• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

İhmallerimizi sorgulamak için geç mi kaldık?

16 Temmuz 2018
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Düşünelim dostlarım: Madem “Allah irade istemedikçe, sarı yaprak bile yere düşmez”, Müslümanların üzerine bomba yağmasının “hikmet”i nedir?..

Düşünelim dostlarım: Müstahak olmadıkça, Allah kulunu cezalandırmayacağına göre, acaba hangi fiilimizle (kastımızla, günahımızla, hatamız ve ihmalimizle) böyle bir “ceza”yı hak ettik?..

Biz Müslümanlar, bugün karşı karşıya bulunduğumuz “ceza”yı hak etmek için ne yaptık ya da neyi yapmamız gerekirken yapmadık?

Ey Diyanet! Bu iş Müslüman saymakla olmaz: Kaç Müslüman başını ellerinin arasına alıp beynini kanatırcasına, ruhunu yakarcasına “Benim bu işte sorumluluğum nedir?” diye düşünüyor ve “kendi kişisel ihmallerinin pişmanlığı içinde secdeye kapanıp istiğfar ediyor?” Ona bakın, ille de sayacaksanız onları sayın: Bakalım gerçek anlamda kaç kişiyiz?

“Adına “İsrail” denen, dünyanın en acımasız, en ilkesiz, en hayasız terör örgütü, yıllar önce Müslümanların içine nasıl sızdı, Filistin’e nasıl yerleşti?” diye düşünen, “Bir avuç İsrail 300 milyonluk (hepsi bir buçuk milyar) koskoca İslâm dünyasına nasıl üstünlük sağladı?” diye merak eden kaç Müslüman var?..

Kendi iç sorunlarını erteleyip sadece bu konuya kilitlenen kaç “Müslüman devlet” var? Ey ekran hocaları! Menkıbe anlatmaya devam edin, ama bunları da bir nebze düşünün ve gündeme getirin; yoksa sittin sene iflah olmayız!

Çin işgali altındaki Doğu Türkistan’da Uygur kardeşlerimize yapılan “Çin işkencesi” yıllardır sürüyor: Açıkta namaz kılmak, oruç tutmak, Kur’an öğrenmek, tesettüre girmek yasak! Defalarca alfabeleri değiştirildi. Asimilasyon politikasının en acımasızı uygulandı. Dünya sessiz, biz sessiz: Peki kim ses verecek?  

“Filistin’den bize ne” diyen cumhurbaşkanı adayına oy devşirmeye çalışan kimi dindar Müslümanlar! Neden anlamıyorsunuz ki, Filistin Kudüs’tür, Kudüs ilk kıblemiz ve Resulüllah’ın miraç makamıdır, ayrıca dört yüz yıllık eyaletimizdir!

Tarih bizi çağırıyor: Tarih çağırdığında gitmemek olmaz! Ne yani, Gazze’de, Suriye’de çoluk-çocuk katledilirken, beş yıldızlı iftarlarda keyfedip, “İslâmi otel”lerde “alternatif tatil” yaparak mı Rahman’ın rahmetini hak edeceğiz?

Filistin yıllardır ateş altında: Geçmişte Haçlılar zulmetmişti, şimdi Yahudiler zulmediyor. Osmanlı Devleti, tarih sahnesinden çekildiğinden beri eski Osmanlı coğrafyası kan ağlıyor. Bütün bu olanlar kendi imparatorluğumuzu gafletimiz ve dalaletimizle yıkmanın bedeli midir yoksa?

Amenna: “Zalimin zulmü varsa mazlumun Allah’ı var”, ama önce Allah’a giden yolu bulmamız lâzım.

İçimiz-dışımız endişe, elem, sıkıntı, sarsıntı: Enkaza döndük!

Yıllardır hiçbir ramazanı, hiçbir bayramı huzur ve sürur içinde yaşayamadık: Kimi zaman Kıbrıs’taki varlığımıza ağladık, kimi zaman açlıktan ve yokluktan ölen Somalili çocuklarımıza, kimi zaman Kırım ya da Musul-Kerkük Türklerine ve Doğu Türkistan’da esarette yaşayan Uygur kardeşlerimize, kimi zaman Afganistan işgaline, Batı Trakya’ya… 

Gorajde, Srebrenitsa, Suriye, Irak, Mısır, Kudüs, Gazze…

Daha önce nice ramazanımız da kâh Balkanlar’da son verilen varlığımıza, kâh Allahüekber Dağları’ndaki buzullarda yahut Trablusgarp’ta, Necef çöllerinde şehit olmuş dedelerimize, gidip dönülmeyen Yemen’imize, Çanakkale’de, Kut’ül Amare’de, Sakarya’da dövüşen askerimize ağlamakla geçti.

Özet olarak söylemek gerekirse, tarihin lâbirentlerinden geçerken o kadar üzüldük, o kadar yorulduk, o kadar ağladık, o kadar çok sevdiğimizi yüreğimize gömdük ki, yüreğimiz şehitliğe dönüştü!

Ya kendi cenaze namazımıza duracağız ya da yeniden dirilip ayağa kalkacağız! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23