• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Vazo ve Ütopya

24 Ocak 2015
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Bizim evde bir Çin vazosu vardı. Rahmetli büyük amcam Batum’dan getirmişti. Evin en nadide eşyasıydı. Herkes gözü gibi sakınır, her gün tozu alınır, gelen misafirlere neredeyse merasimle çıkarılırdı.

Gerçekten güzel ve etkileyiciydi: Ne zaman ona baksam, dünyayı dolaştığımı, ne zaman kollarıma alsam, güneşe sarıldığımı hissederdim.  

Sonra bir gün-ya onun gibi pek çok Çin vazosu elde etmek gibi ütopik bir düşünce ya da ona gösterilen ilgiyi kıskanmaktan kaynaklanan bir intikam dürtüsüyle- güzelim vazoyu döşemeye fırlatıp kırdım:

Tabii param parça oldu... 

Böylece pek çok Çin vazosu parçası elde etmiştim, ama ne yazık ki, hiçbiri Çin vazosu değildi...

Çok pişman olmuş, çok da üzülmüştüm... 

Dolu dizgin ağladım... 

Sonra parçaları bir araya getirip tekrar eski haline döndürmeye çalıştım. Fakat beceremedim...

Sonunda parçaları bir torbaya doldurdum. Gözlerimi yumdum ve içimden dua ettim: “Ey Rabbim, lütfen yaşadıklarım bir rüya olsun!..”

Yazık ki yaşadıklarım gerçekti. Gözlerimi açtığımda gerçekle tekrar yüz yüze geldim: Çin vazosunun parçaları hâlâ torbada duruyordu...

Güzelim vazonun hazin halini tüm çıplaklığıyla görebiliyordum.

Binlerce kez özür diledim, belki bir etkisi olur umuduyla gözyaşlarımı üzerine damlattım, bir mucize olup parçaların birleşmesi için dua ettim, ama olmadı, vazo eski haline gelmedi...

Fakat işin peşini bırakmadım. 

Bir hata yüzünden onca güzelliğin mahvolmasına izin veremezdim. 

Çarşıya gittim, güçlü bir yapıştırıcı satın aldım. Yapıştırıcıya sevgimi de kattım ve sabırla parçaları birbirine yapıştırmaya başladım. 

Her parçaya özrümü ve gözyaşlarımı ekliyordum. Çok acı çektim, çok uğraştım, çok zaman ve emek harcadım, fakat değdi; sonunda parçalar yeniden Çin vazosuna benzedi...

Benzedi de, aynısı değildi. Yapıştırılan yerlerde zamkın izleri kalmış, bu da vazonun güzelliğini azaltmıştı.

Bu yüzden annemden iyi bir azar işittiğimi söylememe bilmem gerek var mı?

Hepimiz insanız, insan olarak zaman zaman hata ederiz. Bencillik yaparız. Günah işleriz. Hatalarımızla, günahlarımızla yahut bencilliğimizle nadide Çin vazolarını kırarız. 

Böyle durumlarda hatayı tashihin bir yolu olmalı. Kaybetmek, vazgeçmek, köşeye çekilmek, bulunabilecek en iyi yol olmasa gerek. 

Durumu kurtarmak için çabalamak, emek sarfetmek, tırmanmak lâzım. Hayat o kadar kolay vermez kendini, mutluluk çabasız ulaşılacak bir değer değil.

Mutluluğu yakalamak için hayatı incitmeden yaşamaya çalışmalı!

Tabii gönül vazolarını kırmadan!

O gün bugündür, dostlarım; başkalarını kırmamak için kendimi kırıyorum!..

Başkalarını incitmemek için kendimi incitiyorum!..

Başkaları yanmasın diye kendim yanıyorum!

Yaptıklarımın ödülünü istemiyorum, ama bari yapamadıklarımın hesabını sormayın…

“Gücü yetmedi” diye düşünün!

Gönül vazomu hurdahaş etmeyin!

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23