkanı)

28 Şubat sürecinde Genelkurmay Başkanlığı koltuğunda oturan Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, bu göreve 30 Ağustos 1994’te gelmişti. 28 Şubat post-modern darbesi olduktan sonra Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’nın dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’le işbirliği yaparak, Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir’in planladığı iddia edilen askeri darbeyi engellediği iddia edilmişti. Yine basında yer alan ses kasetlerinde 2007 yılında İsmail Hakkı Karadayı’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu’yu etkileyerek demokratik süreci engellediği savunulmuştu. 30 Ağustos 1998’de yaş haddinden Genelkurmay Başkanlığı’ndan ayrılan İsmail Hakkı Karadayı, Encümen-i Danış üyesi. 1932 Çankırı doğumlu olan İsmail Hakkı Karadayı, 1951 yılında Kara Harp Okulu’nda, 1953’te Uçaksavar Okulu’nda mezun oldu. Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı, 1994’te Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturmadan önce bir yıl Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptı.

Erol Özkasnak (Dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri)

Emekli Tümgeneral Erol Özkasnak, dönemin Genelkurmay Genel Sekreteri. 2000 yılında kadro yetersizliğinden emekli olana dek 28 Şubat konuşmalarında sürekli adı geçti. Özkasnak, “Post-modern darbe olmasaydı, 1999 seçimlerinde bu netice alınamazdı” sözleriyle de gündeme gelmiş, bir komutanın 28 Şubat’a post-modern olarak tanımladığının altı çizilmiş ve Özkasnak da bu tanımı doğrulamıştı.

Özkasnak ayrıca, “28 Şubat bir kriz yönetimidir. Kriz yönetiminin amacı; savaş veya bir çatışmaya girmeden isteklerinizi karşı tarafa kabul ettirmektir. Bu amaç hasıl oldu, yani kriz yönetimi başarı ile idare edildi” demişti.

Güven Erkaya (Dönemin Deniz Kuvvetler Komutanı)

Oramiral Güven Erkaya, 28 Şubat döneminde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı görevini yürütüyordu. Güven Erkaya, 1996 Ağustos ayında yapılan MGK toplantısında, “Aşırı dinci akımların devletin geleceği konusunda tehlike oluşturduğunu düşünüyorum. Ve bunun üzerinde görüşme açılmasını istiyorum” diyerek 28 Şubat geleceğinin ilk işaretlerini vermişti. Güven Erkaya, bu isteğini Aralık 1996 MGK toplantısında yine gündeme getirdi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu isteğe cevap vermedi. Erkaya, Ocak 1997’deki toplantıda, “Görüyorum ki MGK gündeminde bu konu hala yok. İzninizle bir hususu vurgulamak istiyorum. Aşırı dinci akımlar bugün Türkiye’nin en önemli ve birinci öncelikli sorunu haline gelmiştir” dedi. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın bu talebi 28 Şubat 1997’de MGK’nın gündemine alındı. 1938 yılında Manisa’nın Salihli ilçesinde doğan Güven Erkaya, 1959’da Harp Okulu’ndan asteğmen olarak mezun oldu. Güven Erkaya 1988-1992 yılları arasında koramiral, 1992-1997 yılları arasında oramiral rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nde hizmet gördü. Güven Erkaya 24 Haziran 2000 yılında hayatını kaybetti.

Hüseyin Kıvrıkoğlu (Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı)

28 Şubat post-modern darbesinin sembolü haline gelen “Bin yıl sürer” sözü dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Hüseyin Kıvrıkoğlu’na ait. Kıvrıkoğlu, 28 Şubat’tan sonra İsmail Hakkı Karadayı’nın yerine Genelkurmay Başkanlığı koltuğuna oturdu. 1934 yılında Bilecik’te doğan Hüseyin Kıvrıkloğlu, 1957 yılında Topçu Okulu’nu bitirdi. 1990-93 yıllarında 5. Kolordu Komutanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı görevlerini yürüten Hüseyin Kıvrıkoğlu, 1996 yılına kadar NATO Güneydoğu Avrupa Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanlığı görevini sürdürdü. 1996-1997 yıllarında İstanbul’da bulunan 1. Ordu Komutanlığı’nı üstlendi. Genelkurmay Başkanlığı görevine getirilmeden önce 1997-1998 yıllarında Kara Kuvvetleri Komutanlığı yaptı. Hüseyin Kıvrıkoğlu, Genelkurmay Başkanlığı görevini 2002 yılında bıraktı.

Hüsnü Dağ (Emekli Albay) – Basını yönlendiren isim olarak biliniyor

Albay Hüsnü Dağ, süreçte Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi başkanıydı. Genelkurmay’ın basına uyguladığı akreditasyon o dönemde başladı.

