Önceki sel felaketleri arasında yaklaşık 30 yıllık periyotlar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla, 35 yılın geçmiş olması, benzer bir taşkının yeniden yaşanabileceğine işaret ediyor. Üstelik, bu süreçte hem yukarı havzada hem de havzanın tabanında bazı yanlış uygulamalara imza attık. Ne yaptık? Yukarı havzalarda, ormanların içinden geçen yollar, yeşil yollar ve milli park alanlarında çok sayıda yol inşa ettik. İnsanların tarlalarına, meralarına, yaylalarına kadar her yere yollar yaptık. Yapılan bir araştırmaya göre, yağışın en fazla süzülerek geçtiği alanlar yollar ve meralardır. Bu da demek oluyor ki, bu yollar üzerinde toplanan yağmur suları, beraberinde taş, çakıl ve topraktan oluşan bizim "rusubat" dediğimiz malzemeyi de sürükleyerek aşağıya doğru hızla taşımaktadır. Bu nedenle, 1990'dakinden daha fazla rusubat akışı yaşanması muhtemeldir. Aşağı alanlarda da Trabzon-Gümüşhane karayolu inşa edildi. Bu yol, dere yatağını olumsuz ölçüde etkilemiş durumda. Dere yatağını daralttığınızda, su hortumdan sıkılmış gibi yüksek hızla akar. Bu da, özellikle taş ve toprakla birleştiğinde, yıkıcı etkileri daha da artırır. Bu nedenle, ‘Değirmendere'de yeni bir sel felaketi beklemeliyiz, alacaktır' demek yanlış olmayacaktır. Yağış miktarı 1990'daki kadar olsa bile, kaldı ki daha yüksek yağışlar bekliyoruz. 1990'daki kadar olsa bile yıkıcı etkisi daha fazla olacaktır" diye konuştu.