• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Zekeriya Say
Zekeriya Say
TÜM YAZILARI

Kurabiye ile olmaz!..

24 Mart 2017
A


Zekeriya Say İletişim: [email protected]

Harper’s Bazaar dergisinin Baby&Kids eki, geçtiğimiz yıl;

“Çocukları mutlu bireyler olarak yetiştirmenin yolları”nı derlemiş, bunu da bir kaç madde halinde sıralamış:

“Huzur”, “sevgi, “mutluk” gibi başlıkların yanına, bir de;

“Birlikte zaman geçirmek” diye bir madde eklemişler.

Dergi, yetişkinler olarak bizleri;

“Çocuğumuza zaman ayırıp, birlikte kurabiye yapmaya” tembihliyordu.

Eğer,

Mutlu bireyler yetiştirmek istiyorsak, muhakkak çocuğumuzla birlikte kurabiye yapmalıymışız.

Fakat dergide yapacağımız kurabiyelerin akıbeti hakkında bir şey yazmıyordu.

Acaba hepsini biz mi yemeliyiz?

Yoksa yaptığımız kurabiyeleri birileriyle paylaşmalı mıyız?

Bence en önemli nokta burası.

 

Peki “Kurabiye” neden önemli?

Önemli olmasa,

kendisini “Amiral gemi” olarak tarif eden ve en çok satan gazete olan Hürriyet;

şimdilerde FETÖ ile iltisakından dolayı firari olan Oktay Usta’nın “kurabiye” tariflerini okuyucularına vermezdi diye düşünüyorum.

Demek ki;

“Kimin yaptığı"nın olmasa da, kurabiyenin önemi büyük.

Özellikle de muhalifler için.

Nasıl mı?

İsterseniz bunu birkaç örnekle izah etmeye çalışayım.

 

Dönemin CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit ve eşi Rahşan Hanım;

12 Eylül 1980’de evlerinden alınarak uçakla Hamzakoy’da bir askeri kampa götürülürler. Dışarı çıkmalarının askerler tarafından yasaklandığı ve 1 ay “zorunlu ikamet” ettikleri Hamzakoy'da Rahşan Hanım'ın tek mutluluğu,

kardeşinin çamaşırların içine saklayarak gönderdiği kurabiyeleri akşam çayında yemekti. Bunun farkında olan Bülent Ecevit, kendi payına düşen kurabiyeleri yemez, eşine verirdi.

İşin ilginç yanı ise,

Hamzakoy'da yediği kurabiyelerin tadının Rahşan Hanım'ın damağında kalmasıydı.

Esaret altında iken dahi ağzının tadını düşünmek ne garip?!..

 

***

Söz konusu CHP ve kurabiye olunca, konu uzayıp gidiyor.

Şöyle ki;

2006 yılında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Söğütözü’nde yapılan CHP’nin yeni genel merkez binasına,

dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'a "hayırlı olsun" ziyareti için gider.

Baykal da,

bu anlamlı ziyaretten dolayı çok sevdiği “acıbadem kurabiyesi”ndenErdoğan’a ikram eder.

Erdoğan kurabiye’nin tadına baka dursun, Baykal da söze başlar ve şöyle der;

"Acıbadem(kurabiyesi) çok önemli bir tatlımız. Ancak son dönemde acıbadem pahalı olunca tat kaybı oldu. Pastaneler ucuz olduğu için fındık kullanıyorlar. Sakın yanlış anlamayın. Fiskobirliği kastederek bazı şeyleri ima etmiyorum." diyerek, aklınca ikram ettiği kurabiyelerin, Erdoğan’ın boğazında kalması için elinden geleni yapar.

Fakat Erdoğan,

istemiş olduğu havuç ve portakal suyu karışımıyla, Baykal’ın ikram ettiği kurabiyeleri afiyetle yer.

Baykalın Acıbadem kurabiyesi ikram etmesi, o dönem en çok konuşulan gündem maddesi olarak birinci sıradaki yerini alır.

 

***

2009 yılına geldiğimizde ise, “kurabiye” yeniden gündemdeki yerini alır.

O dönem;

“Star Ana Haber”in başında bulunan Uğur Dündar, bildiğiniz;

un, şeker, tereyağı, yaş maya, tuz, tarçın ve ılık süt” ile hazırlanan “Beypazarı Kurusu” adlı kurabiyeyi tanıtmak için Ankara’ya gelir ve

MHP’nin Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile bu mühim(!) meseleyi yüz yüze konuşur.

Koskoca Uğur Dündar ile Beypazarı Belediye Başkanı Mansur Yavaş,

saatlerce kurabiye muhabbeti yaparlar.

İşin ilginç yanı ise,

Uğur Dündar’a “kurabiye tarifi” veren Mansur Yavaş, sonrasında Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Aday”ı olarak Melih Gökçek’e rakip olur.

***

Tabi kurabiye konusuna değinip de Kılıçdaroğlu’nun kulaklarını çınlatmadan olmaz.