Tansu Çiller’in Silahlı Kuvvetlere gönderdiği ‘Refah Partisi’ni kapatmak suçtur’ şeklindeki bildiriyi aynen iade etmesiyle biliniyor. Dağ imzası ile Çiller’e gönderilen yazıda aynen şöyle denilmişti: ” Türk Silahlı Kuvvetleri ciddi bir kurumdur. İlgisi ve yetkisi olmayan konulara ayıracak vakti olmadığı cihetle, gönderilen faks metni komuta katına sunulmadan ilişikte iade edilmiştir. Rica ederim.” Gazeteci Murat Yetkin, 28 Şubat yazı dizisinde, Dağ’dan şöyle bahsetmişti: “O günlerde bir fabrika gibi çalışıyor, hükümetin ‘irticai faaliyete’ nasıl göz yumduğuna dair bilgileri ve ülkenin bu uçurum kenarından nasıl kurtulması gerektiğine ilişkin görüşleri, onları en iyi değerlendireceğine inandığı gazetecilere servis yapıyordu. 28 Şubat sürecinin kamuoyu yönlendirme operasyonlarındaki görünür son halka, son kademeydi.”

Eser Şahan (Emekli Albay) – Batı Çalışma Grubu belgesini hazırladı

Emekli Kıdemli Albay Eser Şahan, Batı Çalışma Grubu (BÇG) belgesini hazırlayan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Daire başkanıydı.

BÇG belgesi Deniz Kuvvetleri Komutanlığı İstihbarat Dairesi’nde onbaşı olarak askerlik yapan polis memuru Kadir Sarmusak tarafından Emniyet İstihbarat Dairesi’ne ulaştırmasıyla kamuoyunun gündemine gelmişti. Belge, dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener’in dönemin Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller ve Başbakanı Necmettin Erbakan’ı bilgilendirmesiyle ortaya çıkmıştı.

Oğuz Kalelioğlu (Emekli Albay) – Merkezi vaaz ve hutbelerden sorumluydu

Oğuz Kalelioğlu, 28 Şubat süreci döneminde Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Nuri Yılmaz’ın danışmanıydı.

Postmodern darbe sürecinde aldığı talimatları Diyanet İşleri Başkanı Yılmaz’a aktaran Kalelioğlu, o dönem uygulanan hutbe ve vaaz metinlerini Ankara’da kontrol ediyor ve Türkiye genelindeki camilere dağıtılmasını sağlıyordu.

Kalelioğlu, cuma namazına 23 milyon insanın katıldığını ve bunların yarısına yakınının gençlerden olduğu tespitini yapmıştı. “Devletin bu kadar önemli bir kitleye cuma vasıtasıyla ulaşma imkanı bulunduğunu görünce hutbelerden nasıl yararlanabileceğimiz yönünde çalışmalar yaptık.” diyen Kalelioğlu, danışmanlık yaptığı yıllarda hutbelerin içeriğini Din İşleri Yüksek Kurulu uzmanlarının hazırladığını, kendisinin de Türkiye’nin ihtiyacı olan konular hakkında onlara yardımcı olduğunu ifade etmişti.

Abdullah Kılıçarslan (Emekli Tuğgeneral) – Süleymaniye baskınında Özel Kuvvetler komutanıydı

28 Şubat sürecinde albay olarak Çevik Bir’in yakınında çalıştı. Adı, ‘Balyoz’ semineri sebebiyle de gündeme geldi.

Savcılıkta ifade verdi. Özel Kuvvetler Komutanlığı Seferberlik ve Tetkik Kurulu Daire başkanı olarak görev yapan Kılıçarslan, 2003 yılında 11 Türk askerinin başına ABD askerlerince çuval geçirilen ‘Süleymaniye baskını’ sırasında Özel Kuvvetler komutan yardımcısıydı. 2006 Ağustos’ta emekliye ayrılan Kılıçarslan, MHP’den milletvekili Sezai Kürşat Ökte (Emekli Albay) – Psikolojik harp uzmanı aday adayı olmuştu.

Sezai Kürşat Ökte (Emekli Albay) – Psikolojik harp uzmanı

Genç subaylara ve Genelkurmay başkanlarına hocalık yaptı. Belli dönemlerde terfilerde etkili olduğu iddia edilmişti. Ergenekon iddianamesindeki bir belgede adı geçti. İddianamenin 176. sayfasında, “Mehmet Haberal’a hitaben yazılmış bir yazıda 293 ile numaralandırılmış, “Sezai Kürşat ÖKTE” ibaresi ile başlayan “Anısına hazırlanmıştır” ibaresi ile biten 6 sayfalık bilgisayar çıktısı bulunuyor.

Kaynak: Harbi Gazete

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23