“Oruçlu için biri iftar ettiğinde, diğeri ise Rabbiyle karşılaştığında olmak üzere iki sevinç zamanı vardır.” İmkanlarımız nispetince, oruç tutan kimselere iftar soframızda yer ayıralım. İftar soframızı dostlarımıza, komşularımıza ve özellikle fakir ve muhtaçlara açalım. Ecir ve sevap kazanalım. “Her kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap verilir. Oruçlunun ecrinden de hiçbir şey eksilmez.” “Hz. Peygamber (s.a.v.) insanlarla birlikte iftar ettiğinde şöyle derdi: “Yanınızda oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin ve üzerinize melekler insin.” “Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, iftar açtığı zaman şöyle buyururdu: “ Susuzluk gitti, damarlar suya kavuştu. İnşallah orucun ecri de hasıl olmuştur.” Oruç tutan kişinin cennete girebilmesi için diğer dini görevlerinin (farzlar) dışında büyük günahlardan da sakınması gerekir. Şu Hadis-i Şerif bu hususu ifade eder: “Beş vakit namazını kılan, Ramazan orucunu tutan, zekatını veren, yedi büyük günahlardan sakınan hiçbir Müslüman yoktur ki, cennetin kapıları onun için açılmış olmasın. Ona “güven içinde Cennete gir” denilir.” Ecri ve sevabı bu kadar çok olan Ramazan orucunu mazeretsiz terk etmeyelim. Nefsimize ve yanlış telkinlere uymayalım. Farz olan Orucumuzu zamanında tutalım. Mazeretsiz oruç tutmamak büyük günahtır. Dinde geçerli bir mazereti olmadığı halde orucunu tutmayan kişi Allah’a isyan etmiş, pek çok sevaptan ve manevi nimetten yoksun kalmış olur. Büyük günah işlemiş olur. Peygamberimiz (s.a.v.), bu konuda : “ Kim hastalığı ve dinde geçerli bir ruhsatı olmaksızın Ramazan ayından bir gün oruç tutmazsa, senenin bütün günlerini oruç tutsa yine bu Ramazan orucunun yerine geçmez,” buyurmaktadır. Yüce Allah tuttuğumuz ve tutacağımız oruçlarımızı kabul eylesin. Ramazan- ı Şerifi en iyi şekilde değerlendiren bahtiyar kullarından eylesin. Bizleri Kadir Gecesine ve Ramazan Bayramına, sağlık sıhhat ve afiyetle ve sevdiklerimizle kavuştursun.