Malum;

Kılıçdaroğlu da o günlerde CHP’nin “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı”dır.

Kılıçdaroğlu;

Kağıthane’de kiraladığı evinde(!) misafir ettiği gazetecilere çay ve kurabiye ikram eder.

Kurabiye ikram etmesine eder de, bir daha o eve hiç uğramaz.

Zaten mahut ev de, sırf gazetecilere kurabiye ikram etmek için kiralamıştır.

 

**

 

Son olarak,

Türk siyasetinde “kurabiye” denildiğinde akla gelen en önemli şahsiyet ise;

15 Temmuz darbesinden önce “Yurtta sulh” diyerek “MHP Genel Başkanlığı”na göz diken,

Alçak darbe girişiminden sonra sesi-soluğu kesilen,

Hatta değil sesi,

konuştuğu salonun elektrikleri kesilse, Erdoğan’dan bilen,

FETÖ’cülerin “Asena”sı, REFAHYOL’un “İçişleri Bakanı” Meral Akşener’dir.

Akşener’i,

28 Şubat’ın o meş’um MGK toplantısında öyle bir sıkıntı basar ve öyle bir sinirlenir ki;

kendi tabağındaki kurabiyeleri bitirdikten sonra, MGK Genel Sekreteri Orgeneral İlhan Kılıç’ın kurabiyelerine tebelleş olur.

Paşa’nın tabağındaki kurabiyeleri siler süpürür.

Kurabiyeleri yenen paşalar ise onu “yağlı kazık” ile tehdit etmek durumunda kalırlar.

 

***

Şaka bir yana;

Bu yazıyı yazmamın nedeni, önceki gün kurabiyenin CHP’liler tarafından yeniden siyasete malzeme edilmesi.

Referanduma sayılı günler kalmışken,

CHP Avcılar Gençlik Kolları üyesi bir grup kendi elleriyle hazırladıkları kurabiyeleri ambalajlayıp ‘Hayır’ broşürleri ile birlikte metrobüs duraklarında vatandaşlara dağıtmışlar.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu henüz referandumun içeriğinden habersiz iken,

CHP'li gençler akşam saatlerinde el birliği ile hazırladıkları kurabiyeleri, içine “hayır” broşürleri koyduktan sonra ambalajlayarak sabahleyin erken saatlerde işe giden vatandaşlara, “Hayırlı sabahlar” diyerek dağıtıyorlarmış.

Gençler belli ki,

Büyüklerinin “hayırda hayır vardır” sloganlarının karın doyurmadığını fark ederek, durumdan vazife çıkarmış ve vatandaşlara halisane duygularla “hayır” yapmaya karar vermişler.

İyi de etmişler!..

Fakat CHP’li gençlerin gözden kaçırdığı bir husus var.

CHP’liler olarak sizler;

sabah ücretsiz kurabiye dağıtıp, akşam da Ak Parti’ye oy verenleri “makarnacı” diye yaftalamaktan vazgeçmediğiniz müddetçe yaptığınız iyiliğin bir anlamı olmayacak.

Ayrıca siz,

Vatandaşlar ücretsiz kurabiyelerinizden yiyorlar diye, referandumda “hayır” oyu verecekler sanıyorsanız, yanılıyorsunuz!..

Yanıldığınızı da size bir fıkra ile anlatmak isterim:

 

“Yüzü gözü şiş, yaralı bereli okuldan dönen küçük Ahmet'e annesi telaşla;

"Ne oldu sana" diye sorunca…

Ahmet:

"Bizim sınıftaki Orhan bana saldırıp yere düşürdü, dövdü beni. Yarın da aynı şeyi ben ona yapacağım" cevabını verdi.

Belli ki CHP’li olan Ahmet’in annesi buna itiraz ederek;

"Olmaz öyle şey. Ben şimdi kurabiye yapacağım.

Yarın Orhan'a verirsin, barışırsınız" dedi.

Ertesi akşamüstü küçük Ahmet yine yaralı bereli okuldan döndü. Annesi "Kurabiyeleri vermedin mi Orhan'a?" diye sorunca,

Ahmet öfkeyle cevap verdi annesine...

- Verdim. Orhan kurabiyeleri çok beğendi... Yine kurabiye yapman için beni daha fazla dövdü” der.

 

***

Evet, CHP’li gençler…

Vaziyet bundan ibaret.

“Kurabiye” ikram etmekle olsaydı, büyükleriniz iktidar hasretiyle yanım tutuşmazlardı.

En iyisi siz kurabiye dağıtmaktan vazgeçip, varsa fikirleriniz, vatandaşlara onları paylaşın.

Eğer siz de Genel Başkanınız gibi, niçin “Hayır” dediğinizi bilmeden propaganda yapmaya kalkışırsanız,

“Kurabiye yapmak” için vatandaştan daha çok dayak yersiniz!..

Muhalefette kaldığınız da işin cabası olur.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23