• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Fahrettin Dede
Fahrettin Dede
TÜM YAZILARI

Suud, İsrail, İhvan, Türkiye ve Körfez!

11 Şubat 2019
A


Fahrettin Dede İletişim: [email protected]

Arap Birliği’nin “Arap Birliği” olduğu zamanların kudretli genel sekreteri Amr Musa, geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak diplomasi dünyasına yeniden kendini hatırlatmış oldu. Aynı zamanda Mısır Dışişleri’nin ekol isimlerinden olan Musa, “Türkiye, çalışılmış bir programla ilerliyor. Attığı adımlar, Araplar için oldukça tehlikeli. Özellikle Kızıldeniz havzasındaki Türk varlığı, direkt tehdit!” diyor ve ekliyor: “Suudiler kendilerini savunuyor. Yaptıkları şeyler de coğrafi ve siyasi açıdan mantıklı.

MODERN ARAPLARIN TÜRKİYE ALERJİSİ

Musa’nın sözleri, ilk bakışta yeni ve düşmanca bir bakış açısının yansıması gibi görünse de, aslında uzunca bir süredir devam eden Arap dünyasının kendine yabancılaşmasının ürünü… Arap Baharı’nın 2013 Temmuz’unda Mısır darbesiyle başlayan ivme kaybı sonrası BAE’nin Suudi Arabistan’ı peşine takarak başlattığı “karşı devrim” hareketlerinin zafer ilanından bu yana Arap dünyasında bu tür laflar oldukça normal karşılanıyor. Kronolojik olarak anlatacak olursak; önce İhvan şeytanlaştırıldı, hemen ardından Türkiye öcüleştirildi, bu süreçte Körfez ülkeleri ellerindeki para ve medya imkânlarını kullanarak öne çıktılar ve bir süredir de İsrail’i melekleştiriyorlar. Ancak bu süreçte kaybettiklerinin haddi hesabı yok. Buna paralel olarak da Arap dünyasını yöneten siyasi ve kültürel elitlerde Türkiye alerjisi tavan yapıyor. Bunun temelinde ise modern Arapların yaşadığı kimlik bunalımı var.

KİMLİK BUNALIMI VE ÖCÜLERLE İDARE

Arap dünyası bugün tarihinin en ağır kimlik bunalımını yaşıyor. Bu uluslar arası düzende Türkiye’nin kendisine giydirilmeye çalışılan gömleği giymek istememesi Batılı üst aklı olduğu kadar Arap siyasal elitlerini de çıldırtıyor. Merhum Cemal Kaşıkçı, Araplara Arap olduklarını, Suudi Arabistan’a tarihi ve coğrafyasıyla büyük bir ülke olduğunu hatırlatıyordu. Suud’un bugün inkâr ettiği ‘Siyasal İslam’ın “babası” olduğunu açıkça dile getiriyordu. Suud, kendini inkâr ettiği vasatta BAE’nin uydusu haline geliyor. Sisi’nin İsrail’e sapanla taş dahi atılmasın diye dümdüz ettiği Sina yarımadasını elinde tutan Mısır, bugün eski Mısır değil; Mısrail diye anılıyor. İhvan ve Türkiye’nin öcüleştirildiği bütün bu ortamda kazanan İran, İsrail ve Amerika oluyor. Diğer taraftan zaten Suud prensi M. Bin Selman’ın kankası durumundaki BAE prensi M. Bin Zayed’in has adamlarından olan Dubai Polis Şefi Dahi Halfan bu durumu 2013 yılında “Ne İsrail, ne İran, en büyük düşmanımız İhvan” sözleriyle açıkça dile getiriyordu.

Bugün Körfez dünyası göstermelik düşmanlarla tahakküm altına alınıyor. Körfez de bundan çok rahatsız olduğu yönünde bir fotoğraf vermiyor. Yıllardır İran ile karşılıklı tehditleşme en çok Amerikan politikalarına yarıyor. İran ile karşılıklı tehditleşirken, ortak düşman Osmanlılara karşı ise handiyse birlikte hareket etme rüyalarına dalıyorlar. Afrin’deki Türk askerinden İran kadar Suud ve BAE de rahatsız! Diğer taraftan aslında bütün Körfez ülkeleri İran’ı kendi politikalarıyla büyüttüklerinin farkındalar.

HER SEFERİNDE İRAN’A YARAYAN BİR SAVAŞ DÖNGÜSÜ

Tıpkı Avrupalı bir vekilin anlattığı gibi; “Körfez ülkeleri Saddam’ı indirmek için 45 milyar dolar harcadılar, Saddam düştü; Irak, İran’a tabi oldu. Yıllar sonra Körfez ülkeleri Lübnan Hizbullah’ını bitirmek için milyarlarca dolar harcadılar, Lübnan’ın 4’te 3’ü Hizbullah’ın oldu. Türkiye’de Erdoğan’ı indirmek için milyarlarca dolar harcadılar, bugün Erdoğan, İran ile çalışıyor. Sonra Körfez ülkeleri Katar’la çekişmelerine milyarlarca dolar harcadılar, Katar, İran’la çalışmak zorunda kaldı. Yine Körfez ülkeleri Yemen’deki Husileri bitirmek için milyarlarca dolar harcadılar, bugün Yemen’in 4’te 3’ünü Husiler yönetiyor. Araplar dünya nüfusunun yüzde 5’ini oluşturuyor. Ama dünyadaki silahların yüzde 50’sini satın alıyorlar. Sonuç; dünyadaki tüm mültecilerin yüzde 60’ı Araplar… Araplar kendi aralarında en korkunç silahlarla savaşıyorlar İsrail ile savaşlarını ise dua ile yapıyorlar…

Arap siyasal elitlerinin İran karşıtı politikaları gerçekten bu kadar ahmakça olabilir mi? Yoksa bu işin içinde bir başka iş mi var?

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23